Her 100 işçiden 63’ü asgari ücret komşuluğunda çalışırken ücret zammı milyonlarca emekçi ve ailesi için hayati önemde. Finans çevreleri, bankalar ve patronların kârlarının karşısında emeğiyle geçinen milyonlarca yurttaşın yaşam mücadelesi var.
Ülkede emeğiyle geçinen herkesi dolaylı olarak, 18 milyon özel sektör işçisi ile ailelerini ilgilendiren asgari ücret zammı bekleniyor. Daha kurulmadan sallanan masanın antidemokratik yapısı tartışılırken bu ücretin yaygınlığı dikkat çekici.
Açlık seviyelerinin üstünü göremeyen, evlerini ısıtamayan haneler; genç, yaşlı, kadın, erkek asgari yaşama indirgenmek isteniyor. Kemer sıkma politikalarının bedelini ödemek zorunda bırakılan milyonlar, asgari ücret zammını bekliyor. Sık sık kutuplaştığı konuşulan ülkede gerçek taraflar net: Bir yanda emeğiyle geçinenlerin yaşam mücadelesi, diğer tarafta şirketlerin, bankaların, sermayedarların, iktidara yakın çevrelerin sefası var.
Geçen yıl uluslararası finans çevreleri ile IMF’nin işaretleri ile hedef enflasyona uygun eksi zam yapılan asgari ücretli, bu yıl kaybettiğinin telafisini bekliyor. Ancak “dezenflasyon için düşük ücret” politikası, iktidarın elinde adeta tehdit gibi tutuluyor. Asgari düzeyin yüzde 5, 10, 20 üst ve altını ifade eden ücret komşuluğuyla birlikte üllkede çalışanların ezici çoğunluğu, sefalet düzeyinde ücretlere mahkûm edildi.
DİSK-AR’ın 2026 Asgari Ücret raporu da ücretin yaygınlığını bir kez daha gösterdi. Ülkede pastanın büyük dilimi emekçilerden çalınıyor. Özel sektör çalışanlarının yüzde 53,2’si asgari ücretli.
İşçilerin yüzde 46,7’sine denk gelen 8 milyon 359 bin kişi, 22 bin 104 lira ya da daha az aylık kazanıyor. Her 100 işçiden 63’ü asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücret ile çalışıyor. Asgari ücretin iki katından fazla kazancı olanlar ise sadece yüzde 12,7.

Yaşlılıkta onurlu bir dinlenme süresi sağlaması gereken emeklilik döneminde de yurttaşlar açlık ve güvencesizlik kıskacında. Emekli aylıkları da sefalet düzeyinde sabit kalırken düşük aylıklarla geçinemeyen emekliler, güvencesiz kayıtdışı çalışmaya itildi. İşgücünün dışına itilmek istenen kadınlar ile kayıtdışı çalışanlarda, asgari ücretlilik oranı yüzde 90’ları buldu. Kayıtdışı çalışanlarda asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında ücret alanların oranı yüzde 85,3 iken asgari ücret komşuluğunda çalışanların oranı yüzde 91,7 oldu.
İktidarın politikaları ile asgari ücretin yaygın, ortalama bir standart haline gelmesi, kadın işçilerin en fazla asgari ücret kazanabilmesine yol açtı. Buna göre kadınların yüzde 60,1’i, asgari ücret ve altında ücret alıyor. 4,1 milyon kadın işçi, asgari ücretin ancak yüzde 10 fazlasına erişebiliyor.
DİSK-AR’ın çalışması, “yüksek ücret-yüksek enflasyon” iddiasını çürütecek tespitlerde bulundu. Raporda, “Türkiye’de kâr itilimli enflasyon söz konusu. Asgari ücrete bazı yıllarda resmi enflasyonun oldukça üzerinde reel artışlar yapıldı. Ancak bu durum enflasyonu tetiklemedi. Örneğin, 2012’de asgari ücrete yüzde net 11,8 oranında zam yapıldı. Bir önceki yılın (2011) enflasyonu yüzde 10,5’ti. 2012’de enflasyon yüzde 6,2’ye geriledi. Asgari ücrete AKP döneminde en yüksek reel artışın yapıldığı 2016’da enflasyon bir önceki yıla göre düştü. Asgari ücret enflasyonu tetiklemiyor. Veriler bunu söylüyor” denildi.

