AKP-MHP istibdat yönetimine karşı geniş halk kitlelerinin, Anayasayı, seçme seçilme hakkını, oy hakkını savunduğu, emeklilerin halk hareketinin önemli bir bileşeni olduğu bugünlerde 2021 Tüm Emekliler Sendikası Genel Başkanı Salman Hürkardeş ile gündemi değerlendiren bir söyleşi gerçekleştirdik.
-yd: Merhaba Başkan, Türkiye oldukça hareketli günlerden geçiyor. Emeklilerin de sokakları/meydanları terk etmediği bu dönemde Ramazan Bayramı dolayısıyla gündemi değerlendirir misiniz?
-Salman Hürkardeş: Üyelerimizin, dostlarımızın ve emekçi halkımızın bayramı kutlu olsun.
Bayram, Anayasamızda yazdığı gibi ”Demokratik laik ve sosyal bir hukuk Devleti” idealimizin gerçekleşeceği, akıl bilim çağdaşlık döneminin başlangıcı olsun.
Ne üzücü ki bu bayramda da, ağız tadıyla mutlu sevinçli, yarınlarımızdan emin bir kutlama yapamıyoruz. Harçlık düzeyine düşürdükleri sözde bayram ikramiyesini bile bir defada ödemeyi beceremedi, takside bağladı iktidar. Emeklilerimizin hesabına şimdilik 3000 lira yattı, kalan bin lira daha sonra yatacak. Ha, hepsi birden yatsa ne olacaktı ki?
Ama her şeye rağmen umutluyuz, sevinçliyiz, yarınlarımızı çocuklarımız ve torunlarımızla birlikte bayram tadında yaşayacağımız günlere kavuşacağımıza inancımız arttı. Çünkü biz emekliler zaten yoksulluğa isyan ederek sürekli olarak alanlardaydık. Çalışan işçi kardeşlerimiz kanunsuz grev yasaklarını dinlemeden grevlerini sürdürdüler ve başardılar. Şimdi devreye çocuklarımız ve gençlerimiz de girdi, iktidarın ilan ettiği kanunsuz gösteri yasaklarını hep birlikte yırtıp attık, bu kara gidişi durdurmak için bütün halk birlikteyiz.

Örgütlenme hakkımızı alacağız
-yd: Evet Başkan, Türkiye’de emeklilerin durumu her geçen gün kötüye gidiyor. Bu olumsuz durumdan çıkış için önerileriniz nelerdir?
-SH: Bayram ikramiyesi 3000 liraydı 4000 lira oldu. Ben burada 1000 liralık artışın ne kadar düşük kaldığını anlatmayacağım size. 2018 yılında ilk defa ikramiye uygulaması başladığında verilen 1000 liranın satın alma gücüyle bugünkü 4000 liranın satın alma gücünün farkını her emekli üyemiz kendi yaşamından biliyor zaten. Bunların üzerinde tek tek durmanın bize yararı yok. Biz daha temel bir şeye odaklandık artık. İktidar çalışanları ve emeklileri sonuna kadar yoksullaştırma politikalarına devam etmeye kararlı. Biz de hakkımızı örgütlü gücümüzle almaya kararlıyız. Hem anayasal hakkımız olan sendikal örgütlülüğümüz önündeki engelleri kaldıracağız hem de emeklilerin insanca yaşamasını sağlayacak halkçı kamucu bir ekonomik sistemin vazgeçilmez olduğu gerçeğini anlatmaya devam edeceğiz.
Onun adı “Sadaka”; İkramiye değil
-yd: Başkan, emeklilerin bayram ikramiyesi artırıldı. Bu artış sizce emeklilerin yarasına merhem olur mu?
-SH: Hemen söyleyelim “İkramiye aylıktan daha düşük olamaz.” İktidarın ekonomi yönetimi holdinglere bonkör, emekliye cimri. Onlar için dolar milyarderleri baş tacı, emekçiler parya. Emekli ödemelerinin bütçeye yükünden söz edip üç bin liralık ikramiyeye sadece bin lira ekleyerek ancak 4000 lira yapabiliriz dediler. Bin liralık artış yetersiz kaldı, artırmayı düşünüyor musunuz diye soran gazeteciyi, üç bindi dört bin oldu işte, daha ne olsun, diye yanıtlıyorlar.

