Yargı krizi derinleşiyor
Türkiye’nin 81 ilinden Ankara’ya gelen avukatlar, eski adı Silivri olan Marmara Cezaevinde tutuklu bulunan Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay 3. Ceza Dairesini protesto etti.
Ankara Barosu üyeleri eylem öncesinde, 10 Kasım münasebetiyle Ankara Adliyesi önündeki Atatürk heykeline çelenk bırakıltı ve saygı duruşunda bulundu.
Avukatlar buradan Yargıtay’a yürümeyecekti. Ancak Emniyet, kalabalık avukat grubunun yürüyüşüne izin verilemeyeceğini bildirdi.
Ankara Baro Başkanı Mustafa Köroğlu ile emniyet yetkilileri arasında yapılan görüşmeler sonucunda; tüm avukatların Adliye’den Kumrular Caddesi’ne kadar gidip burada bir açıklama yapması, ardından sadece Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerinin Konya Yolu güzergâhından Yargıtay’a yürümesi konusunda anlaşma sağlandı.
Sırtlarında cübbeleri, ellerinde Anayasa
Ankara Sıhhiye Adliyesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 85. yılını anan avukatlar daha sonra yargı krizini yaratan Yargıtay’ın önüne ellerinde anayasa sırtlarında cübbe ile yürüyüşe başladı.
Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yargıtay’a destek verdiği açıklamalarının ardından, “Mahkemelerin kararları hakkında değerlendirme yapabilirsiniz. Yanlış karar verdiğini söyleyebilirsiniz. Ama anayasada yazan bir hüküm var. Hepimizi bağlıyor. Yargı kararlarına uymak zorundasınız. Oysa bir üst mahkeme olan Yargıtay Anayasa mahkemesinin kararına uymadıklarını söyleyip suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Böylesi bir hukuk garabeti Türkiye tarihinde görülmedi. Buna karşı biz yaptık oldu diyeceklerini zannediyorlarsa savunma buna izin vermeyecek” dedi.
‘Anayasa açıkça yok sayıldı’
Avukatlar birlikte Türkiye Barolar Birliği (TBB) önüne geldi. Türkiye Barolar Birliği önünde yapılan açıklamalada, “Unuttukları anayasayı önlerine bırakarak hatırlatacağız. Arkamızda bulunan binada yazan anayasa hükmüne herkesin uymak zorunda olduğunu haykırmaya devam edeceğiz” denildi.
TBB Başkanı Erinç Sağkan içinde bulunulan sürecin kurumlar arası çekişme olarak adlandırılamayacağını söyleyerek, “İçinde bulunduğumuz süreç basit bir hakim içtihat farklılığı gibi yorumlanacak konu değildir. İçerisinde bulunduğumuz süreç kurumlar arasındaki çekişme olarak adlandırılamaz. İçinde bulunduğumuz süreç Anayasanın 2. maddesinin açıkça yok sayıldığı artık bir hukuk devleti olup olmadığının tartışıldığı ve buna karar verileceği bir süreçtir. Tarihi bir sorumluluğumuz var. Aldığımız mirası yerine getirebilmek adına Türkiye’de savunmayı temsil eden avukatlar olarak sesimizi yükseltiyoruz. Anayasayı ve anayasal düzeni savunmak için Ahlatlıbel’de olacağız” dedi.