Gıda ambalajlarına düzenleme iyi de, fiyatları kim düzenleyecek?
Tarım ve Orman Bakanlığı, tüketiciyi yanıltan etiketlere karşı yeni tedbirler kararı aldı.
Yeni düzenlemeye göre, ürünlerin etiketlerinde “tadında, lezzeti, keyfi ve aromalı” gibi ifadeler kullanılamayacak. Örneğin margarinin üzerinde ‘tereyağ lezzetinde’ türü ifadeler yer alamayacak. Yanıltıcı etiket kullanan markalar market raflarında da denetlenecek. Böylece raf etiketlerine standart getirilecek.
“Tadında, lezzeti, keyfi ve aromalı” gibi ifadelerle tüketicileri aldatan ve kararlara uymayan markalara cezalar da uygulama kapsamında hedefleniyor. Kararın Resmi Gazete’de yayımlanması bekleniyor.
Aklımızla alay etmeyin
Bakanlığın gıda etiketleriyle ilgili yeni düzenlemesini okuyunca insanın aklına şu mu geliyor dersiniz; “Bizim için nasıl da çalışıyorlar!” Benim aklıma ise bakanlık bizimle dalga mı geçiyor, aklımızla mı alay ediyor, geldi.
Yoksulluğun süreklileştiği, pahalılığın tüm halkı kasıp kavurduğu, yoksulun ve emeklinin ayakta kalmakta zorlandığı bu vurguncu/talancı düzende, Bakanlığın aklına ürün fiyatlarına tavan fiyat uygulamak, gıdalarda beslenme kalitesini artırmak, halkın ucuz ve sağlıklı gıdaya erişimi sağlamak değil de, gele gele etiket standartlarını düzenlemek geldi.
Evet, insanları yanıltıcı etiket veya ambalaj kullanımı engellensin. Ancak, 22 yıllık iktidardan sonra, yeni mi aklınıza geldi, yoksa aklınız sadece buna mı yetiyor?
Ürünlerin ambalajları kadar üretim, tüketim, fiyat süreçleriyle ile ilgili de alınması gereken biz dizi önlemler var. Ve bu sürecin, gıda üretim ve satış tekellerinin kârlarına göre mi, yoksa halkın ucuz ve sağlıklı gıdaya erişebilmesi amacıyla mı düzenleneceği sorusu önem kazanıyor. Gıda üretim ve satış tekelleri yıllardır bu halka sağlık ve beslenme standartları olmayan ürünler satıyor.
Gıdada neler yapılabilir?
Türkiye’de gıda alanında alınması gereken acil önlemler var. Halkın büyük çoğunluğunun temel gıda maddelerine erişmekte zorlandığı, alım gücünün dibe vurduğu günümüzde, Bakanlığın, etiket/ambalaj uygulamasından önce atması gereken adımlar olduğunu düşünüyorum.
Bir kaçını şöyle sıralayabiliriz:
-Tarım ve hayvancılığı kalkındıracak planlı kamucu ekonomik uygulamalar başlatmak,
-Üretim ve tüketim kooperatiflerini yaygınlaştırmak, belediyeleri bu konuda teşvik etmek,
-Kooperatiflere devlet desteği sağlamak,
-Tarım ve hayvancılıkta ithalatçı politikalardan vazgeçmek,
-Tarım ve hayvancılıkta üretimi güçlendirecek/çeşitlendirecek adımlar atmak,
-Çiftçiyi temel girdilerde düşük ücretli destek sağlamak,
-Belli sektörleri desteklemek amacıyla kurulan bankaları kuruluş amaçlarına döndürmek (Ziraat Bankası, Şekerbank, Halk Bankası, Etibank, Sümerbank, Denizbank…)
-Genç işsizliğini azaltmak için tarım bölgelerinde çalışmayı cazip hale getirmek,
-Suyu ve toprağı ticari mal olmaktan çıkarıp halkın/ulusun toplumsal kullanımına sunmak,
-Gıdada KDV’yi kaldırmak,
-Fiyatlara narh* uygulamak,
-Temel gıdada kar marjını sınırlamak, serbest fiyatı yasaklamak,
-Zincir marketleri kamulaştırmak,
İktidarın ekonomi anlayışı ile mümkün mü?
Halkın ucuz ve sağlıklı gıdaya erişebilmesi ve dolayısıyla tüketicinin gerçekten korunabilmesi
bakımından yapılması gerekenlerin bir kısmını yukarıdaki gibi sıralamak mümkündür.
Ancak, yirmi iki yıllık iktidarında sınırsız özelleştirme, yüksek dış borç, yüksek faiz-düşük kur ve ucuz işçilik politikası uygulayan, bankerlere ve borsacılara öncelik vererek halkı yoksulluğa iten, sanayi ve tarımı çökerten, kalkınmayı sadece inşaata bağlayan, devlet hazinesini iktidara yakın
müteahhitlere ardına kadar açan AKP iktidarının, sahip olduğu ekonomi anlayışıyla yukarıda
sıraladığımız önlemleri uygulayabilmesi asla mümkün değildir.
Ulus için ulusal birlik!
Ulusun/halkın dirlik ve refahı için ulusun/halkın birliği sorunların çözümü için tek anahtardır.
Halkın gerçek anlamda korunabilmesi, ucuz ve sağlıklı gıdaya erişebilmesi için emeği ve alınteriyle yaşamını sağlayan tüm çalışanların, emeklilerin ve işsiz yurttaşların refah ve mutluluk seviyesini yükseltecek ekonomik önlemleri uygulayabilmek amacıyla, bütün ulusal demokratik güçlerin bir araya gelerek oluşturacağı ulusal demokratik halk iktidarına bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
Emekçi halkımızın ve ülkemizin yaşadığı ağır sorunların üstesinden, emperyalizmin saldırı ve tehditlerine karşı vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü savunan; feodalizmin orta çağ anlayışına, gericiliğe ve istibdada karşı laik demokratik cumhuriyete sahip çıkan; kapitalist vurgunculuğa ve sömürüye karşı emeğin hak ve çıkarlarından yana ulusal demokratik halk iktidarı gelebilir.
Önümüzdeki acil görev ulusal demokratik güçlerin birliğini sağlayıp ulusu/halkı dirlik ve refaha çıkarmaktır.
*Narh: “Yiyecek ve diğer tüketim malları için konulan sınırlandırma, sabit fiyat tespit etme, fiyat sınırı ve kontrol altında tutma anlamlarına gelir. Devletin piyasada bulunan ürünlere fiyat koyması şeklinde de tanımlanabilir. Bu sayede ürünlerin azami satış fiyatı belirlenir.”