İPA, İstanbul’un sağlığa erişimin haritasını çıkardı. 2022 yılında özel hastane oranı Türkiye genelinde %36,78 iken İstanbul’da %70,09’a yükseliyor.
İstanbul Planlama Ajansı, “Bir İnsan Hakkı Olarak Sağlığa Erişim: İstanbul’da Sağlık Altyapısının Sektörel Bazda İncelenmesi” raporu sağlık istatistiklerini inceleyerek İstanbul ve Türkiye’de sağlık alanında kamunun ve özel sektörün rolünü, resmi veriler üzerinden karşılaştırıyor. Rapor İstanbul’da özel sektöre yönelik oranların Türkiye geneline göre çok daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Sağlık hizmetlerine erişimi temel bir insan hakkı olarak değerlendiren raporda, “Peki sağlık hizmetlerinin kamu ya da özel sektör tarafından sunulması nasıl bir fark yaratıyor?” denildi.
İPA’nın Kent Gündemine Bakış serisinin yeni raporu mevcut durumu inceleyerek bu soruya yanıt arıyor. “Bir İnsan Hakkı Olarak Sağlığa Erişim: İstanbul’da Sağlık Altyapısının Sektörel Bazda İncelenmesi” raporu, resmi istatistikleri inceleyerek Türkiye ve İstanbul karşılaştırması yapıyor, kamunun ve özel sektörün rolünü inceliyor.
Rapora göre kamuya açık verilerin de ortaya koyduğu gibi, İstanbul’da sağlık hizmetleri büyük oranda özel sektör tarafından sunuluyor. Nitelikli sağlık hizmetleri söz konusu olduğunda bu oran daha da artıyor. Bu durum öncelikle, kamu tarafından sunulan sağlık hizmetlerini kısıtlı bir alanda bırakıyor. Bu da sosyo ekonomik durumu kötü olan kişilerin ve hanelerin, sağlık hizmetlerine erişimini sınırlıyor ve bazı durumlarda sağlık hizmetlerinden yararlanamamalarına sebep oluyor.
Rapordan öne çıkan veriler:
-Türkiye ve İstanbul’daki hastane sayılarının sektörlere göre dağılımı, Türkiye geneline göre İstanbul’da özel sektörün ne kadar baskın olduğunu gösteriyor.
-2022 yılında özel hastane oranı Türkiye genelinde %36,78 iken İstanbul’da %70,09’a yükseliyor.
-1994’te 2,22 olan 1.000 kişi başına düşen hastane yatağı sayısı, 2005’te 2,5 oldu ve 2020 itibariyle 3,01’e yükseldi. Her ne kadar 1.000 kişi başına düşen hastane yatağı sayısı son 28 yıl içinde 2,22’den 3,02’ye çıkmış olsa da Türkiye bu alanda OECD ortalamasının hayli gerisinde kalıyor.
-Son on yılda Türkiye’deki hastane yatak sayılarında yaklaşık %35’lik bir artış yaşandı. Her sektörde yatak sayıları artmış olsa da, oransal olarak bakıldığında yatak sayısında en fazla artışın olduğu sektör %44,97 ile özel sektör oldu.
-Her ne kadar İstanbul’da hastane yatağı sayıları Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde önemli oranda artmış olsa da, açılan şehir hastanelerinin büyük kampüsler halinde şehrin belli noktalarında konumlanmış olmaları, vatandaşların bu hastanelere ulaşımında yaşadığı güçlüklerin var olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
-Türkiye’de 1.000 kişi başına düşen hekim sayısı 2,18 ile OECD ortalaması olan 3,4’ün altında kalıyor. Türkiye bu sayı ile OECD ülkeleri arasında sondan 4. konumda. Uluslararası karşılaştırmanın da gösterdiği gibi, Türkiye’deki hekim sayıları bakımından gelişmiş ülkelerin çok gerisinde kalıyor. Her ne kadar Türkiye’de seneler içerisinde hekim sayısı artış eğilimi gösterse de dünya standartlarına göre bu artışın yetersiz kaldığı görülüyor.
-Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde çalışan hekimler arasında uzman hekim olanların oranı 2019 yılı hariç %50’nin altında kalıyor. Bu veriler doğrultusunda, uzman hekimlerin alanına giren konularda kamu hastanelerine başvuran kişilerin, uzman hekimlere erişimi konusunda sorunlar ortaya çıkması mümkün. Özellikle hem Türkiye hem İstanbul’da bölgesel farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda, belli alanlarda uzmanlaşmış hekimlerin bazı şehir ve ilçelerde bulunmadığı da sıklıkla medyada yer alıyor.
-Türkiye’de 100.000 kişi başına düşen toplam 47 diş hekiminden yalnızca 14’ü, yani %29,79’u Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumlarda çalışıyor. İstanbul’da ise 100.000 kişi başına düşen toplam 64 diş hekiminden yalnızca 11’i Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumlarda çalışıyor. Türkiye’de %29,79 olan diş hekimlerinin Sağlık Bakanlığı’na bağlı çalışma oranı, İstanbul’da %17,19’a düşüyor.
-Yurt dışında okumak veya çalışmak için, hekimleri alması gereken iyi hal belgesi sayılarının son yıllardaki artışı da, hekimlerin yurt dışına göçünü gösteren önemli bir veri. Türk Tabipler Birliği’nden iyi hal belgesi alan hekim sayısı son yıllarda katlanarak artıyor.
-İstanbul’da sağlık hizmetlerinin sunumunda özel sektörün varlığı, ilçe bazlı sağlık kuruluşlarının dağılımıyla incelemek, özel sektörün bazı ilçelerde, ilçenin nüfuslarından bağımsız olarak yoğunlukta olduğunu gösteriyor.
-Şişli’nin özel sağlık kurumu sayısı bakımından ilk ilçe olarak öne çıktığı görülüyor. Şişli’yi Kadıköy, Üsküdar ve Bakırköy gibi sosyo ekonomik düzeyi yüksek ilçeler takip ediyor.
-Muayenehane sayısının en fazla oldu ilçe 1.405 ile Şişli’yken onu 824 muayenehane ile Kadıköy takip ediyor. İstanbul’daki toplam muayenehane sayısının 4.162 olduğu düşünüldüğünde, İstanbul’daki muayenehanelerin %53’ünün sadece Kadıköy ve Şişli’de olduğunu söylemek mümkün.
-Sosyo ekonomik düzeyi yüksek olan ilçelerdeki ağız ve diş sağlığı poliklinikleri ve muayenehanelerinin sayısı ön plana çıkıyor. Bu ilçelerin başında yine Kadıköy ve Şişli geliyor. İstanbul nüfusunun %6,4’ünü barındıran bu iki ilçede, ağız ve diş sağlığı poliklinik ve muayenehanelerinin %24,25’i bulunuyor.