Aynur yirmi, kızı Duygu sekiz yıl Polonez’de çalıştı ancak sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Hakları ve işleri için mücadele verirken defalarca polis saldırısına maruz bırakıldılar. Direnişin 61. gününde Aynur Şengül anlatıyor.
Sendikaya üye oldukları için işten atılan 146 Polonez işçisi arasında 61 gündür direnişte. Direnişteki işçiler arasında bir anne kız da var. Aynur ve kızı Duygu anayasal hakları olduğu halde Tek Gıda İş Sendikası’na üye oldukları için kod 46 ile işten çıkarıldı.
Sendikaya üye oldukları için işten atılan 146 Polonez işçisi 61 gündür direnişte. Direnişteki işçiler arasında bir anne kız da var. Aynur ve kızı Duygu anayasal hakları olduğu halde Tek Gıda İş Sendikası’na üye oldukları için kod 46 ile işten çıkarıldı.
Üstelik bu kod “işverenin güvenin kötüye kullanılması”, “hırsızlık yapılması” ve “meslek sırlarının ifşası”nı kapsıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Ocak verilerine göre toplam işçi sayısı 16 milyon 395 bin 275 kişiyken sendikalı çalışan sayısı 2 milyon 495 bin 423 kişi. Oldukça düşük sendikalaşma oranını bir de toplumsal cinsiyet eşitsizliği bağlamında okuyacak olursak sendikaya üye olan kadın işçilerin oranının yüzde 23.1 olduğunu görüyoruz.
Aynur ve kızı Duygu İstanbul, Çatalca’daki Polonez fabrikasında bir başka sömürü biçimi olan et endüstrisinde yıllardır zor koşullarda ve düşük ücretle çalıştı. Bugün ikisi de hakları ve işleri için yan yana mücadele ediyor. Çalışma arkadaşlarıyla beraber defalarca polis saldırısına uğrayan Aynur muzir.org’a konuştu.
Kaç yıldır Polonez’desiniz?
Ben yirmi yıldır, kızım sekiz yıldır çalışıyoruz. Zaten düşük olan ücretlerimiz kesintilerle ödendiği, fazla mesailerimizin karşılığını alamadığımız, cumartesi ve pazar günleri dahi çalıştırıldığımız ve resmi tatillerde bile fabrikaya gitmek zorunda bırakıldığımız için sendikalaşmak ve haklarımızı sendika aracılığıyla almak istedik. Ancak kod 46 ile işten atıldık.
İlk çıkarılan 13 kişi arasında mısınız?
Hayır. Temmuz ayında sendikaya üye olan on üç arkadaşımızın işten çıkarıldığını öğrendik. Moralimiz çok bozuldu. Ben makine operatörü olarak çalışıyorum işim dikkat isteyen, iş kazası riskinin yüksek olduğu bir iş. Bu sebeple o gün çalışmadık, ardından bizi de işten çıkardılar.
Kızınız çalışmaya devam ediyor mu?
Hayır. Kızımı ve beni işten çıkardılar, patron hasta bir çocuğum olduğunu biliyor buna rağmen eşimi de bugün 1 Ekim’e kadar ücretsiz izne çıkardı. Kod 46 ile çıkarıldığım için ne yirmi yıllık tazminatımı alabildim ne de işsizlik maaşımı. Anayasal hakkımı ve emeğimin karşılığını istediğim için çok zor bir duruma düşürüldüm.
Fabrikada üretim devam ediyor mu?
Benimle birlikte 146 kişiyi işten çıkardılar ancak üretimi sürdürebilmek için fason işçi aldılar. Burada bizim mücadelemizi kırmaya çalışmakla kalmayıp halk sağlığını da riske attılar.
Nasıl?
Bizim işimizde hijyen eğitimi almış olma şartı var, bu işçiler eğitim almadan bir günde işe alındı. Sıcak et işleyecek işçinin bu eğitimi almaması bir sorun. Diğer yandan yaptığımız iş riskli bir iş. Eğitimi ve deneyimi olmayan işçiler iş kazasında ciddi yaralanabilir. Hakkımızı vermemek için herkesin sağlığını tehlikeye atıyorlar.
13 Eylül’de polisin saldırısı sırasında orada mıydınız?
Evet. Direnişin 57. gününde yaşandı. Bir arkadaşımızın iki kaburgası kırıldı ve nefes alamadığı için ameliyata girdi. Diğer arkadaşımızın kolu ve bacağı kırıldı. Yedi arkadaşımız da hastanelik oldu.
Kızım ve ben de oradaydık. Polisler kızımın boynundan sıkarak onu almaya çalıştı. Çok korktum, çığlıkları halen kulağımda. Bizi, haklarımızı istediğimiz için ters kelepçeyle, eşkiya gibi gözaltına aldılar, akşama kadar beklettiler. Fabrika önünde durduğumuz süre boyunca ne kimsenin yolunu kestik ne birini engelledik. Uyarı bile yapmadan polisler tarafından darp edildik.
Mücadelenizin altmış birinci gününde ne söylemek istersiniz?
Sendikaya üye olmak suç değil. Haklarımızı alarak işimize geri dönmek istiyoruz. Hepsi bu…
Kaynak: Aslı Alpar / muzir.org