Evi ısıtmak zengin işi
Mekanda Adalet Derneği, Enerji Yoksulluğu Görünümleri araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Buna göre İstanbul Maltepe’de hanelerin en az üçte biri enerji yoksulu; bu oran, yoksul semtlerde yüzde 50’lere kadar çıkıyor. Kışın ısınma yazın da serinleme ihtiyacı için artan fatura harcamaları haneleri enerji yoksulluğu gerçeğiyle tanıştırdı. Kentsel politikalar ve çevre adaleti çalışmalarıyla bilinen Mekanda Adalet Derneği, enerji yoksulluğunun boyutlarını ilçe düzeyinde ilk kez ortaya koyan bir çalışma hazırladı.
Rapor, enerji yoksulluğunun Türkiye’de şiddetini her geçen gün artıran iklim değişikliği, büyüyen ekonomik eşitsizlikler, yüksek enflasyon ve konutların düşük enerji performansı nedeniyle derinleştiğini ortaya koydu. Ocak–Mayıs 2025 döneminde yürütülen araştırmaya göre hanelerin yüzde 31,8’i enerji yoksulu. Düşük gelirli mahallelerde enerji yoksulluğu yüzde 50’ye yaklaşırken haneler kalabalıklaştıkça enerji yoksulluğu da şiddetleniyor; dört kişi ve üzeri hanelerin yüzde 36,5’i enerji yoksulu.
Aşırı sıcak ve soğuklara karşı serinlemek veya ısınmak bir hak meselesi olmasına rağmen katılımcıların önemli bir kısmı için evi yeterince ısıtmak veya serinletmek “zengin işi” olarak nitelendiriliyor. Hanelerin yüzde 38,8’i imkân olsa evini daha fazla ısıtmak istediğini belirtiyor. Enerji yoksulu hanelerde bu oran yüzde 82,2’e kadar yükseliyor. Hanelerin yüzde 16’sı yalıtım ihtiyacını bildiğini ancak bunu karşılayamadığını ifade ediyor. İklim krizine bağlı sıcak dalgaları serinleme ihtiyacını artırıyor; hanelerin yüzde 43,4’ü evini daha fazla serinletmek istiyor.
Araştırma, ilçede enerji maliyetlerinin haneler üzerindeki baskısını da ortaya koyuyor.
Üst gelir grubunda aylık ortalama ısınma gideri 3 bin 745 TL, elektrik gideri 1208 TL olarak hesaplanırken alt ve orta gelir gruplarında ısınma maliyeti 2 bin 319–2 bin 403 TL, elektrik gideri ise 816–862 TL arasında. Bu durum özellikle alt-orta gelir grubundaki hanelerin enerji giderlerinde zorunlu kısıntılara gittiğini gösteriyor.
Komisyon yapısı değişse de çözülmez
Türk-İş, asgari ücret zammı masasına dönüp dönmemeyi değerlendirdiklerini açıkladı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısı için 5 işçi, 5 işveren üyesi sabit kalacak şekilde hükümet temsilcisi sayısının azaltılarak yeniden yapılandırılması yönündeki çalışmaları değerlendiren Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, “Hiçbir şeyin değişeceğini zannetmiyorum” dedi. Atalay, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın önceki Türk-İş ziyaretinin ardından Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda bulunan hükümet temsilci sayısının beşten bire düşürülmesi önerisi nedeniyle Başkanlar Kurulu’nu topladı. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Atalay, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın önceki gün yaptığı ziyarete ilişkin şunları söyledi: “Dün Vedat Bey 14.30’da buraya geldi. Bu asgari ücretle ilgili ‘Buradan Bakanlar Kurulu’na gideceğim. Ne düşünüyorsunuz?’ diye sordu. Dedik ki ‘Düşüncemizi 11 aydır anlatıyoruz.’ Bununla ilgili resmi bir cevap gelirse konuşacağımızı ifade ettik” dedi.
