Önümüzdeki günlerde Türkiye’nin yeni tartışma konularından biri “Vatandaşlık Maaşı” veya “Temel Vatandaşlık Geliri” olacak. Bu mesele sosyal politikanın en önemli konusu olacak. Bir yanda hükümet yanlısı basında AKP’nin “Vatandaşlık Maaşı” uygulamasını başlatacağına dair haberler, diğer yanda CHP’nin program taslağında sıkça tekrarlanan “Temel Vatandaşlık Geliri” vaadi… Ortalık kavram kargaşasından geçilmiyor; sapla saman birbirine karışmış durumda. Gelin bu illüzyonu dağıtalım.
AKP: VATANDAŞLIK MAAŞI MANİPÜLASYONU
Geçen hafta hükümete yakın bir gazetenin yaptığı propaganda amaçlı bir haber üzerine “Vatandaşlık maaşı geliyor” algısı yaratıldı. Oysa başlıkla haber içeriği uyumsuzdu. Her şeyden önce AKP hükümetinin önerisi bir “vatandaşlık maaşı” değil. Bunun doğru adı Asgari Gelir Desteği’dir.
Sosyal ödeneklere “maaş” denmesi ise başlı başına bir faciadır. Maaş, çalışma karşılığı memurlara yapılan bir ödemedir. Sosyal destekler ise maaş değil, sosyal devletin bir gereği olarak çalışamayanlara ve yoksullara yapılan kamusal ödemelerdir. Ancak “maaş” kelimesi işin cazibesini artırıyor, hükümetin “herkese maaş bağladığı” algısına hizmet ediyor. Bu nedenle öne çıkarılıyor. Aynı şey emekli aylık ve gelirleri ile işsizlik ödeneği için de yapılıyor. “Emekli maaşı “ve “işsizlik maaşı” deniyor.
AKP’nin Vatandaşlık Maaşı ile kastettiği aslında asgari gelir desteğidir. Cumhurbaşkanlığı 2026 Yıllık Programı incelendiğinde, hedefin “aile odaklı ve fert başına asgari bir geliri garanti edecek bütünleşik bir sosyal yardım sistemi” olduğu görülüyor.
Ancak bu yeni bir konu değildir; 12. Kalkınma Planında yer alan bir hedeftir. Bu hedef 2024 ve 2025 Cumhurbaşkanlığı (CB) programında da vardı. Şimdi bu hedef “kopyala-yapıştır” olarak 2026 CB Yıllık Programında da tekrarlanmıştır. Yani konu yıllardır tekrarlanmaktadır. AKP’nin yıllardır tekrarladığı ancak adım atmadığı bir konu yeniden pişirilip gündeme taşınmış durumda.
Öte yandan AKP’nin ta 2006’dan beri sosyal yardımların ve primsiz ödemelerinin merkezi ve tek bir programda (asgari gelir desteği gibi) birleştirilmesine karşı çıktığı ve bunun yerine yurttaşı müşteri yerine koyan klientalist ve ayrımcı bir sosyal yardım politikası izlediği unutulmamalıdır.
Bunların yanında 2026 CB Yıllık Programı incelendiğinde 2026 Bütçesinde Sosyal Yardım ve Primsiz Ödemeler kaleminin 734 milyar TL olduğu görülecektir. Bir önceki yıla göre artış yüzde 30 civarında ve toplam 172 milyar TL’dir.
Halen sosyal yardımlardan faydalanan toplam hane sayısı 4,5 milyondan fazladır. Bu hanelere düzenli ve makul (örneğin asgari ücret) düzeyde bir gelir desteği sağlanması lazım. Mevcut sosyal yardım bütçesinin diğer tüm uygulamalarını dahi buraya kaydırsanız mevcut bütçe ile bu mümkün değildir. Yardım alan hanelere asgari gelir desteği sağlamak için mevcut sosyal yardım bütçesinin birkaç katı kaynağa ihtiyaç vardır. Faize yapılan ödemeler kadar (2026 için 2,7 trilyon TL) sosyal yardım kaynağı ayrılsa insani bir asgari gelir desteği mümkün olabilir.
734 milyar TL’lik 2026 sosyal yardım bütçesi ihtiyaç sahibi hanelere bir “vatandaşlık maaşı” vermeye yetmez. Yapılacak olan, mevcut sosyal yardımların makyajlanmasından ibaret olacaktır. Heyecana mahal yok; bu kaynakla hane düzeyinde asgari ücretin garanti edileceğini düşünmek hayaldir!
