İşçiler, memurlar, emekli yurttaşlar: “Çağdaş insan örgütlü insandır. İnsanca yaşam için sendikalı ol, mücadeleye katıl, hayatımızı ve kaderimizi değiştirelim”
Emeği ve alınteriyle yaşamını sağlayan işçilerin, memurların ve emeklilerin sendikalarda örgütlenerek haklarını aramaları, işverenlerin ve ülkeyi yönetenlerin en başta gelen korkularından biridir.
Ülkemizde 1894 yılında kurulan ilk işçi örgütlenmesi olan Osmanlı Amele Cemiyeti’nden beri 130 yıldır devam eden sendikal mücadele tarihine rağmen, ülkemizde sendikal hak ve özgürlükler hala yeterli değildir ve özgürce kullanılamamaktadır.
Çalışma Bakanlığınca 31 Ocak 2024 tarihinde yayınlanan istatistiklere göre; ülke çapında toplam 20 işkolunda kayıtlı işçi sayısı 16.395.275 olup, sadece 2.495.423’i sendika üyesidir. Sendikalaşma oranı ise % 15,22’dir.
Bu durumda, Çalışma Bakanlığı verilerine göre; SGK’ya kayıtlı 13.899.852 işçi, işverenlerce sendikasız olarak çalıştırılmaktadır. Sendikaya üye olan işçiler hemen işten atılmaktadır. Gerçekle ilgisi olmayan gerekçelerle grevler ertelenerek (yasaklanarak) işçilerin toplu sözleşme hakkını kullanmaları fiilen engellenmektedir.
Diğer yandan, işçiler açısından sendikasız çalışmanın dışında daha da vahim olanı, kayıt dışı istihdam sorunudur.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun kayıt dışı istihdam konusunda 2022 yılı için yaptığı araştırma sonucunda; “Türkiye’de 2022 yılında 31 milyon 460 kişinin istihdamda yer aldığı; istihdam edilenlerden 8 milyon 216 bin kişinin herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan kayıt dışı çalıştırıldığı” açıklanmıştır.
Memurlarda, AKP iktidarı boyunca hükûmet güdümünde büyüyen ve AKP’nin memur kolları gibi faaliyet gösteren Memur-Sen dolayısıyla kamu görevlilerinin sendikalaşma oranı daha yüksektir.
Çalışma Bakanlığınca 4 Temmuz 2023 tarihinde yayınlanan istatistiklere göre; Türkiye’deki toplam 11 işkolunda çalışan memur sayısı 2.858.424 olup, sendika üyesi memur sayısı 2.130.644’tür. Memurların sendikalaşma oranı ise % 74’54’tür.
Memurlar, 1965’te başlayan sendikal mücadele sonunda 2001 yılında çıkarılan 4688 sayılı yasa ile sendika ve toplu sözleşme hakkını kazanmış, ancak grev hakkı hala tanınmamıştır.
Hükûmet, Memur-Sen ve Hakem Kurulu arasında sergilenen ve ‘Toplu Görüşme’ adı verilen sahte toplu sözleşme tiyatrosu sonucunda imzalanan satış sözleşmeleriyle ‘sendikacılık’ oynanmaktadır.
Sayıları 16 milyonu aşan emeklilerde ise durum daha da vahimdir.
Emeklilerin, “İnsanca, onurlu bir yaşam” talebi ve “Demokrasi mücadelesinden emekli olunmaz” şiarı ile 1995 yılında DİSK çatısı altında başlattığı toplu sözleşmeli sendika mücadelesi; siyasi iktidarın adli ve idari tüm engelleme girişimlerine rağmen yirmi dokuz yıldan beri inatla, sabırla ve umutla devam etmektedir.
Ancak, peş peşe açılan kapatma davaları nedeniyle emekli sendikaları hâlâ hukuki sorunlarla boğuşmakta ve mahkemelerce verilen kapatma kararlarıyla emekli sendikaları susturulmak istenmektedir.
Holding patronlarının TÜSİAD’da, MÜSİAD’da, Sanayi ve Ticaret Odalarında örgütlü oldukları yetmezmiş gibi İşveren Sendikalarında da örgütlenmesine izin verilirken işçilerin, memurların ve emeklilerin sendikal hak ve özgürlüklerinin engellenmesi asla kabul edilemez.
Sendikasız demokrasi, toplu sözleşmesiz-grevsiz sendika olmaz. Bir ülkenin gerçekten özgür ve demokratik olabilmesi çalışanların ve emeklilerin sendikal hak ve özgürlüklerinin mevcudiyeti ile ölçülebilir.
İşçiler, memurlar, emekli yurttaşlar;
Bizlere ‘kader’ ve ‘alın yazısı’ gerekçesiyle, ‘sabredin’ ve ‘şükredin’ diyerek dayatılan yaşam biçimine karşı susmayalım, razı olmayalım ve boyun eğmeyelim.
Unutmayalım ki çağdaş insan örgütlü insandır. Hak verilmez alınır, haklar örgütlü mücadele ile kazanılır.
Emeklilere ve tüm çalışanlara insanca, onurlu ve huzurlu bir yaşam; çocuklarımıza ve torunlarımıza sosyal güvenceli ve güvenli bir gelecek için; sendikalarda örgütlenelim, haklarımız için birlikte mücadele edelim. Hayatımızı ve kaderimizi değiştirelim.