Sadece taşınma değil, bu bir yön değişimi…
DİSK’e bağlı, 11 sendika (BASIN-İŞ / BİRLEŞİK METAL-İŞ / BTO-SEN / DEV YAPI-İŞ / ENERJİ-SEN / GÜVENLİK-SEN / LİMTER-İŞ / NAKLİYAT-İŞ / SİNE-SEN / SOSYAL-İŞ / TÜMKA-İŞ) Ankara’ya taşınma kararını eleştiren ve DİSK’in tarihsel geleneklerine sahip çıkan ortak bir açıklama yaptı.
Açıklamada, DİSK yönetiminin attığı adım için, “Mesele sadece bir “taşınma kararı” değil, bir yön değişimidir” denildi.
Ortak açıklama metni;
DİSK’İN ANKARAʼYA TAŞINMA KARARI TÜZÜKSEL, TARİHSEL VE SINIFSAL BİR ÇELİŞKİDİR!
DİSK’in kuruluşu, Türkiye işçi sınıfı tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. 13 Şubat 1967’de sermayeye, devlet yanlısı güdümlü sendikacılığa ve bürokratik yozlaşmaya karşı tabandan gelen bir irade ile İstanbul’da kurulmuştur DİSK.
Bu karar, “DİSK’in Kuruluş Bildirisi”nde de ifade edildiği gibi, Türk-İş’in sınıf uzlaşmacı çizgisine karşı işçi sınıfının kendi bağımsız örgütünü yaratma iradesidir.
DİSK neden İstanbul’da kuruldu?
İstanbul tercihi, bu tarihsel kopuşun önemli bir simgesidir. Çünkü DİSK, mücadeleci bir örgütlenme modeli olduğu kadar, aynı zamanda emek coğrafyasının da tavizsiz sınıfsal mücadelesinin bir ifadesi ve onun vücut bulmuş halidir. İstanbul ise, sanayinin, emeğin, grevlerin, direnişlerin ve üretim ilişkilerinde işçi sınıfını yok sayan egemen ideolojiye karşı koyuşun merkezidir.
DİSK’in Onursal Genel Başkanı Kemal Türkler’in ve kuruluş sürecini birlikte örgütledikleri yol arkadaşlarının öncülüğünde yükselen bu hareket, işçi sınıfının devletten, siyasi partilerden ve sermayeden bağımsız örgütlenme iradesinin somut karşılığı olmuştur.
Kurulduğu günden bu yana DİSK’in kalbi İstanbul’da atmıştır. Bu kent, mücadelenin de belleğidir!
Kuruluşu öncesi taban inisiyatifinden gelen bir mücadele azmi ve kararlılıkla DİSK’i İstanbul’da ören 1961 Saraçhane, 1963 Kavel, 1966 Paşabahçe, 1968 Derby tarihsel direnişleri ve işgallerinden 1976 DGM direnişleri ve 1964’ten başlayarak 1977, 1978 ve 1980’lerden günümüze uzanan MESS grevlerinin, işçi sınıfının burada sayamadığımız onlarca direniş ve mücadele destanının ana yurdu Marmara/İstanbul’dur.
1970’teki 15-16 Haziran Direnişi, yüzbinlerce işçinin ayağa kalktığı, DİSK’in kapatılma girişimini boşa çıkardığı tarihsel bir eşiktir.
1976’dan itibaren Taksim Meydanı, DİSK’in öncülüğünde kutlanan 1 Mayıs’ların meydanı olmuştur. 1977’de kontrgerilla saldırısıyla onlarca işçi orada katledilmiştir. Taksim, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma hafızasıdır.
Ve DİSK’in kurucu iradesinin sembolü olan Kemal Türkler, Merter’de, evinin önünde pusuya yatan faşist organizasyonla katledilmiştir!
Tüm bu tarihsel bağlam, İstanbul’un DİSK için yalnızca bir merkez üs olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir hafıza mekânı olduğunu da apaçık gösterir.
Bu nedenle DİSK’in genel merkezinin İstanbul’dan taşınmak istenmesi, çok açık ki tarihsel köklerinden koparıldığı anlamına da gelir.
Mesele sadece bir “taşınma kararı” değil, bir yön değişimidir!
DİSK’in 2020 yılında yapılan 16. Genel Kurulu’nda “çoğunluk oylarıyla” alınan ve tüzüğün geçici madde 1’de düzenlenen karar doğrultusunda genel merkezin Ankara’ya taşınma yetkisinin yönetim kuruluna bırakılması, basit bir kent değişikliğinden ibaret değildir.
Bu karar, DİSK’in tarihsel mirasıyla, tüzüksel meşruiyetiyle ve sınıf gerçekliğiyle doğrudan çelişmektedir. Söz konusu olan bir adres değişimi değil yeni bir “yön” tercihi; bir binanın taşınması değil bir çizgi değişimidir…
Tüzüksel meşruiyet sorunu: Hukuki dayanak zayıftır!
