Mücadeleci sendika yoksa başarı da yok
Ankara Nallıhan/Çayırhan Termik Santrali ve maden sahaları işletme devri yöntemiyle özelleştirildi. İşçiler aylar öncesinden 20 Kasım 2024 tarihinde direnişe başlamış, kendilerini madene kapatmış ve Ankara’ya yürüyüş kararı almışlardı. Bunun üzerine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı konuyu yeniden ele alacaklarını bildirerek ihaleyi 4 Mart 2025’e ertelediklerini duyurmuş, işçilerin de direnişi ertelemesini istemişlerdi. Geçen sürede özelleştirmenin iptali yönünde hiçbir adım atılmayınca 10 Şubat 2025’de işçiler Ankara’ya yürüdüler. Bu yürüyüşe Türk-İş Başkanı Ergün Atalay da destek verdi.4 gün süren yürüyüş 13 Şubat 2025 günü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı önünde yapılan basın açıklamasıyla sonlandırıldı.
1 Mart 2025 tarihinde 50 işçi tekrar madene inerek direnişe devam ettiklerini duyurdular. Maden İş Genel Başkanı Nurettin Akçul maden önünde basın açıklaması yaparak özelleştirmenin iptalini tekrar istedi. Kısa süre sonra yer altındaki işçiler sağlık sorunları gerekçesiyle aşağıdaki direnişi sonlandırarak direnişe maden önünde devam edeceklerini açıkladılar. Maden İş Sendikası ve bağlı olduğu konfederasyon Türk-İş, işçileri kararlı ve güçlü eylemlerle desteklemek yerine onları oyalamayı, iktidar yetkilileriyle kurdukları ikili ilişkilerle sorunu çözebilecekleri algısı uyandırmayı tercih ederek iktidarın hilelerine zemin hazırladılar.
Bileceğiz ki: emperyalist-kapitalist düzen bir kleptokrasidir, yani hırsızlar rejimidir. Her türlü yolsuzluğa, sahteciliğe, vurguna ve talana başvurarak ülke hazinelerini soyan büyük hırsızların gözü doymaz iktidarıdır. Emperyalist-kapitalist düzen bir diktatörlüktür. İşçi ve emekçilerin, sade insanların bütün temel hak ve özgürlüklerini sistemli olarak yok eden, halk egemenliğini sürekli olarak gasbeden, demokrasiyi sadece vitrin olarak kullanan despotik bir yönetimdir.
İşçiysek, tatlı söze kanmayacağız, sendika başkanının hatırı için bize bir şey vermeyeceklerinin bilinciyle, haklarımızı dişimizle tırnağımızla söküp alacağız. Biz bu kararlığı gösterdiğimizde iktidar gereğini yapmak zorundadır.
Belli ki kolay yoldan kazanım yok, iki yürüyüş bir kaç basın açıklamasıyla iktidar geri adım atmıyor. İşçiler, işçi sendika hareketinin mücadeleci geleneğindeki işçi önderlerini bağrından yeniden çıkarmak zorunda. Kemal Türkler’ler, İbrahim Güzelce’ler, Rıza Kuas’lar İsmet Demir’ler ve adını sayamadığım birçokları boşuna bedeller ödemedi. Bu potansiyeli açığa çıkarmak boynumuzun borcu olsun.