Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı Vergi Dairesi Müdürlüğü ve Defterdarlık birimlerinde 1985/2017 yılları arasında 32 yıl görev yapan bir kamu emekçisi olarak, 15 yıl Vergi Dairesinde, 17 yıl Milli Emlak Daire Başkanlığında geçen çalışma yaşamım boyunca önemli bir şeyi görerek ve yaşayarak öğrendim.
Halktan toplanan vergiler, Hazine taşınmazları, yeraltı ve yer üstü kaynakları ile her türlü kamu ihaleleri; yerli ve yabancı bir avuç holding patronuna ve yandaş müteahhitlere peşkeş çekilmeseydi; milyonlarca emekli ve emekçi yurttaş bugün daha mutlu ve refah içinde insanca yaşayabilirdi. Üstelik kredili mevduat hesabı, tüketici kredisi ve kredi kartı kullanmadan, yani bankalara hiç borçlanmadan.
Aslında bu hala mümkün. Ancak, bunun için bildiğimiz kapitalist sömürü düzeninin günümüze uyarlanmış biçimi olan neoliberal ekonomiden ve özelleştirmeden vazgeçerek, kamucu ve toplumcu bir ekonomik düzen inşa etmek gerekir. Türkiye’yi uçurumun kenarına getiren özelleştirmenin tek çaresi kamulaştırmadır.
Bunu başarabilmek için de ABD’ye, AB’ye, NATO’ya, IMF’ye, Dünya Bankası’na, uluslararası tefeci bankerlere ve finans oligarşisine baş eğmek yerine, Türkiye’nin her alanda tam bağımsızlığına kavuşması şarttır.
Karnı tok, sırtı pek insanların barış ve kardeşlik içinde yaşadığı; bebelerin sağlıklı büyüdüğü; çocukların ve gençlerin yaşam sevinci veren bir eğitim-öğretimle kendilerini bulduğu; yurttaşların eşitliğe ve özgürlüğe kavuştuğu; kadınların kölelikten kurtulduğu; insanların hayvana, kuşa, suya, toprağa, ağaca, dağa taşa saygı duyduğu; gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan bir ülkeyi hep birlikte kurabiliriz.
Vurgunculuğa, işsizliğe, yoksulluğa, pahalılığa ve gericiliğe karşı, dayanışma ve birlikte mücadeleyle yaşadığımız zor koşulların üstesinden gelebiliriz.
İşçilerin, şehir ve köy emekçilerinin, işsizlerin, bütün ezilenlerin, kadınların, gençlerin, emeklilerin söz ve karar sahibi olduğu, ezilenlerin ve ezenlerin olmadığı insanca toplumcu bir düzen kurmak için örgütlenmeye ve mücadele etmeye devam etmeliyiz.
Lüks ve şatafat içinde yaşayan bir avuç vurguncunun, tefeci bankerlerin ve holding patronu dolar milyarderleri şebekesinin değil; çalışanların, emeklilerin ve tüm emekçi halkın refahı ve mutluluğu için; açlığa, yoksulluğa ve tarikat düzenine karşı, yaşadığımız ve bulunduğumuz her alanda örgütlü ve birleşik mücadeleyi büyütmeliyiz.
Savaşsız sömürüsüz bir dünya için, “Yolumuz işçi sınıfının yoludur” şiarıyla sendikal ve siyasal alanda yaşamı boyunca mücadele eden emekli bir yurttaş olarak söylemek istediğim şey şudur.
Neoliberal ekonomik politikalarla bir avuç vurguncunun yararına, milyonlarca emekçinin ve emeklinin zararına yaratılan yıkım sürecini tersine çevirmek mümkündür.
Milyonlarca emekçiye ve emekliye açlık sınırının altında asgari ücret ve emekli aylığı ödenmesinin nedeni kaynak sorunu değildir. Sorunun asıl nedeni tamamen sınıfsaldır.
Devlet bütçesini ve Maliye Hazinesini oluşturan tüm parasal ve doğal kaynakların, siyasi iktidar tarafından sermaye sınıfını oluşturan dolar milyarderi ve milyoneri bir avuç holding patronu, tefeci banker ve müteahhit için harcanması sınıfsal bir paylaşım sorunudur.
Dolayısıyla, “Ne ezilen ne ezen, insanca toplumcu bir düzen” mücadelesi esas olarak emperyalist-kapitalist sisteme karşı emekten yana sınıf mücadelesi temelinde yürütülmelidir.
Ulusal Demokratik Cephe’de birleşelim!
Ülkemiz bugün ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda emperyalist sistemin ve uluslararası finans kapitalin topyekûn saldırısı ve tehdidi altındadır. Tehlike büyüktür. Tek bir kişi, tek bir parti bu tehlikenin üstesinden gelemez.
Türkiye üzerindeki emperyalist-kapitalist hegemonyaya son vermek için; bütün halkın, bütün ulusal demokratik güçlerin bir araya gelmesi gerekiyor.
Vatanımıza yönelik emperyalist tehlikeyi önlemek, ulusal bağımsızlığımızı ve toprak bütünlüğümüzü korumak için hangi partiden, hangi görüşten, hangi kökenden olursak olalım birleşmemiz gerekiyor.
Emperyalizme karşı Türkiye’nin tam bağımsızlığı için; gericiliğe ve tarikat düzenine karşı laik demokratik cumhuriyet için; işsizliğe yoksulluğa hayat pahalılığına ve sömürüye karşı emekten yana toplumcu kamucu ve planlı ekonomi için; tüm ulusal demokratik güçler, ilericiler, devrimciler, yurtseverler, sosyal demokratlar, Kemalistler, sosyalistler ve komünistler; Ulusal Demokratik Cephe’de birleşmelidir.
Örgütlü birleşik halkı hiçbir kuvvet yenemez. Biz birleştiğimizde emperyalizm kesinlikle yenilir. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik, laiklik, adalet, barış, bağımsızlık, demokrasi mutlaka kazanır.
Emperyalizm yenilecek, vatan cumhuriyet emek kazanacak!