AKP iktidarının, kamu emekçilerine revâ gördüğü yüzde 11,54 sefalet zammını protesto etmek için kamu sendikaları konfederasyonları bugün (13 Ocak) tüm yurtta iş bıraktı.
Birleşik Kamu-İş, KESK, Hür-Sen, BASK ve ASİM-SEN konfederasyonlarının ortak kararıyla gerçekleşen iş bırakma sonrası kamu emekçileri meydanları doldurdu.
Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen ve BASK üyesi kamu emekçileri Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde eylem yaptı.
Birleşik Kamu-İş, İstanbul’da Kadıköy’de eylem düzenledi.
KESK, Ankara’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı.
KESK, İstanbul’da Sultanahmet Meydanı’ndan Beyazıt Meydanı’na yaptıkları yürüyüş sonrası açıklama yaptı.
Kamu emekçilerinin, haklı eylemi kamuoyundan da büyük destek aldı. Siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, dernekler tüm yurt çapında sürdürülen eylemlere destek verdi.
Kamu emekçileri eylemlerde, “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “TÜİK yalanı emekçinin düşmanı”, “Saraya değil, memura bütçe”, “İktidar zammını al başına çal”, “Vergide adalet istiyoruz”, “Genel grev, genel direniş” ve “Ek ödemeler emekliliğe yansıtılsın”, “Saraylar yıkılır, direnenler kazanır”, “Emekçiyiz, haklıyız, kazanacağız”, “Hükümet elini cebimizden çek” sloganlarını attı ve dövizlerini taşıdı.

Birleşirsek kazanırız, bölünürsek yok oluruz
Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen ve BASK üyesi kamu emekçilerinin Ankara eyleminde Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Kara açıklama yaptı.
Kara, açıklamasında şunları dile getirdi:
“TÜİK’in açıkladığı yüzde 44,38’lik yıllık enflasyon oranı çarşıda, pazarda yaşadığımız gerçeklerle asla bağdaşmamaktadır. Halkı yanıltan bu sahte rakamlarla bizleri sefalete mahkûm etmeye çalışanlara karşı susmayacağız. Yalanlarla örülmüş bu sistemin illüzyonunu reddediyoruz ve emeğimizin onurunu korumak için mücadele bayrağını yükseltiyoruz. Kamu emekçilerinin maaşlarına yüzde 11,54 gibi trajikomik bir zam uygulamak, alın terimize ve emeğimize yapılmış büyük bir hakarettir. Üstelik bu hakaret yalnızca kamu emekçilerini değil, toplumun geniş kesimlerini de derinden yaralamaktadır. Ekonomik krizle her gün biraz daha ağırlaşan hayat koşulları, temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak duruma gelmemize yol açmıştır. Açlık sınırında yaşamaya zorlanan milyonlar olarak, bu düzenin sürdürülemez olduğunu haykırıyoruz.
“Zamlarla mücadele etmek imkânsız hale geldi”
“Artık zamlar, sıradan bir haber olmaktan çıkıp emekçilerin günlük yaşamını alt üst eden bir gerçekliğe dönüşmüştür. Market raflarından temel ihtiyaçlara, faturaların her kaleminden ulaşım ücretlerine kadar fiyatlardaki artışlar, emekçilerin cebine her gün biraz daha yük bindiriyor. Kamu emekçileri, maaşlarını hangi ihtiyaçlarına yetiştireceklerini şaşırırken, art arda gelen zamlarla mücadele etmek neredeyse imkânsız hale geldi. 2025 yılına, milyonlarca çalışanı ilgilendiren yüzde 30’luk asgari ücret zammı, memur emeklilerine reva görülen yüzde 11,54’lük sefalet artışı ve işçi emeklilerine verilen yüzde 15,75’lik zam ile girdik. Bu zamlar yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu açlığa mahkum etmektir. Bu kölelik düzeni ile hayatta kalmak mümkün değildir. Halkın yaşam mücadelesini görmezden gelen bu çağrılarla, adeta dalga geçercesine yapılan açıklamaları kabul etmiyor ve yaşam koşullarımızı iyileştirmek için sorumluluk almayanları silkelenip kendine gelmeye davet ediyoruz.

