Asgari ölçüde demokrasinin olduğu bir ülkede yaşasaydık, iktidarın sokak köpekleri konusunda çözüm diye sunduğu katliam içeren yöntemin bilgisizlikten kaynaklandığını düşünebilirdim.
Ancak sosyal medyada, “AKP Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu beni de aradı” diyenlere bakıyoruz; aralarında köpek üreticisi olanlar var, hayvanların nasıl zehirlenebileceğini X odalarında anlatanlar var, hayvan nefretiyle insanlara “ittapar, itperest” diyenler var…
Anlaşılıyor ki AKP, “her kesimden görüş aldık” demek için kendileri gibi düşünenlerle formalite gereği konuşuyor.
İktidar yıllardır, sokak köpeklerinin yasada hasta, yaşlı, engelli ya da bakım gerektiren sokak hayvanları için var olan geçici bakımevlerine toplanacağını söylüyor. Birkaç bilgi vererek neden bunu yapamayacaklarını anlatayım.
BAKIMEVİ GERÇEKLERİ
“Türkiye’nin en büyük hayvan bakımevi” diye tanıtılarak Erdoğan tarafından övülen ve bir köpeğin kafasına kürekle vurularak öldürüldüğü Konya Geçici Hayvan Bakımevi’nin kapasitesi 2 bin 500 hayvanı kapsıyor. Yaklaşık “3.5-4 milyon” olduğu söylenen sokak köpeklerini kapatmak için Konya’dakine benzer 2000 bakımevi yapmaları gerekiyor. Bunun da maliyeti birkaç milyar doları geçiyor.
Şu anda 1389 belediyenin 1/5’inde bile bakımevi yok. Ayrıca içinde 300-400 hayvanın bulunduğu ufak bakımevlerinde yıllardır yaşanan vahşetleri, aç ve susuz bırakılan, bakımsızlıktan hasta olan ve strese girip birbirine saldıran hayvanları düşünecek olursak, bunların 10 katı büyüklüğündeki yerlerin bir hapishaneye dönüşeceğini ve oralarda yaşanacak şiddeti siz düşünün…
Eski Tarım Bakanı Vahit Kirişci’nin, Erdoğan’ın başkanlığındaki kabine toplantısından sonra İstanbul’un pilot bölge seçildiğini, hayvan barınakları için ormanlık alanlarda yerel yönetimlere yer tahsis edileceğini açıkladığını 4 Aralık 2022’de yazmıştım. Böylelikle hayvanlara sözde “yaşam alanı” sağlanması bahanesiyle, yeni bir orman yağması başlatılacak.
İZLENMESİ GEREKEN YOL HARİTASI
Oysa yapılması gereken düzenli bir şekilde kısırlaştırma ve aşılamadır. Bu konuda yapılan bir hesaplama var. Bir yıldaki işgünü sayısı 264. Türkiye’de 1389 belediye günde 12 köpek kısırlaştırsa, 264 günde 4 milyondan fazla köpek kısırlaştırılmış oluyor!
Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Çağatay Güler, 31 Mayıs’ta gazetemizde yayımlanan yazısında, “köpek nüfusunun insanca denetimi yakala-kısırlaştır-sal yöntemidir. Salmanın amacı, uyum sağlamış olanların yerine bölgeyi yeni ve uyumsuz olanların doldurmasını önlemektir” diye yazdı.
İzlenecek yol haritası, birçok kez yazdığım gibi bellidir:
1– 2019 TBMM Hayvan Hakları Komisyonu Raporu’nda önerildiği üzere hemen “Hayvan Hakları Fonu” kurulması.
2– Tüm ülkede acil ve yoğun bir kısırlaştırma ve hayvanları çipleme seferberliği başlatılması.
3– Yurt çapında aşılama seferberliği düzenlenmesi.
4– Her ilçede yeterli sayıda veteriner hekimin de görev aldığı, koşulları düzeltilmiş ve gönüllülerin istediklerinde ziyaretine açık, kameralarla denetlenebilen bakımevlerinin yapılması,
5– Köylülerin çobanlarına bekçilik yapması için kullandıkları çomar cinsi hayvanların kısırlaştırılmalarının sağlanması.
6– Saldırganlığa eğilimi olan hayvanların bakımevlerinde uzmanların gözetiminde rehabilite edilmesi.
7– Üretim çiftliklerinin hemen kapatılması.
8– Hayvan üretip satanlara ve sahiplendiği hayvanı sokağa bırakanlara caydırıcı, ağır cezalar getirilmesi.
9– Petshoplarda katalogdan hayvan satışının yasaklanması ve belediye barınaklarındaki hayvanların yuvalandırılmasının teşvik edilmesi.
10– Sokak hayvanlarının besleme faaliyetlerinin gönüllülerle birlikte düzenli olarak sürdürülmesi.
11– Toplumda hayvanlar konusundaki bilincin geliştirilmesi ve medyada kamu spotlarının yayınlanması.
“Uyutulma” denilen öldürme ve hayvanların tümünün bakımevlerine tıkılması, yasa teklifinde yer almamalı! Çünkü bu ikisinin de sonu katliamdır.
Bunları bir kez daha anlatmak için, bugün saat 13.00’te Yenikapı’daki Adalet Mitingi’nde olacağız. Kadına, çocuğa, hayvana şiddete hayır diyeceğiz!
Zülal Kalkandelen/ Cumhuriyet