2021 Tüm Emekli Sen Mersin Şubesi, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” için yoğun yağmura rağmen sokakta basın açıklaması yaptı.
Akdeniz İlçesi Bahçe Mahallesi Şeker İşhanı önünde yapılan basın açıklamasını Şube Kadın Sekreteri Sıdıka Gündüz okudu.
Gündüz, katılımcıları selamlayarak, ”Latin Amerika’daki Dominik Cumhuriyetinde Rafael Trujillo’ün diktatörlüğüne karşı mücadele eden siyasi hareketin üyesi dört kızkardeş; Patria, Minerva, Maria ve Dedé Mirabal 25 Kasım 1960 tarihinde diktatörün resmi haydutları tarafından katledildi. Katliamdan bir yıl sonra diktatör Rafael Trujillo vurularak öldürüldü. Mirabal kızkardeşlerin anıları ve mücadelelerine en derin saygılarımızı sunuyoruz.” dedi.
“Reddediyoruz. Size teslim olmayacağız”
Basına ve kamuoyuna
Bugün bizimle dayanışmak için burada bulunan dostlarımız, siyasi partilerin ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri; çalışkan basın emekçileri hoş geldiniz. Hepinizi en içten duygularımızla selamlıyoruz.
Latin Amerika’daki Dominik Cumhuriyetinde Rafael Trujillo’ün diktatörlüğüne karşı mücadele eden siyasi hareketin üyesi dört kızkardeş; Patria, Minerva, Maria ve Dedé Mirabal 25 Kasım 1960 tarihinde diktatörün resmi haydutları tarafından katledildi. Katliamdan bir yıl sonra diktatör Rafael Trujillo vurularak öldürüldü. Mirabal kızkardeşlerin anıları ve mücadelelerine en derin saygılarımızı sunuyoruz.
Kadınların dünya çapında mücadelesinin bir sonucu olarak 25 Kasım, 1999 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan edildi.
”Günler ağır, günler ölüm haberleriyle geliyor”
Her yeni güne en az bir, bazen daha çok kadın cinayeti düşüyor, şiddet ve istismarı sağır kulaklara duyurmak çok zor. Kadınlar ancak katledildiklerinde haber değeri taşıyorlar. Buna karşın öldürülen kadının aslında suçlu olduğunu, katili kışkırttığını empoze eden gerici bir söylem zihinlerimizi esir almaya çalışıyor.
Gericilik toplumsal yaşamımıza egemen olmaya çalışırken önünde en büyük engel olarak laikliği ve Cumhuriyet değerlerini görüyor. ”Kadın erkek eşitliği fıtrata ters” söylemiyle kadınları ikinci sınıf vatandaşlığa razı etmeye çalışıyorlar.
Bütün dünyada artan kadına yönelik şiddet sıralamasında ülkemiz yüzde 38 ile OECD ülkeleri arasında ikinci, çocuk yaşta evliliklerde Avrupa ülkeleri arasında birinci sıradadır. Çünkü istismar, şiddet, kadın cinayetleri cezasız kalmakta, failler “hukuk” eliyle korunmakta ve cesaretlendirilmektedir. Adalet Bakanlığı verilerine göre çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarının sayısı 2022’de 2021’e göre yüzde 33 artmış, Türkiye cinsel istismar vakalarında son 15 yılda yaklaşık yüzde 400 artışla dünyada üçüncü sıraya yerleşmiştir.
Ülkemiz 146 ülke arasında cinsiyet eşitsizliğinde 129, kadınların eğitim hakkından yararlanmasında 99. ve iş gücüne katılımlarında 130. sıradadır.
Kadın işsizliği, TÜİK verilerine göre bile oldukça yüksektir. Kadınlar yoksulluğa itilmektedir, çünkü kadın emeği değersizleştirilmekte, eşit işe eşit ücret talebi görmezden gelinmekte, sömürü katmerlenmektedir. Kadınlar ucuz, güvencesiz çalıştırılırken yedek iş gücü olarak “el altında” tutulmak istenmektedir.
“Ortaçağ zihniyetli iktidar, kadınları değersizleştiriyor”
Laikliğin tasfiyesiyle birlikte yurttaşlık tebaa ile ikame edilirken İstanbul Sözleşmesi de terk edilmiştir. İstanbul Sözleşmesi yeniden kabul edilmelidir. Bunun yanı sıra, 6284 sayılı kanun ve Medeni Kanuna yönelik saldırılar ile “Yeni Anayasa” tartışmaları başta kadınlar olmak üzere, bütün toplumun yurttaşlık haklarına yönelik saldırıların boyutlarını ortaya koymaktadır. Bunlardan vazgeçilmelidir.
Ortaçağ zihniyetli iktidar, kadınları sahiplendirmekten bahsedebiliyor, kadınları değersizleştiriyor. Karma eğitimi hedef alan yaklaşımlar, kadınların üretimde ve toplumsal yaşamda eşitsizliğini de pekiştirecek gerici politikaların yansımasıdır. “Türkiye Yüzyılı” söylemiyle hedeflenen, başta biz kadınlar olmak üzere, yüzlerce yıllık geriye gidişten başka bir şey değildir. Reddediyoruz.
“Sorun sistem sorunudur”
Tablo açıktır: Sorun, “erkek şiddetine” sıkıştırılamayacak kadar bütünlüklü bir sistem sorunudur.
Kadına yönelik şiddetin ve saldırıların temelinde yatan sömürüyü arttıracak, patronların kârına kâr katmasını sağlayacak, emekçileri mafya-tarikat-aşiret düzeneği arasına sıkıştıracak bu kirli düzen sürdürülmek istenmektedir. Reddediyoruz. Ülkemizde eşit haklara sahip özgürce yaşamak istiyoruz.
Biz kadınlara yönelen tüm şiddeti ve eğilimlerini reddediyor, bunlara karşı olanca gücümüzle mücadele edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.
Biz emekli kadınlar, kendimizle birlikte çocuklarımızın ve torunlarımızın da sorumluluğunu taşıyarak kazanılmış haklarımızı koruyup geliştirecek, size teslim olmayacağız.
Yaşasın Kadınların Birlikte Mücadelesi!
Yaşasın Kadın Dayanışması!
Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!