Asgari ücretle geçinmenin mümkün olmadığını belirten Atalay, “Bu para evvelden adı üstünde asgari ücretti; şimdi geçim ücreti oldu. Bir kişi değil, aile bununla geçiniyor. Bizim 11 aydır söylediğimiz, sizin 2 aydır gündeme getirdiğiniz konu. Bunun için de bizim dışımızdaki sendikalar olsun, herkes olsun hiç mahsuru yok. Zaten sendikalı olup da 22 bin lira çalışan kimse yok. Millet mağdur. Evvela bu ülke asgari ücretlinin, emeklinin sıkıntısını gidermek durumunda. Memurun da var, işçinin de herkesin sıkıntısı var ama öncelik bu iki kesimin sıkıntısı var. Ben Türk-İş Başkanı’yım diye tabii ki temsil ettiğim insanların sıkıntısını söylemek durumundayım. Ama ben bu ülkede yaşıyorum. Bu ülkede olan sıkıntı ve problemleri söylemek mecburiyetindeyim” dedi.
TÜRK-İŞ’in talepleri
Ücret zammıyla ilgili rakam ya da oran açıklamayan Türk-İş’in talepleri şöyle sıralandı:
-Kira, gıda, eğitim, ulaşımdaki resmi enflasyon kaybı giderilsin.
-İlk 20 kalemdeki fark giderildikten sonra refah payı uygulansın.
-Türk-İş’in açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasını her ay TÜİK yapsın.
OECD’ye göre ufukta tek haneli enflasyon yok
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Ekonomik Görünüm raporunun ikinci sayısını yayımladı. OECD, küresel ekonominin görünümüne ilişkin, büyüme eğilimlerinin süreceğini tespit etti. Türkiye ekonomisine ilişkin tahminlerini de açıklayan OECD, büyüme, faiz ve enflasyonun durumunu da değerlendirdi. OECD’ye göre ülkede enflasyon bu yılın sonunda yüzde 34,5 seviyesinde gerçekleşecek. 2026’da yıl sonu enflasyonunun yüzde 20,8 olması beklenirken 2027 için de yüzde 11,7 tahmin edildi. OECD tahminlerinde tek haneli enflasyon yer almadı. Tahminlere göre, Örgüt üyesi olmayan Arjantin’in de dahil olduğu G20 ülkelerinde, 2026’da en yüksek enflasyon Türkiye’de görülecek. Ayrıca OECD içinde de en yüksek seviyeler yine Türkiye’de olacak. Büyüme tahminlerini de yükselten OECD’ye göre ülke 2025’te yüzde 3,6, 2026’da yüzde 3,4 ve 2027’de yüzde 4 büyüyecek. OECD, faizin de yüksek seyretmesini beklediklerini açıklayarak TCMB’nin politika faizini mevcut yüzde 40,5 seviyesinden 2026 sonunda yüzde 25’e ve 2027 sonunda yüzde 17’ye düşüreceğini tahmin etti.
Metal işçisi hazır!
150 bini aşkın işçiyi doğrudan ilgilendiren özel sektörün en büyük toplu iş sözleşmesi MESS Grup TİS kapsamındaki fabrikalarda işçiler, masadan gelecek haberi bekliyor. Metal işçileri 8 Aralık’Ta gerçekleşecek görüşmelerden sonuç çıkmaması halinde mücadeleye hazır oldukları mesajını verdi. Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar ve Genel Yönetim Kurulu, Gebze 2 Nolu Şube yöneticileri, Yücel Boru işçilerini fabrikada ziyaret etti. İşçiler, uyuşmazlık durumunda hakları için sonuna kadar mücadele edeceklerini açıklayarak hep bir ağızdan “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganı attı.
Kaynak:BirGün





















































