TÜİK, AKP/MHP iktidarının yalan makinesidir
Resmi internet sitesinde “Türkiye’nin Bilgi Kaynağı” olduğu iddia edilen, fakat uygulamada siyasi iktidarın yalan makinesine dönüşen TÜİK yine şaşırtmadı. Kendilerine verilen talimata uygun olarak; çarşıda, pazarda ve markette fiyatlar her gün artarken, milyonlarca emeklinin ve çalışanın ekmeğiyle oynayarak enflasyonu ‘düşürmeyi’ başardı.
Sağlıklı ve doğru ekonomik politikaların uygulanabilmesi için, hükûmetten bağımsız ve tarafsız olarak istatistik üreten bir kurum olması gerekirken, AKP/MHP iktidarının yalan makinesi haline dönüşen TÜİK’in eski başkanı Birol Aydemir 12 Aralık 2020 tarihinde basına yaptığı bir açıklamada; “Başkanlığı boyunca kendisine Gelir İdaresi’nden veri gelmediğini, verilerin açıklanmadan önce eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a gönderildiğini, TÜİK’in enflasyon, istihdam ve büyüme gibi alanlarda yayınladığı verilerin çok şüpheli ve tartışmalı olduğu konusunda hemfikir olduğunu” belirterek; “Eğer enflasyon verisini düşük gösteriyorsanız, gerçek enflasyon sizin gösterdiğinizden daha yüksekse, o zaman sizin uygulayacağınız para-maliye politikaları doğru olabilir mi? Mümkün mü bu?” diyerek, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin gerçek olmadığını itiraf etmişti.
AKP’nin ‘Memur Kolları’ Memur-Sen ve ‘Toplu Sözleşme’ Tiyatrosu
Oyun belli. Biz bu filmi her altı ayda bir tekrar tekrar izliyoruz. TÜİK’in açıkladığı sahte enflasyon rakamlarına ve kurulduğu günden beri AKP’nin ‘Memur Kolları’ olarak faaliyette bulunan sahte sendika Memur-Sen ile hükûmet arasında oynanan ‘Toplu Sözleşme’ Tiyatrosuna göre, emekli maaşlarına yapılacak olan sadaka zammıyla, milyonlarca emeklinin ne evi ısınır, ne aşı pişer, ne ışığı yanar, ne de suyu akar.
Patron sevici AKP/MHP iktidarı; işçi, memur ve emekli düşmanıdır
TÜİK’in eski başkanı “enflasyon verilerinin düşük gösterildiğini ve gerçek enflasyonun gösterilenden daha yüksek olduğunu” itiraf ederken; İngiltere vatandaşı Maliye Bakanı ile Merkez Bankası Başkanı, 23 yıldan beri ülkeyi sanki başkaları yönetiyormuş gibi; “Enflasyonu düşürmekte kararlıyız, az kaldı biraz daha sabredin, başardık, emeklilerimizi ve çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz” diye açıklama yaparak, emeklilerle ve çalışanlarla alay ediyorlar.
Emekli maaşlarına yapılan sadaka zammına hayır
Biz emekliler yıllarca çalıştık, ürettik ve emekliliğimizde insanca yaşayabilmek için devlete prim ve vergi ödedik. TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına göre hükûmet tarafından tek yanlı olarak dayatılan sadaka zammını kabul etmiyoruz, toplu sözleşmeli sendika hakkı istiyoruz.
Maaş ve ücretlerimizden yıllar boyunca kesilen ve işletilen primlerimizin karşılığını istiyoruz. Emeğimizin ve alın terimizin karşılığında insanca yaşamak hakkımız değil mi?
Artık yeter! Hükûmet, emeklileri dilenci gibi görmekten derhal vazgeçmelidir. Devlet bütçesi ve maliye hazinesi, dolar milyarderi ve milyoneri bir avuç holding patronu, tefeci banker ve yandaş müteahhitler için değil, milyonlarca yoksul emekli için harcanmalıdır.
İktidardan hesabı emekliler ve çalışanlar soracak
Patron sevici AKP/MHP iktidarı tarafından asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına yapılan yetersiz maaş ve ücret artışları milyonlarca emekliyi ve emekçiyi bir kez daha açlığa, yoksulluğa ve sefalete mahkûm etmiştir.
Fakat, öfkemiz ve sınıf bilincimiz her geçen gün daha fazla artıyor. İktidar sahipleri şunu çok iyi bilmelidir ki; hayat pahalılığının her gün arttığı ülkemizde bırakınız yoksulluk sınırını, açlık sınırının da altındaki maaşlarla açlığa, yoksulluğa ve sefalete mahkum edilerek, banka kuyruklarında yaşama savaşı veren milyonlarca emeklinin ve emekçinin giderek artan öfkesi ve sınıf bilinci AKP/MHP koalisyonunu eninde sonunda sandığa gömecektir.