DİSK Anatüzüğü’ne göre, tüzük değişikliği için delege tam sayısının üçte ikisi oranında nitel çoğunluk gereklidir. Ancak 2020 yılı Şubat ayında yapılan 16. Genel Kurul’da getirilen taşınma önerisi(*), tüzükte belirtilen bu çoğunluk sağlanmadan (sayımı yapılmadan ve kayda geçmeden), “çoğunluk kararı”yla tüzüğe geçici madde olarak eklenmiştir. Dahası, yeni delegelerle 2024 yılı Şubat ayında toplanan 17. Olağan Genel Kurul’da bu konu gündeme dahi alınmamış, üzerinde görüşmeler yapılmamıştır. Yani, son Genel Kurul’da bu “geçici kararı” onaylayan, pekiştiren herhangi bir yeni karar bulunmamaktadır.
2020 şubatından bugüne altı yıla yakın bir zaman geçmiş, DİSK yönetiminin yarıya yakını, kongre delegasyonu, sendika başkanları ve sendika yönetimleri değişmiş, üstelik 2024’teki kongrede seçilen yeni yönetim döneminde toplanan Başkanlar Kurulu ya da Genişletilmiş Başkanlar Kurulu’nda konuşulup tartışılmamıştır. Buna rağmen mevcut Yönetim Kurulu bütün bunları yok sayarak ve “şerhli” olarak Ankara’ya taşınma kararı almıştır.
DİSK Tüzüğü’nün “Konfederasyonun Amaç ve İlkeleri”, “Konfederasyonun Görev ve Yetkileri” ve “Genel Kurulun Görev ve Yetkileri” başlıklı ilgili maddelerini yok sayan Y.K.’nun bu tutumu sadece hukuka ve usule değil, sendikal demokrasinin ruhuna da aykırıdır.
DİSK’in kendi iç işleyişinde dahi meşruiyet sorunları barındıran bir kararın, tarihsel ağırlığı bu denli büyük bir adımı gerekçelendirmesi mümkün değildir.
DİSK nereye taşınıyor? Bürokrasiye yaklaşmak, sınıftan uzaklaşmaktır!
Bugün DİSK üyesi 22 sendikanın büyük çoğunluğu hâlen İstanbul merkezlidir (Ankara merkezli olan birkaç sendikamızın ise kendi öznel tarihsel nedenleri vardır). Ve Türkiye işçi sınıfının üretim ve yaşam merkezleri Marmara bölgesinde yoğunlaşmıştır.
Dolayısıyla genel merkezin Ankaraʼya taşınması, DİSK’in sınıfın ana gövdesinden, fiili mücadele alanlarından uzaklaşması anlamına gelir. Bu durum aynı zamanda, DİSK’in kuruluş bildirgesinde yer alan amaçlardan uzaklaştırılarak işlevsizleştirileceği bir “operasyon” görünümü taşımaktadır.
Ankara, Türk-İş ve Hak-İş gibi devletin gözetiminde ve sermayenin icazetiyle var olan sendikal yapılar için elverişli bir merkez olabilir. Ama DİSK, Meclis’e, bürokrasiye, bakanlıklara, devlete, yani aslında “saray”a (sisteme) yakın değil, işçiye yakın olmak zorundadır! Çünkü DİSK, emekçilerin örgütü olarak, devletle “daha yakın” ilişkiler kurmayı değil, işçi sınıfının tabanını daha da güçlendirmeyi hedeflemelidir.
DİSK’in ne Meclis koridorlarında ne bakanlık bürolarında bir “karargâh”a ihtiyacı vardır. DİSK’in karargâhı, her zaman olduğu gibi işçinin alın teridir, tezgâh ve torna başlarıdır, atölyedir, şantiyedir, okuldur, ofistir, fabrika kapısıdır, emekçilerin ter akıttığı işkollarıdır, sokaklardır…
DİSK, tarihsel mücadele belleği olarak kuruluş ilkelerine ve sınıf mücadelesine sadık kalmalıdır!
Bugün mesele, yalnızca bir binanın taşınması değildir. Bu karar, DİSK’in nerede duracağına, kiminle duracağına ve kimden uzaklaşacağına ilişkin bir tercihtir.
DİSK, tarih boyunca devletin baskısı, sermayenin kuşatması ve sarı sendikacılığın sınıfa ihaneti karşısında dimdik durarak bugüne gelmiştir.
Kuruluşundaki irade, onu Ankara bürokrasisine değil, İstanbul’daki işçi sınıfına bağlamıştır. Bu nedenle, DİSK’in merkezinin taşınması yönündeki karar hem tüzüksel olarak geçersizdir, hem tarihsel bağımsızlık çizgisinden kopacağı için bir handikaptır, hem de politik olarak büyük bir yanlıştır.