“Kadın kamu emekçileri üretim sürecine eşit koşullarda katılabilmesi sağlanmalı”
En düşük memur maaşına yüzde 100 zam yapılmasıyla insan onuruna yaraşır asgari bir ücret seviyesine ulaşılacaktır. Asgari ücret işçi sendikaları ve konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir komisyon tarafından belirlenmelidir. Kadın emekçilerin üretim sürecine eşit koşullarda katılabilmesi için iş yerlerinde ücretsiz kreşler açılmalıdır. Bu adım, yalnızca kadınların ekonomik özgürlüklerine katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine de güç kazandıracaktır. Halkın sırtına yüklenen adaletsiz vergiler, emekçinin alın terine yapılan açık bir gasp haline gelmiştir. Vergi adaleti sağlanmalı, ücretli çalışanların vergi dilimi yüzde 15’e sabitlenmeli, temel ihtiyaçlara uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. Yandaş sendikaların dilenci gibi refah payı talebine karşı, gerçek bir toplu sözleşme mutabakatı sağlanmalıdır. Alacağımız her zam taban aylığımıza ve emekliliğimize yansıtılmalıdır.”
“Bu zamlar yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu açlığa mahkum etmektedir”
Birleşik Kamu İş, İstanbul Kadıköy eyleminde konuşmayı Birleşik Kamu İş İstanbul İl Başkanı Alkoç Turan Başgönül okudu.
Başgönül şunları ifade etti:
“TÜİK’in açıklamış olduğu yüzde 44,38’lik yıllık enflasyon oranı çarşıda, pazarda yaşadığımız gerçeklerle asla bağdaşmamaktadır. Halkı yanıltan bu sahte rakamlarla bizleri sefalete mahkum etmeye çalışanlara karşı asla susmayacağız. Emeğimizin onurunu korumak için mücadele bayrağını daha da yükseltiyoruz. Kamu emekçilerinin maaşlarına yüzde 11,54 gibi trajikomik bir zam uygulamak alın terimize ve emeğimize yapılmış büyük bir hakarettir.
Ekonomik krizde, her gün biraz daha ağırlaşan hayat koşulları maalesef, temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak duruma gelmemize yol açmıştır. Açlık sınırında yaşamaya zorlanan milyonlar olarak, bu düzenin sürdürülemez olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Artık zamlar sıradan bir haber olmaktan çıkıp, emekçilerin günlük yaşamını alt üst eden bir gerçekliğe dönüşmüştür.
2025 yılına milyonlarca çalışanı ilgilendiren yüzde 34 asgari ücret zammı, memur emeklilerine revâ görülen yüzde 11.54’lük sefalet artışı ve işçi emeklilerine verilen yüzde 15.75’lik maaş zamlarıyla girdik. Bu zamlar yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu açlığa mahkum etmektedir. Bu kölelik düzeniyle hayatta kalmak asla mümkün değildir. Cumhurbaşkanının fahiş fiyatlı ürünleri boykot edin çağrısı, siyasi iktidarın halktan ne kadar kopuk olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
“Bu talan düzeninin değişmesi için mücadeleye devam”
Halkın yaşam mücadelesini görmezden gelen, bu çağrılarla adeta dalga geçercesine yapılan açıklamaları kabul etmiyor ve yaşam koşullarımızı iyileştirmek için sorumluluk almayanları silkelenip kendilerine gelmeye davet ediyoruz. Halka kulaklarını tıkayan iktidarı, kamu emekçilerinin, emeklilerin, çiftçilerin ve halkımızın sorunları ile ilgilenmeye davet ediyoruz. Aksi halde, sayıları milyonları aşan kamu emekçileri, emeklileri, çiftçiler ve bu halk, evinde kaynatamadığı tencerenin, pazarda dolduramadığı filenin, çocuğunun cebine koyamadığı harçlığın hesabını sandıkta ceberrut iktidarına soracaktır diyoruz.
Halkın alın teriyle oluşturulan kamu kaynaklarının, halkın refahı yerine rant projelerine ve yandaş şirketlerin kasalarına akıtılması, vicdanları yaralayan bir haksızlıktır. Yandaş şirketlerin, kamu kaynaklarını talan edercesine sahiplenmesi ve üstüne üstlük vergi indirimi gibi ayrıcalıklar bekleyen bir yüzsüzlüğe bürünmesi artık sabır sınırlarını aşmıştır. Halk, yokluk içinde yaşam mücadelesi verirken, kaynakların bir avuç yandaşa peşkeş çekilmesine göz yummayacak ve bu talan düzeninin değişmesi için mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz.

“Vergi adaleti sağlanmalı”
En düşük memur maaşına 0 zam yapılmasıyla insan onuruna yaraşır, yaşanabilir bir asgari ücret seviyesine ulaşılacaktır. Asgari ücret işçi sendikaları ve konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir komisyon tarafından belirlenmelidir.