23 yıllık iktidarı boyunca izlediği emek karşıtı sermaye yanlısı ekonomik politikalarla, Hazine garantili Yap-İşlet-Devret ihaleleriyle, Kur Korumalı Mevduat Hesaplarıyla, vergi istisnaları, krediler ve teşviklerle dolar milyarderi ve milyoneri bir avuç holding patronunu servete boğarken; milyonlarca emekli ve emekçiyi açlığa, yoksulluğa ve sefalete mahkûm edenlerin emeklilere ve emekçilere yaşattıklarını unutmayacağız ve asla affetmeyeceğiz. Emeklilerin ve emekçilerin hayatlarını ve umutlarını çalanlara karşı gücümüzü göstereceğiz.
Tarih şahittir. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde olduğu gibi; erken ya da zamanında yapılacak ilk seçimde emekliler başta olmak üzere; işçiler, memurlar, işsizler, çiftçiler, küçük esnaf ve sanatkârlar ile kadınlar ve gençler, AKP/MHP koalisyonundan, emeklilere, çalışanlara ve tüm emekçi halka karşı olan düşmanlığın hesabını mutlaka soracaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Türkiye’nin bütün işçileri, memurları ve emeklileri birleşin
Emeklilerin bugün içinde bulunduğu durum ve yaşadığı sorunlar; tüm işçilerin ve memurların geleceğinin aynasıdır.
Milyonlarca emeklinin ve çalışanın sorunları da, talepleri de ortaktır. Dolayısıyla, yaşanan sorunların çözümü ve insanca yaşam için ortak taleplerimizin gerçekleşmesi de ancak ortak mücadeleyle mümkündür.
Ortak sorunlarımızın çözümü ve taleplerimizin gerçekleşebilmesi için; işçilere, memurlara ve emeklilere insanlık onuruna yakışan mutlu ve huzurlu bir yaşam için; çocuklarımıza ve torunlarımıza sosyal güvenceli ve güvenli bir gelecek için ne yapmalıyız sorusuna verilecek tek yanıt var: “Türkiye’nin bütün işçileri, memurları ve emeklileri birleşin”
Artık bu günden sonra, emekliler ve çalışanlar olarak ya haklarımız ve geleceğimiz için hep birlikte ayağa kalkacağız; ya da patron dostu, emekli ve emekçi düşmanı iktidar tarafından dayatılan açlık sınırının altındaki sefalet ücretiyle ve emekli maaşlarıyla yetinmek zorunda kalacağız.
Peki biz hep böyle yaşamaya mecbur muyuz? Elbette ki hayır!
İşsizliğin, yoksulluğun, pahalılığın, açlığın ve sefaletin kol gezdiği memlekette haklarımızı genişletmenin, alın terimizin karşılığını almanın yolu toplumsal mücadeleden geçer.
Bunun için yapılması gereken en önemli şey ise; tüm işçi, memur, emekli sendikaları ve derneklerinin; “hak verilmez alınır, haklar örgütlü mücadele ile kazanılır” şiarıyla, güç ve eylem birliği temelinde bir araya gelerek, emeklilerin ve emekçilerin birleşik mücadelesini gerçekleştirmesidir.
Bu soğuk kış günlerinde açlık sınırında yaşayan milyonlarca işçi, memur ve emeklinin karnının doyması, evinin ısınması ve aşının kaynaması için “insanca yaşanabilecek maaşı siz vermiyorsanız, biz alacağız; iş ekmek yoksa, barış da olmayacak” demenin şimdi tam zamanıdır.
Tüm çalışanlara ve emeklilere insanca ve onurlu bir yaşam, huzurlu ve güvenli bir gelecek için; işçi, memur, emekli sendikaları ve dernekleri güç ve eylem birliği yaparak, ülke çapında tüm işyerlerinde ve alanlarda ortak mücadeleyi mutlaka başarmak zorundadır.
Emeklilerin ve emekçilerin kurtuluşunun başka yolu yok. Sorunlarımızın çözümü ve taleplerimizin gerçekleşmesi noktasında bir kazanım elde edilecekse ancak bu şekilde elde edilecektir.
İşçiler, memurlar, emekli yurttaşlar; biz istemezsek vermeyecekler, haydi hep birlikte ortak mücadeleye.
Emeklilerin ve tüm çalışanların sendikal haklarını özgürce kullanabileceği, huzur ve güven içerisinde insanca yaşayabileceği günlere mutlaka kavuşacağız. Sonunda biz kazanacağız, emekliler kazanacak, alın teri ile yaşayan tüm emekçiler kazanacak.
Yaşasın işçilerin, memurların ve emeklilerin birlik, mücadele ve dayanışması!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!