DİSK, kendi tarihine/toplumuna, üyelerine ve sınıfına karşı sorumludur.
DİSK, ne bürokrasinin ne de iktidarın başkentinde değil, işçi sınıfının başkentinde kalmalıdır.
İstanbul, DİSK’in doğduğu, büyüdüğü, direndiği, acılar çektiği, ama asla teslim olmadığı şehirdir! İstanbul, işçi sınıfının emperyalizme ve faşizme karşı hak ve özgürlükler mücadelesinde -günümüzde dahi esin kaynağı olan- tarihsel direnişler sergilediği bir mücadele alanıdır!
DİSK’in yeri, yine ve daima, işçi sınıfının kalbidir…
Aşağıda imzası olan DİSK üyesi sendikalar olarak, DİSK Yönetim Kurulu’nu bu tarihsel hatayı görmeye, DİSK Genel Merkezi’nin Ankara’ya taşınması kararından vazgeçmeye çağırıyoruz.
(*) Karar önerisinin sahibi olan Genel-İş Sendikası’nın 16. Genel Kurul’da yaptığı açıklamada, aslında DİSK Genel Merkeziʼnin taşınmayacağı, bunun sadece 1980 öncesi, o dönem hem Genel-İş’in ve hem de DİSK’in başkanı olan Abdullah Baştürk ve arkadaşlarının aldıkları taşınma kararına bir “saygı” gösterme olarak lanse edilmişti.
BASIN-İŞ / BİRLEŞİK METAL-İŞ / BTO-SEN / DEV YAPI-İŞ / ENERJİ-SEN / GÜVENLİK-SEN / LİMTER-İŞ / NAKLİYAT-İŞ / SİNE-SEN / SOSYAL-İŞ / TÜMKA-İŞ
Önceki açıklamalar
DİSK üyesi 11 sendikanın ortak açıklamasından önce Birleşik Metal-İş ve Nakliyat-İş ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda, DİSK’in Ankara’ya taşınma kararına tepki göstererek şerh koymuşlardı.
Birleşik Metal-İş’in açıklaması;
DİSK, ÜYESİ İŞÇİLERE YAKIN BÜROKRASİYE MESAFELİ OLMALIDIR!
Konfederasyonumuz DİSK’in merkezinin Ankara’ya taşlnmasl kararına katılmamaktayım. Her ne kadar 16.genel kurulda çoğunIuk oylarıyla Anatüzük değişikliği geçici madde 1’de düzenlendiği şekilde karar a ltın a alınmış olsa da, merkezin Ankara’ya taşınma zamanı ve yetkisi yönetim kuruluna bırakılmıştır. Konu basit bir kent değişikliğinin ötesinde anlam taşımaktadır.
Bu karar öncelikle konfederasyonumuzun 13 Şubat 1967 tarihindeki kuruluş ilkelerine kaynaklık eden tarihsel referanslarımızla çelişmektedir. DİSK’in kuruluşu Türkiye işçi sınıfı hareketinde bir kopuşu temsil eder. Onursal genel başkanımız Kemal Türkler’in öncülüğündeki bu kopuş Türk-İş’in sınıf uzlaşmacı ve antidemokratik işleyişiyle işçiler adına hesaplaşma anlamına gelmiştir. DİSK bu hesaplaşmanln sonucunda yeni bir sendikal anlayışı ortaya koymuştur. Böylece DİSK devletten, düzen partilerinden ve sermaye sınıfından bağımsız bir sendikal merkez olmuştur. İstanbul tercihi söz konusu kopuşun güçlü bir parçasıdır ve bu açıdan sembolik değildir.
Konfederasyon merkezinin İstanbul’dan taşınması güncel dayanaklardan da yoksundur. 1967 yılında olduğu gibi bugün de İstanbul Türkiye işçi sınıfının kalbinin attığı yer ve başta sanayi işkolları, hizmet ve diğer sektörlerden milyonlarca emekçi için, emek ve demokrasi mücadelesinin başkenti konumunu sürdüren bir merkezdir. Zaman içerisinde Marmara bölgesinde daha da yığınlaşan işçi sınıfımız için merkez İstanbul’dur. DİSK’in karargahının Ankara’ya taşınması bu merkezden ve işçi sınıfının ana gövdesinden uzaklaşmadır. Ayrıca birkaçı dışında konfederasyona bağlı sendikalarımızın büyük çoğunluğu halen İstanbul merkezlidir.
DİSK’in devlet bürokrasisiyle, Meclis’le ya da parti merkezleriyle iletişimini güçlendirecek bir karargaha ihtiyacı bulunmuyor.