CHP: DOĞRU HEDEF HATALI KAVRAM
Kavram kargaşası sadece iktidar kanadında değil. CHP’nin program taslağında da “Temel Vatandaşlık Geliri” hedefi yer aldı. Ancak içerik incelendiğinde, CHP’nin de aslında “gelir testine” dayalı bir Asgari Gelir Desteği önerdiği görülüyor.
Burada ciddi bir terminoloji hatası var. Temel Vatandaşlık Geliri (TVG) veya Evrensel Temel Gelir (ETG), zengin-yoksul ayrımı yapmaksızın herkese ödenen bir paradır. Oysa CHP, yoksulların gelirini yükseltmeyi hedefliyor. Doğru bir politika olan Asgari Gelir Desteği popüler ama yanlış bir kavramla Temel Vatandaşlık Geliri olarak sunuluyor. Temel Vatandaşlık Geliri kavramı CHP program taslağında sık sık tekrarlanıyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde öne çıkacağı anlaşılıyor. Ancak hatalı kavramlarla doğru politika olmaz.
Temel Vatandaşlık Geliri veya Vatandaşlık Maaşı kavramı bambaşka bir meseledir. Asgari gelir desteği daha doğru bir politikadır ve geliri düşük olanların gelirini yükseltmeyi amaçlar. CHP doğru bir politikayı hatalı bir adla kavramsallaştırarak kafa karışıklığına yol açacak bir yol izledi.
Öte yandan bu gelir desteği için “gelir testi” öngörülmesine gerek yoktur. “Gelir testi” çok tartışmalı bir uygulamadır. Gelir testi klientalizme ve damgalanmaya yol açar. Gelir testine dayalı değil hak temelli ve objektif kriterlere dayalı bir vatandaşlık hakkı olarak asgari gelir desteği uygulanmalıdır. Devlet elindeki verileri kullanarak düşük gelirli ve gelirden yoksun vatandaşlara insani bir asgari gelir desteğini sağlayabilir. Umarım taslaktaki bu hatalı unsurlar Kurultay’da düzeltilir.
TEMEL GELİR TUZAĞI!
Artan bölüşüm sorunları, gelir adaletsizliği ve derinleşen yoksulluk, dünyada temel gelir tartışmalarını giderek daha fazla gündeme getiriyor. Bu nedenle ilk bakışta kulağa hoş gelen bir fikir öne çıkıyor: Evrensel Temel Gelir (ETG) (Universal Basic Income) ya da bir diğer adıyla Temel Vatandaşlık Geliri (TVG). Peki, neden Temel Vatandaşlık Geliri veya Evrensel Temel Gelir (ETG) kavramlarına mesafeli durulmalı?
İlk bakışta “herkese koşulsuz para” fikri kulağa hoş, insancıl ve adil gelebilir. Ancak bu öneri, neoliberal ve ana akım iktisatçılar (ve son dönemde OpenAI CEO’su Sam Altman gibi teknoloji devleri) tarafından da savunulmaktadır. TVG veya ETG yaklaşımlarının özü, bireylere temel insani ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde bir gelirin devlet tarafından koşulsuz olarak garanti altına alınmasıdır. Bu modelde ödeme, ülkedeki tüm vatandaşlara veya yerleşik kişilerin tamamına, zengin veya yoksul olmaları, yalnız ya da birlikte yaşamaları, çalışıp çalışmadıkları veya çalışmak isteyip istemedikleri dikkate alınmaksızın sabit bir tutarda yapılmalıdır. Ancak bu modelin ardında derin sorunlar gizlidir:
• Eşitsizliği Derinleştirir: İhtiyacı olmayana, varsıla neden sosyal ödeme yapılsın? Zenginle yoksulun, engelliyle sağlıklı bireyin aynı miktarı alması adalet değil, eşitsizliğin yeni bir biçimidir. İhtiyacımız olan biçimsel eşitlik değil, gerçek sosyal adalettir.
• Sosyal Devleti Eritir: ETG’yi savunan neoliberal yaklaşım, sosyal devletin yerine “nakit devlet”i geçirmeyi hedefler. “Herkese para veriyoruz” denilerek sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik hizmetleri kısıtlanabilir. Banka hesabına yatan para karşılığında kamusal haklar sessizce erir.
