Soma Katliamının 10. yıldönümünde yeni katliamlar yaşamamak için…
Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’teki kömür madeninde çıkan yangında 301 madenci hayatını kaybetmişti.
Bugün 10. yılını dolduran facia Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybıyla sonuçlanan ‘madencilik kazası’ olarak tarihe geçti.
Sermayenin daha fazla kâr için, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almayan, güvencesiz ve taşeron çalıştırmayı iş yaşamını kuralı haline getiren, sendikalaşmayı engellemek için grev yasakları çıkaranlar bu katliamın baş sorumlularıdır.
Bugün işyerlerinde maliyetten kaçmak adına alınmayan iş güvenliği önlemleri nedeniyle hemen hergün en az 5 işçi yurttaşımız daha hayatını kaybediyor.
Kaza nasıl gerçekleşti?
Soma kömür madeninde vardiya değişimi sırasında, 787 işçinin bulunduğu maden giriş kısmının 400 metre altında, saat 15.10 civarında elektrik panosundan kaynaklandığı düşünülen bir yangın meydana geldi.
Madenin çıkış kısmına yakın olan işçiler dışarı çıkmayı başardı. Olayda, 300’e yakın işçi, çıkan yangın nedeniyle 800 metre derinlikte mahsur kaldı. Yangının etkisiyle maden ocağı zehirli dumanla doldu. Yapılan çalışmalar sonucu kurtulmayı başaran yaklaşık 30 işçi hastaneye kaldırıldı.
Maden ‘kazasında’ hayatını kaybeden işçilerden 17’sine yapılan otopsiler sonucu, ölüm sebeplerinin karbonmonoksit gazına bağlı zehirlenme olduğu ifade edildi. Olayda 301 madenci yaşamını yitirdi. Hayatını kaybeden işçiler yan yana toprağa verildi.
Facianın gerçekleşmesinden sonra Türkiye’de üç günlük ulusal yas ilan edilirken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde iki gün ve Pakistan’da da bir gün ulusal yas ilan edilmişti.
Yargı süreci
11 Temmuz 2018’de mahkeme gerekçeli kararda, “Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın, ocaktaki yangınlardan ve yapısal eksikliklerinden en baştan itibaren haberdar olduğu hususu mahkememiz tarafından kabul edilmiştir” denildi.
Mahkeme bu tespite rağmen patrona sadece 15 yıl ceza verdi.
Katliamdan 1 yıl sonra açılan davada, madenin patronu Alp Gürkan ve diğer yönetim kurulu üyeleri bilirkişi raporunun ardından ve yaklaşık bir buçuk yıl sonra davaya dahil edilirken, madeni denetlemekten sorumlu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı MİGEM, Çalışma Bakanlığı Müfettişleri ile TKİ sorumluları bilirkişi raporlarına rağmen yargılamaya dahil edilmedi.
“Çizmelerimi çıkarayım mı?”
Madenden sağ kurtarılan işçilerden Murat Yalçın’ın sedyeyey çıkartılırken ki sözleri tüm facianın akılda kalanları arasında yer aldı. Ambulanstaki sedyeye alınan Yalçın, sağlık görevlilerine, “Çizmelerimi çıkarayım mı, sedye kirlenmesin” diye sordu. Sağlık görevlilerinin “Hayır çıkarmayın, bir şey olmaz” sözleri üzerine sedyeye uzandı.
Tekmeyi unutma!
Dönemin Başbakan’ı olan Recep Tayyip Erdoğan, maden faciasının yaşandığı bölgeye geldi.
Erdoğan, basın açıklamasının ardından bir grup vatandaş tarafından protesto edildi. Vatandaşlar, “Hükümet istifa” şeklinde slogan attı.
Protestoların ardından konvoy hareket ederken Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’in protestoculardan birini özel harekat polisleri yere yatırmışken tekmelemesi ise işçilere ve emekçilere verilen değerin göstergesi olarak hafızalara kazındı.
Yusuf Yerkel, tekme olayından sonra halktan gelen tepkiler üzerine adeta ödüllendirilerek Frankfurt’ta Ticaret Ataşesi olarak atandı.