Anayasamız, 1. ve 2. maddelerinde, Türkiye Devletinin bir Cumhuriyet olduğunu, demokratik laik ve sosyal bir hukuk Devleti niteliklerini taşıdığını yazar.
Cumhuriyette egemenlik, Tanrının vekili olduklarını iddia eden kişi, aile, hanedan, zümre veya sınıfa değil, ulusa/halka aittir. Devleti yönetenler meşruiyetlerini Tanrıdan değil, halktan/ulustan alırlar.
Demokratik laik ve sosyal bir hukuk Devleti, yurttaşlarının tamamını insan onuruna uygun koşullarda yaşatmakla yükümlüdür.
Gene Anayasanın 57. maddesi: ”Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.” şeklindedir.
Vurgun talan ekonomisi
AKP, 22 yıllık iktidarında konut sorununda halkçı kamucu bir çözüm geliştirmedi. TOKİ asıl görevi olan, depreme ve afete dayanıklı kentsel dönüşümü tamamlamak; düşük gelirli yurttaşlara ferah,ulaşılabilir, uygun ödemeli konutlar yapmak olduğu hâlde, daha çok üst gelir grubuna yönelik lüks konutlar üretti. Bu politika eleştirildiğinde, biz lüks konut yapıp satarak kazandığımız parayı yoksullara konut yapmak için harcıyoruz, diyorlardı. Oysa ki gerçek böyle değildi. TOKİ kamu gücüyle sahip olduğu çok değerli hazine arazilerini, arsaları özel şirketlere kuşkulu ihaleler yoluyla devrediyor, lüks konutlar büyük paralarla alınıp satılıyor; kamudan şirketlere devasa servet transferleri yapılıyordu. Ben de iki yıl süreyle TOKİ/özel şirket ortaklığında lüks konutlar üreten bir şantiyede çalıştım.
TOKİ, hem depreme afete dayanıklı kentsel dönüşümde, hem de yoksullara konut edindirmede sınıfta kaldı, görevini yapmadı. Bugün işsizlerin, gençlerin, asgari ücretle geçinenlerin, emeklilerin bırakın konut sahibi olabilmesini, kiralık ev bulamadıklarını, maaşlarının kiraya bile yetmediğini yaşayarak görüyoruz. Yakın zamana kadar, bizim ülkemizde ABD’de olduğu gibi binlerce evsiz, sokakta yaşayan büyük kitleler yok diye övünürdük. Şimdi tam da bu tehlikeyle karşı karşıyayız.
Varsayalım ki, toplumsal dayanışma gereği, işsizler, gençler, yaşamlarını, hayallerini ertelemek pahasına ailelerinin yanında kalmaya devam ediyorlar. Peki ailelerin, emeklilerin konutu yoksa, işsiz veya asgari ücretli gençler nereye sığınacaklar? Emekliler arasında konut sahibi olma olanağının her geçen yıl daha da düştüğü istatistiklere yansımış durumda. Artık kıdem tazminatıyla konut sahibi olabilme olanağı yok.
Çare bizde
İktidar böyle yapıyor diye elimiz kolumuz bağlı mı olacak? Hayır, bir çare bulacak, bir yol açacağız.
Belediye Kanununun 14. maddesi belediyelere konut üretme görevini de yüklüyor.*
Elbette ki belediye TOKİ’nin göstermelik olarak yetersiz sayıda sosyal konut, çok sayıda lüks konut üretme örneğini takip etmemeli, kamucu halkçı bir yaklaşıma sahip olmalıdır.