DİSK, üyesi işçilere yakın bürokrasiye mesafeli olmalıdır. Ankara, Hak-İş, Türk-İş, Memur-Sen, Kamu-Sen gibi devlet ve sermaye icazetli sendikalar için ya da üye tabanı memur olması ve yoğunluğu sebebiyle, diğer kamu çalışanı konfederasyonları için merkez olabilir. DİSK, Türkiye işçi sınıfından uzaklaşmamalıdır
01.10.2025
Özkan Atar
DİSK Genel Başkan Yardımcısı / Birleşik Metal-İş Genel Başkanı
****************************************
Nakliyat-İş’in açıklaması;
DİSK GENEL MERKEZİ ANKARA’YA TAŞINMAMALIDIR!
DİSK’in bir önceki 16. Olağan Genel Kurulunda alınan karar gereği Genel Merkez’in Ankara’ya taşınması, Genel Yönetim Kurulu tarafından gündeme alınmıştır.
Bizler, o Genel Kurul’da alınan bu karara belirli sayıda delege ile karşı çıkmıştık. Çünkü; DİSK, 13 Şubat 1967 yılında sermaye sınıfına, Amerikancı sarı bürokratik sendikacılığa karşı işçi sınıfımızın tabanından gelen iradesiyle İstanbul’da kurulmuştur.
Yerli-yabancı para babaları ve onların iktidarlarının, sarı sendikacıların iş birliğiyle DİSK’i kapatmaya yönelik girişimlerine karşı işçi sınıfımız, yüzbinlerin katıldığı 15-16 Haziran Direnişi ile 1970 yılında yine İstanbul merkez olmak üzere tüm Türkiye’de direnişler ortaya koymuştur. DİSK kapatılamamıştır. Üç işçi kardeşimiz direniş sırasında katledilmiştir.
DİSK’in kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler, yine İstanbul’da, Merter’de evinin önünde faşist katiller tarafından katledilmiştir.
Yüzbinlerin katıldığı 1 Mayıslar, İstanbul’da Taksim Meydanı’nda DİSK’in öncülüğünde 1976 yılından itibaren kutlanmaya başlanmıştır. 1977 1 Mayıs’ında kontrgerilla–CIA iş birliğiyle büyük çoğunluğu işçi olan 34 kişi İstanbul Taksim Meydanı’nda katledilmiştir. İstanbul Taksim Meydanı, 1 Mayıs Meydanı olmuştur.
DİSK, 12 Eylül faşizmi sonrasında yeniden açıldığı dönemden itibaren de merkez olarak İstanbul’da, DİSK öncülüğünde verilen mücadele sonucunda İstanbul Taksim Meydanı’nda yüzbinlerin katıldığı 1 Mayıslar kutlanmaya başlanmıştır.
DİSK 16. Genel Kurulu’na sunulan taşınma ile ilgili karar önerisinin gerekçesinde “TBMM, Bakanlıklar, Uluslararası Çalışma Örgütü, emek ve meslek örgütlerinin üst kuruluşları, siyasi partilerin genel merkezlerinin Ankara’da olması, çalışmaların daha sağlıklı yürütülmesi” denilmektedir.
DİSK Genel Merkezi elbette bürokrasiden uzak olmalıdır, işçi sınıfı ile iç içe olması gerekir. Ancak karardaki gerekçelerin mücadele açısından hiçbir önemi yoktur.
DİSK, sermaye sınıfına karşı işçi sınıfının kitlesel, ekonomik-demokratik mücadele örgütüdür. İşçi sınıfımızın mücadelesinin merkezinde bulunmaktadır. Mücadelenin gelişeceği alan, işçi sınıfımızın mücadele alanıdır. Bu da nicel ve nitel olarak mücadelenin merkezi olan İstanbul’dur.
Kaldı ki, 16. Olağan Genel Kurul’da alınan taşınma kararı hukuki olarak da tartışmalıdır. Genel Kurul kararı o dönem hayata geçmemiştir. 17. Olağan Genel Kurul’da da bu kararla ilgili alınmış yeni bir karar bulunmamaktadır.
DİSK’in şu anki ana tüzüğüne göre DİSK’in Genel Merkezi İstanbul’dur. Bu konuyla ilgili bir tüzük değişikliği için de tüzüğe göre delege tam sayısının üçte ikisi oranında nitel çoğunluk gerekmektedir. Bu koşul da yerine getirilmemiştir.
DİSK’in Adına, Tarihine, Mücadele İlkelerine Ve Geleneklerine; Kemal Türkler’in, 15-16 Haziran ve 1 Mayıs 1977 şehitlerinin anısına DİSK Genel Merkezi Ankara’ya taşınmamalıdır.
Saygılarımızla.
9 Ekim 2025
DİSK / Nakliyat-İş Sendikası Genel Merkezi