Eğitim haktır, emek kutsaldır, cumhuriyet vazgeçilmezdir!
Eğitim-İş “Cumhuriyet ve Emek Yürüyüşü” bugün Eskişehir’e vardı.
Eğitim-İş’in başlattığı “Cumhuriyet ve Emek Yürüyüşü” il il halkı laik Türkiye, bilimsel eğitim kazanımlarımızı korumaya çağırıyor.
Eskişehir İnönü Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelen Eğitim-İş üyeleri Anıt Park’a yürüdü.
Meydanda toplanan eğitim emekçileri iktidarın gerici uygulamalarına karşı yine kalemlerini kaldırdı.
Anıt Park önünde Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay meydanda bir açıklama yaptı.
“Meydanının adı Cumhuriyet, ama Atatürk büstü yok”
Milletin makus tarihini yenme iradesini gösterdiği İnönü’de olduklarını söyleyen Özbay, “Cumhuriyet meydanındayız. Buranın adının değişmesi bile tartışılmış. Stadyum, hastane ve üniversitelerdeki Atatürk ismine bile tahammülünüz yok. Burada bu meydanın adı Cumhuriyet meydanı olarak kalacak. Adı Cumhuriyet meydanı ama bir tek Atatürk büstü yok. Hatta meydandaki yazıya bakıyoruz, Mustafa Kemal Atatürk yazısındaki ‘M’ harfi düşmüş. Bunun basit bir hata olmadığını ülke genelindeki uygulamalarınızdan net bir şekilde görüyoruz. Alanda mücadele ederiz ama halkın eğitimcileri olarak bütün yaptıklarınızı, yapmak istediklerinizi gerçekleriyle halka anlatacağız. Halk gerçek yüzünüzü görecek.” ifadelerini kullandı.
Özbay açıklamasına şu sözlerle devam etti:
“Cumhuriyet, eşitliktir, özgürlüktür, halkın kendi kaderini tayin etmesidir!”
“Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı, bağımsızlık mücadelesinin en çetin anlarının yaşandığı bu yerde, büyük bir coşku ve kararlılıkla bir araya gelmiş bulunuyoruz! Eskişehir, Kurtuluş Savaşı’nın en kritik anlarında olduğu gibi, bugün de vatan, bağımsızlık ve emek için omuz omuza durmanın onurunu yaşıyor!
Birinci ve İkinci İnönü Savaşları, yalnızca askeri zaferler değil, milli direnişin, inancın ve bağımsızlığa olan sarsılmaz bağlılığın sembolü oldu! Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz.” Eskişehir, makus talihin yenildiği, kurtuluş için zafer adımlarının atıldığı yerdir.
İnönü Savaşları, esaret altına alınmak istenen bir milletin, küllerinden doğarak ayağa kalktığı bir dönüm noktasıdır! Yorgun ama mücadeleye inanmış halkımız tarih yazmış; bağımsızlık aşkını, Cumhuriyet’in şanlı bayrağına işlemiştir! İşte bizler de bugün burada, o şanlı direnişi ve azim dolu mücadeleyi anmak ve geleceğe taşımak için bulunuyoruz!
Cumhuriyet, yalnızca bir yönetim biçimi değildir! Cumhuriyet, eşitliktir, özgürlüktür, halkın kendi kaderini tayin etmesidir! O, bir milletin bilek gücüyle, alın teriyle, emeğiyle var ettiği büyük bir devrimdir!
Bizler, bugün burada attığımız her adımla, Cumhuriyet’in değerlerine ve emekle inşa edilen geleceğimize sahip çıkıyoruz! Bu yürüyüş, gelecek nesillere devredeceğimiz bir emanetin ifadesidir!

“Cumhuriyet’in temel taşı emektir!”
Eskişehir’in aydınlık yüzlü insanları, şunu iyi biliyoruz ki Cumhuriyet’in temel taşı emektir! O emek ki, vatanı için canını ortaya koyanların, toprağı işleyen çiftçilerin, fabrikada üreten işçilerin, öğrencinin, öğretmenin ve memleketin her bir ferdinin alın teridir! Cumhuriyet, bu emekle büyümüş, bu emekle yükselmiştir!
Eskişehir aynı zamanda aydınlanma ışığının yandığı yerlerden biridir! İlk iki Köy Enstitüsü’nden biri, 1937’nin Ekim ayında “Köy Öğretmen Okulu” adıyla Eskişehir Çifteler’de açılmıştır. Köy Enstitüleri, eğitimin ve aydınlanmanın ışığını Anadolu’nun dört bir yanına taşımış, Cumhuriyet’in özgürlük ve bilgelik meşalesini yakmıştır!
Ancak bugün, Köy Enstitülerinin aydınlanma ruhuna, zorunlu eğitimi ve karma eğitimi kaldırma girişimleriyle gölge düşürülmek istenmektedir! Oysa 3 Mart 1924 Devrim Yasaları, eğitimi çağdaş, laik ve bilimsel temeller üzerine oturtmuş; halkın her kesiminin eşit eğitim hakkına sahip olmasını sağlamıştır! Eğitimde geriye dönüş çabalarına karşı, Köy Enstitülerinin yaydığı aydınlanma ışığını sonsuza dek yaşatmak ve savunmak bizim görevimizdir!
“Zorunlu eğitim kesintisiz ve kamusal bir hak olmalıdır!”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2012-2013 eğitim-öğretim yılında uygulamaya koyduğu 4+4+4 eğitim sistemi, eğitimi parçalı hale getirerek büyük bir kaosa yol açmış, yıllar içinde derin yapısal sorunlar yaratmıştır. Bu sistem, eğitimi niteliksizleştirmiş, çocuk işçiliğini teşvik etmiş ve özellikle kız çocuklarını eğitimden koparmıştır. Son olarak, bazı gerici platformlar tarafından düzenlenen çalıştaylarda, 12 yıllık zorunlu eğitimin “dayatma” olarak tanımlanması ve çocukların meslek edinmeleri ve yuva kurmaları önünde engel olarak gösterilmesi, AKP’nin eğitimi tamamen piyasalaştırma ve gericileştirme projesinin bir parçasıdır.
Zorunlu eğitim kesintisiz ve kamusal bir hak olmalıdır!Anayasada bir hak ve devletin yükümlülüğü olarak tanımlanan eğitim, AKP iktidarı tarafından bir “yük” olarak görülmekte; eğitimi özelleştirerek, kesintili hale getirerek, zorunlu eğitimin süresini kısaltarak bu yükten kurtulmaya çalışmaktadır. Bu girişimler, yoksul ve dezavantajlı kesimlerin eğitim hakkını gasp etmektedir. Çocukların erken yaşta eğitimden kopmalarına neden olacak bu düzenlemelere asla geçit verilmemelidir!
Bu nedenle, Cumhuriyet ve emek mücadelesine sahip çıkmak, yalnızca geçmişi anmak değil, aynı zamanda geleceği korumak anlamına gelmektedir. Bugün burada verdiğimiz mesaj nettir: Eğitim haktır, emek kutsaldır, Cumhuriyet vazgeçilmezdir!
Birlikte mücadele etmeye, birlikte üretmeye ve birlikte aydınlık yarınlar kurmaya devam edeceğiz! Daha adil, daha eşit ve daha güçlü bir Türkiye için mücadelemiz sürecek!
Cumhuriyet’in ışığında, emeğin gücüyle, hep birlikte!
Yaşasın bağımsızlık! Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın emek!”