• Maliyet Sorunu: Mütevazı bir temel gelir programı bile devasa kamu harcaması gerektirir. Bu kaynağı yaratmak için mevcut sosyal güvenlik ve emeklilik sistemlerinin tasfiye edilmesi riski vardır.
Kısacası Evrensel Temel Gelir, sosyal sorunları çözmek yerine, sorunu “piyasa içinde nakit transferine” indirger.
ÇÖZÜM: ASGARİ GELİR GÜVENCESİ
Yoksullukla ve adaletsizlikle mücadelede doğru politika, Asgari Gelir Desteği/Güvencesi (AGD)’dir. AGD, herkese değil, geliri yetmeyene verilir. Kaynakları ihtiyacı olana yönlendirir. Amaç herkese eşit para dağıtmak değil, herkesi asgari yaşam standardına ulaştırmaktır
AGD, belirli bir eşiğin altındaki vatandaşlara daha fazla kaynak ayrılmasını mümkün kılar. TVG uygulamasında kaynaklar tüm nüfusa dağıtıldığı için büyük maliyetlere yol açar ve devletin diğer sosyal harcamalarının kısılması tehlikesini yaratır. AGD uygulamasında ise kaynaklar sadece ihtiyacı olanlara yönlendirildiği için ihtiyaç sahibi yurttaşlara daha fazla kaynak ayırmak mümkündür.
AGD, hukuki altyapısı, uygun mekanizmalar ve yeterli kaynaklar ile desteklendiği takdirde, yoksullukla mücadele ve bireylere onurlu bir yaşam standardı sağlamak için daha gerçekçi ve uygulanabilir bir politika aracıdır. Asgari Gelir Desteği, ILO’nun 202 sayılı Sosyal Koruma Tabanları Tavsiyesi ile oldukça uyumlu ve sosyal güvenlik sistemlerini güçlendiren bir yaklaşımdır. Ayrıca bu uygulama Avrupa’da oldukça yaygındır.
Aslında AKP de CHP de Temel Vatandaşlık geliri veya Evrensel Temel Gelir politikalarını savunmuyor. Bu kavramların popülerliğinden ve cazibesinden yararlanarak böyle kavramlar kullanıyorlar. Öte yandan AKP 23 yıldır karşı çıktığı sosyal yardımların/ödemelerin hak temelli olması ve primsiz ödemelerin tekleştirilmesi politikasına yanaşmış gözüküyor. Ancak bunun bir seçim kozu olduğu anlaşılıyor. CHP ise doğru bir politikayı hatalı bir kavramla kamuoyuna sunuyor.
Sonuç olarak; ne iktidarın “maaş” illüzyonuna ne de kulağa hoş gelen “temel gelir” tuzağına düşülmelidir. Çözüm, çalışma sürelerinin düşürülerek istihdamın artırılması, ücretlerin yükseltilmesi ve Asgari Gelir Desteği/Güvencesi ile güçlendirilmiş güçlü bir sosyal devlet ve sosyal güvenlik sistemidir. Asgari Gelir Desteği yaklaşımı sağlık, eğitim, barınma ve sendikal haklarla bir bütündür.
Vatandaşlık Maaşı tartışmaları, aslında yoksulluğu yönetmeyi amaçlayan mevcut sosyal yardımların makyajlanmasından ibarettir. İhtiyacımız olan şey, kavramların içinin boşaltıldığı hayali vaatler değil, insan onuruna yaraşır ve hak temelli bir Asgari Gelir Güvencesi sistemidir. Çözüm, sadaka kültürünü besleyen ve yurttaşı müşteri olarak gören sistemde değil güçlü bir sosyal devlettir.
∗∗∗
Meraklısı için kaynak önerisi: Temel Gelir tartışmalarına eleştirel bir yaklaşım için şu makaleye bakılabilir: Orkun Saip Durmaz ve İzel Gözde MEYDAN, (2024) “Temel Gelir Yaklaşımı Üzerine Eleştirel Tezler”, Çalışma ve Toplum dergisi https://doi.org/10.54752/ct.1413893
Kaynak: Aziz Çelik / BirGün



















