Halkın sırtına yüklenen adaletsiz vergiler, emekçinin alın terine yapılan açık bir gasp haline gelmiştir. Vergi adaleti sağlanmalı, ücretli çalışanların vergi dilimi ’e sabitlenmeli, temel ihtiyaçlara uygulanan dolaylı vergiler bir an once kaldırılmalıdır. Yandaş ve yanaşma sendikaların dilenci gibi refah payı talebine karşı, gerçek bir toplu sözleşme mutabakatı mutlaka sağlanmalıdır. Alacağımız her zam taban aylığımıza ve emekliliğimize yansıtılmalıdır. İşverenin güdümünde olmayan, bağımsız kamu emekçileri konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir toplu sözleşme sistemi şarttır. Eşit işe eşit ücret talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Kamu kurumlarındaki mülakat uygulamasına son verilerek liyakatin esas alındığı bir sistem kurulmalıdır.”
“İnsanca yaşayacak bir ücret kamu emekçilerinin ortak talebidir”
KESK’in İstanbul Beyazıt Meydanı’nda gerçekleştirdiği basın açıklamasında, Eğitim-Sen 1 No’lu Şube Başkanı Barış Uluocak bir konuşma gerçekleştirdi.
Uluocak, şunları dile getirdi:
“Siyasi iktidarın toplumun büyük bölümünü oluşturan işçiler, kamu emekçileri ve emeklileri sefalete mahkûm eden politikalarına ve emeğimizin değersizleştirilmesine karşı bir kez daha sesimizi yükseltmek ve taleplerimizi kamuoyuyla paylaşmak için buradayız. Temel tüketim maddelerine ve kiralara yapılan yüksek oranlı zamlar, kamu emekçilerinin geçim koşullarını zorlaştırırken alım gücümüzün her geçen gün biraz daha düşmesine neden oluyor. Bu nedenle vergide adaletin sağlanması, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, insanca yaşayacak bir ücret talebi bugün tüm kamu emekçilerinin ortak talebi hâline gelmiş durumdadır. Türkiye’deki vergi sistemi, emeği ile geçinenler aleyhine işlemektedir. Ücretli çalışanlar, gelir vergisi dilimleri nedeniyle yıl içinde daha fazla vergi ödemek zorunda kalırken, sermaye kesimi vergi avantajlarından yararlanmaktadır. Kamu emekçileri olarak yılın başında aldığımız ücret, birkaç ay içinde vergi dilimlerinin artmasıyla erimektedir. Adil bir vergi sistemi; çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmasını ve servet vergisinin hayata geçirilmesini, düşük gelirli kesimlerin vergi yükünün azaltılmasını gerektirir. Talebimiz nettir. Ücretli çalışanların vergi dilimi yüzde 10 olarak sabitlenmeli, temel ihtiyaç maddeleri üzerindeki dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
“Vergide adalet, eşit işe eşit ücret”
Kamu emekçileri olarak bizleri yoksulluğa ve güvencesizliğe sürükleyen politikalara karşı güçlerimizi birleştiriyor, sesimizi yükseltiyoruz. Emeğimizin karşılığını almak, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakmak için bugün tüm işyerlerimizde iş bırakıyor ve siyasi iktidarı uyarıyoruz çünkü geçinemiyoruz. Tüm emekçiler için insanca yaşanabilir bir ücret ve adil bir gelir dağılımı istiyoruz. Eşit işe eşit ücret talep ediyoruz. Bu sefalet zam aldatmacasına karşı en düşük memur maaşının acilen yoksulluk sınırının üzerine yani 79 bin TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz. Başta metropoller olmak üzere barınma ihtiyacımızı imkansız hâle getiren kira fiyatlarına karşı güncel verilere denk düşen kira yardımı talep ediyoruz. Asgari ücretin insan onuruna yaraşır bir ücret düzeyine çıkartılmasını talep ediyoruz. İş yerlerinde ücretsiz kreş açılmasını talep ediyoruz. Kamuda mülakat değil; liyakat, yani kadrolu güvenceli istihdam talep ediyoruz. Seyyanen zamların, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını, insanca yaşayabileceğimiz bir emeklilik talep ediyoruz. Kamu kaynaklarının ‘müşteri garantili’ projeler için değil, halk için kullanılmışını talep ediyoruz. Vergide adalet, az kazanandan az, çok kazanandan çok, yani adil bir vergi sistemi ve 1. vergi diliminin yüzde 10’a düşürülmesi ve sabitlenmesini istiyoruz. Bizleri toplu sözleşme masası adı altında siyasal iktidarın iki dudağı arasına bırakan ve tüm yetki ve kararın hükümete terk edildiği sahte sendika yasasına karşı, gerçek grevli bir toplu sözleşme düzenlemesi istiyoruz.”