Ekonomik ve toplumsal yaşamımız ile halk sağlığı üzerinde derin izler ve acılar bırakan Koronavirüs salgını sırasında, hükûmet tarafından 10 Nisan 2020 tarihinden 31 Mayıs tarihine kadar sokağa çıkma yasağı ve kısıtlamalar getirilerek; sözüm ona ‘istihdamın korunması’ amacıyla da işçilerin ücretsiz izine çıkarılması ve Kısa Çalışma Ödeneği adıyla 1.168 TL maaş ödenmesi kararlaştırılmıştı.
Ben de bununla ilgili olarak sosyal medya hesaplarımda aşağıdaki mesajı paylaşmıştım;
“Mademki hepimiz aynı gemideyiz, pandemi bitene kadar Milletvekilleri, Bakanlar ve devlet bürokrasisindeki tüm üst düzey yöneticiler ücretsiz izine çıkarılsın. Maaş olarak 1.168 TL kısa çalışma ödeneği verilsin. Kaderde, kıvançta ve tasada eşitlik sağlansın.”
Şimdi ortalıkta böyle bir salgın hastalık durumu yok. Ancak, ‘Nas’ ve ‘Heterodoks’ ekonomisinin patlaması sonucunda İngiltere vatandaşı Maliye Bakanı ile birlikte vites yükselten neoliberal ve özelleştirmeci borç faiz ekonomisine dayalı kapitalist vurgunculuk düzeni, ülkeyi ve halkı gırtlağına kadar borca batırdı.
Ülkemiz tarihin en ağır ekonomik, siyasi ve toplumsal krizini yaşıyor. İşsizlik, yoksulluk ve pahalılık önlenemiyor. Halk yoksullaşıyor. Yoksulların borcu, zenginlerin serveti artıyor.
Ülkeyi yönetenler ve çevresinde kümelenmiş bir avuç vurguncu, kamu kaynaklarını har vurup harman savurup lüks ve şatafat içinde cennette yaşarken; işçiler, memurlar, emekliler, çiftçiler, esnaf ve sanatkârlar, işsiz yurttaşlar, şehir ve köy emekçileri cehennem hayatı yaşıyor.
Siyasi iktidar ülkeyi yönetemiyor. Kendi yarattığı sorunları çözmek yerine günden güne daha da ağırlaştırıyor. ‘Cambaza bak’ oyunlarıyla ve suni gündemlerle halkı oyalıyor.
Bütçede kaynak yok denilerek, işçiler açlık sınırının altındaki asgari ücretle, emekliler ise asgari ücretin de altındaki emekli maaşıyla açlığa yoksulluğu ve sefalete mahkum ediliyor.
Maliye Bakanı, “En yüksek asgari ücret Türkiye’de”, “Emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik”, “Enflasyon tek haneye inecek, ha düştü ha düşecek” diye halkla alay ediyor. “Biraz daha sabredin” diyerek halktan fedakârlık istiyor.
Ben de diyorum ki, mademki hepimiz aynı gemideyiz ve bu ülkenin eşit yurttaşlarıyız;
Bakanların, Milletvekillerinin ve devlet bürokrasisindeki tüm üst düzey yöneticilerin maaşları asgari ücretle eşitlensin. Emekli Milletvekillerine ödenen emekli maaşı, en düşük emekli maaşıyla eşitlensin. Üçer-beşer maaş alanların maaşları tek maaşa düşürülsün ve ‘Huzur Hakkı’ ödemeleri iptal edilsin.
Üretimden elde edilen kârlar bir avuç holdingçi patronun ve ülkeyi yönetenlerin kasalarını doldururken, ‘fedakârlık’ uğruna milyonlarca işçi, memur ve emekli feda edilmesin.
Kişi başına düşen milli gelir, yurttaşlar arasında adalet ve eşitlik temelinde dağıtılarak, “kederde ve tasada, sevinçte ve kıvançta birlik” sağlansın.
Ey iktidar sahipleri, sayın bakanlar, sayın danışmanlar, sayın milletvekilleri ve sayın bürokratlar, ne dersiniz?
Var mısınız?