Örgütlü halkı hiçbir kuvvet yenemez
Bizler emekliyiz, tecrübeliyiz, çalışmada, üretmede, dayanışmada, mücadele etmede deneyim sahibiyiz. Sorumluluğumuz sadece kendimizle sınırlı değil; çocuklarımıza, torunlarımıza, doğaya, çevreye, kurda kuşa da borcumuz var. Ne yazık ki şu anda çocuklarımıza ve torunlarımıza uygun yaşam koşulları ve yeterli istihdam sağlayamamanın acısını duyuyoruz. Binbir emekle yetiştirdiğimiz gençlerimiz geleceklerini yurt dışında arıyorlar. Onların yerine, iktidarın sorumsuz dış politika tercihiyle taşıyamayacağımız kadar göçmen/sığınmacı doluyor ülkemize. ABD, teşvik ettiği göç politikasıyla ulus devletleri istikrarsızlaştırıyor, Avrupa ülkeleri bundan korunmak üzere rüşvet kabilinden mali yardımlarla Türkiye’yi göçmen/sığınmacı deposu, tampon ülke olarak kullanıyor. Bir yandan göçmen/sığınmacılar her türlü istismara açık hâlde kalıyor, diğer yandan Türkiye toplumunun birlik ve dirlik iradesi daha da aşınıyor. Ülkemizde yaşanan konut sıkıntısının temel nedeni iktidarın vurgun talan sistemiyse de, bu kadar çok sayıda sığınmacı göçmen, bunun ikincil nedenlerinden biridir. Bugün Suriye yönetimiyle iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde iş birliği yapılsa, Türkiye’yi ve Suriye’yi istikrarsızlaştıran göçmen sığınmacı sorunu büyük oranda dostça çözülür.
Haydi Gel Köyümüze Gidelim
”Üç kuşak bir arada köyü/mahallesi” hayalimiz var
Üç kuşağın bir arada yaşayacağı bu köyde/mahallede ilk koşul olarak, taraflar birbirlerine destek olmaya en baştan gönüllü olmalıdır. Konutsuz işsizler, gençler ve emekliler için, uygun ödemeli tek katlı, bağımsız, bahçeli konutlar inşa edilmelidir.
Herkesin kendi konutunun yanı sıra, emeklilerle çalışanların dayanışma içinde olabileceği ortak alanlar olmalıdır. Ortak alanlar kreş, mutfak, atölye, işlik vb.’leri olabilir. Uygun alan varsa küçük ölçekli sağlıklı tarım yapılabilir. Burada üretilen tarım ürünleri belediye aşhanelerine maliyetine verilebilir.
Emekliler arasında formasyonu uygun olanlar kreşte görev alır, çocukların annesi babası işten dönene kadar göz kulak olur. Genç anne baba buna karşılık emeklinin alış verişini yapar.
Hafta sonları birlikte yemek yaparlar, ortak etkinlikler düzenlerler.
Bağımsız konuta sahip emekliler, bir öğrenciyi kira almadan sadece tükettiğini talep ederek barındırmayı üstlenir.
Biraz eskide kalan, üç kuşak bir arada yaşayan geniş ailenin, mahallenin, köyün yeni versiyonunu gerçekleştirebiliriz. Böyle bir proje gerçekleştiğinde çocuklar, gençler ve emekliler daha mutlu, daha dirençli, daha sağlıklı olurlar. Kuşaklar arası kültür aktarımı gerçekleşir, yabancılaşma giderilir. Elbette ki bu hayalin geçekleşmesi için önce güçlü bir halk iradesine gereksinmemiz var. Ardından devreye şehir planlamacısı, mühendis, mimar, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, hekim,hukukçu girmeli, projeyi olgunlaştırmalıdır.
Bu köyde/mahallede, anne ,baba, eş, çocuk, öğrenci, emekçi, emekli dayanışma içinde, başı dik, sırtı pek, karnı tok olacak, yarınından endişe duymayacaktır.
*Madde 14-Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla;a) İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor orta ve yüksek öğrenim öğrenci yurtları (Bu Kanunun 75 inci maddesinin son fıkrası, belediyeler, il özel idareleri, bağlı kuruluşları ve bunların üyesi oldukları birlikler ile ortağı oldukları Sayıştay denetimine tabi şirketler tarafından, orta ve yüksek öğrenim öğrenci yurtları ile Devlete ait her derecedeki okul binalarının yapım, bakım ve onarımı ile tefrişinde uygulanmaz.); sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma; ekonomive ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır. (Mülga son cümle: 12/11/2012-6360/17 md.) (…)(Ek cümleler: 12/11/2012-6360/17 md.) Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000’in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açmak zorundadır. Diğer belediyeler de mali durumları ve hizmet önceliklerini değerlendirerek kadınlar ve çocuklar için konukevleri açabilirler.