Daha ne olsun?
-yd: Başkan, emekliler için nasıl bir ülke düşlüyorsunuz?
-SH: Daha ne mi olsun? Ülkemizi bugüne kadar omuzunda sırtında taşımış, bileğinin zoruyla alnının teriyle beyninin ışığıyla, üretmiş çoğaltmış, doğurmuş büyütmüş emekliler ve bugünün çalışanları Cumhuriyetin eşit ve özgür bireyleri olsun.
Fabrikada tarlada, karada denizde havada çalışanların insanca yaşama hakkı olsun; herkes tasada ve kıvançta bir olsun.
Herkesin işi aşı konutu olsun. Parasız sağlık, parasız eğitim olsun. Özelleştirmelerde ısrar dursun, yeniden devletleştirme/ kamulaştırma olsun. Planlı üretim, tam istihdam olsun.
Gençlerimiz yad ellere ekonomik göçmen olmak için değil, bilgilerini görgülerini eğitimlerini artırmak için, tatil için gidebilsinler.
En yüksek mertebe
-yd: Başkan, emekliler ne istiyor?
-SH: Diyoruz ki: Emekli/emekçi en yüksek mertebededir. Hiç bir yönetici emekçiyi hor göremez, hiç bir yönetici emekçiye kişisel servetinden bir şey bağışlamıyor.
Emekli sizden lütuf istemiyor, yıllarca peşin ödediği primlerin, alın terinin karşılığını istiyor. Siz onun emanetini çar çur ettiniz, yandaşlarınıza aktardınız, sıfırdan milyarderler milyonerler yetiştirdiniz. Birden fazla yerden maaş alan ballı yandaşlarınızı devlet kurumlarına doldurdunuz. Liyakatı yok edip sadakatı öne çıkardınız.
İktidar sahipleri, ölümü gösterirlerse sıtmaya razı geliriz diye bekliyorlar ama boşuna bekliyorlar. Beterin beteri var deyip bize layık gördüğünüz bu yoksulluğa evet demeyecek, onay vermeyeceğiz.
ABO yeniden düzenlensin
-yd: Başkan, bu iktidarın emeklilerin/halkın sorunlarını çözeceğini düşünüyor musunuz?
-SH: İktidarınızda biz emekçiler için her yıl bir önceki yılı arattı. 2008 yılında düşürdüğünüz Aylık Bağlama Oranı ABO ile her geçen yıl emekliler daha da yoksullaştı. Bu hesaba göre aylıklar o kadar komik bir düzeye düştü ki, milyonlarca emekliye her yıl yeniden belirlediğiniz bir tutarı hazineden tamamlamak zorunda kaldınız. Hazineden tamamlamak da lafın gelişi, aslında yüksek prim ve gün sayısıyla daha fazla aylık alması gerekenlerin hakkını da gasbederek emeklileri yoksullukta eşitliyorsunuz.

Asgari ücret geçici olmalıdır
-yd: Başkan, asgari ücret şu haliyle geçim ücreti olarak değerlendirilebilir mi?
-SH: Asgari ücret; İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrete”, denir.
Dünyadaki yaygın uygulamada asgari ücret, işe yeni başlamış deneyimsiz işçiye ödenir, bunun kısa süreli ve geçici olması gözetilir. İşçi deneyim kazandıkça, kıdem aldıkça ücreti ve refah düzeyi de göreceli olarak artar.
Emekli aylığı asgari ücret olsun denemez
-yd: Başkan, söyleşi için teşekkür eder, mücadele dolu günlerde buluşmayı umut ederiz. Bu arada geleceğe dönük önerilerinizi de alalım. Herkese iyi bayramlar…
-SH: Kişi çalışma yaşamının sonuna geldiğinde artık usta bir emekçidir, asgari ücretin üzerinde insanca yaşamaya yetecek bir ücreti elbette ki hak etmiştir. Emekliliğinde gelir kaybına uğraması insani ve adil değildir. Emekliye asgari ücreti reva görmek, onu yaşam boyu yoksulluğa mahkum etmektir. Sosyal devlet, her yurttaşını ele güne muhtaç etmeyecek koşullarda yaşatmakla, sendikalar da bu görevin yerine getirilmesini garanti altına alacak örgütlülük ve eylemlilikte olmakla yükümlüdür.