Birleşik Kamu-İş, TÜİK’in açıkladığı verileri ve EPDK tarafından yapılan son enerji zamlarını eleştiren bir açıklama yaptı.
Açıklamada, “KAMU-AR verileri, bir ailenin yalnızca temel beslenme ve yaşamsal ihtiyaçları için dahi gelirinin yetmediğini göstermektedir. Açlık sınırına bile ulaşamayan milyonlarca hane bu koşullar altında yaşam mücadelesi vermektedir. TÜİK’in verileri sadece rakamlar değil, milyonlarca insanın kaderini belirleyen kararlara temel oluşturuyor. Gerçek enflasyon oranları gizlenemez; halkın mutfağındaki yangın, TÜİK’in çizdiği pembe tablolarla söndürülemez.” denildi.
TÜİK’in enflasyon verileri halkın günlük gerçeğini yansıtmıyor
EPDK, Mart ayı içerisinde konutlarda kullanılan elektriğe yüzde 25 oranında zam yapıldığını duyurdu. Bu artış, sadece enflasyonist baskıyı artırmakla kalmamış, dar gelirli vatandaşların zaten zor ödedikleri faturaları daha da kabartmıştır. Her zam dönemi öncesi kamuoyuna duyurulmadan yapılan bu artışlar, halkın cebinden sessiz sedasız alınan bir başka vergi haline gelmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde açıkladığı Mart 2025 enflasyon verileri bir kez daha toplumun yaşadığı gerçeklerle örtüşmeyen bir tablo sunmuştur. TÜİK, mart ayında tüketici fiyat endeksinin (TÜFE) yüzde 2,46 arttığını ve yıllık enflasyonun yüzde 38,10’a gerilediğini açıklarken, bağımsız araştırma kuruluşları ve halkın günlük hayatı bu açıklamaların gerçeği yansıtmadığını gözler önüne sermektedir.
Açlık ve yoksulluk sınırları alarm veriyor
Konfederasyonumuza bağlı KAMU-AR’ın araştırmasına göre:
Mart 2025’te açlık sınırı bir önceki aya göre 1.516 TL artarak 25.720 TL’ye yükselmiştir.
Yoksulluk sınırı ise barınma, ulaştırma ve ev eşyası gibi harcama kalemlerinde yaşanan fiyat artışlarının etkisiyle 2.889 TL artarak 78.230 TL’ye çıkmıştır.
Son bir yılda açlık sınırı 5.628 TL, yoksulluk sınırı ise 20.950 TL artmıştır.
Bu veriler, bir ailenin yalnızca temel beslenme ve yaşamsal ihtiyaçları için dahi gelirinin yetmediğini göstermektedir. Açlık sınırına bile ulaşamayan milyonlarca hane bu koşullar altında yaşam mücadelesi vermektedir.
Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) aynı dönemde yıllık enflasyonu yüzde 75,2 olarak açıklamış, İstanbul Ticaret Odası (İTO) ise İstanbul özelinde yıllık enflasyonu yüzde 46,23 olarak hesaplamıştır. Bu üç farklı kurumun açıkladığı rakamlar, kamuoyunda TÜİK’e olan güvenin neden hızla eridiğinin açık bir göstergesidir.
İktidarın hedefi kağıt üzerinde
İktidarın 2025 için öngördüğü enflasyon tahmini yüzde 17,5, Merkez Bankası’nın ise yüzde 24’tür. Ancak daha yılın ilk üç ayında TÜİK verilerine göre bile yüzde 10,06’lık enflasyon gerçekleşmiş, hedeflerin neredeyse yarısı şimdiden aşılmıştır. Bu tabloya göre, yılın geri kalanında enflasyonun yüzde 0,7’lik aylık ortalamalarla ilerlemesi gerekecektir ki bu mevcut ekonomik koşullarda imkansızdır.
Maaşlar eriyor, alım gücü azalıyor
2025 başında yapılan ücret ve maaş artışları daha ilk üç ayda enflasyon karşısında büyük oranda erimiştir.
Asgari ücretlinin üç ayda 2.020 TL alım gücü kaybı yaşadığı,
En düşük emekli aylığının tekrar zam yapılmamış seviyeye gerilediği,
Kamu çalışanlarının ve emeklilerin ise hak ettikleri enflasyon farkını ancak temmuz ayında alabilecekleri bir sistemde yaşamaya devam ettikleri ortadadır.
Bu koşullar altında milyonlarca emekçi, emekli ve kamu çalışanı her geçen gün daha fazla yoksullaşmakta, sosyal devlet ilkesi açıkça ihlal edilmektedir.
Türkiye enflasyonda dünyanın zirvesinde
Türkiye, savaş halinde olan ülkelerle aynı ligde, Arjantin’in ardından G-20 ülkeleri içinde en yüksek enflasyona sahip ülke konumundadır. Mart ayındaki aylık enflasyon oranı, dünyanın 70 ülkesinin yıllık enflasyonundan fazladır. Yıllık enflasyonda da Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde açık ara birincidir.
TÜİK’e Çağrımızdır: Halkın Gerçeklerini Gizlemeyin!
TÜİK’in verileri sadece rakamlar değil, milyonlarca insanın kaderini belirleyen kararlara temel oluşturuyor. Bu nedenle kurumun siyasi baskılardan arındırılmış, bilimsel ve şeffaf bir yapıya kavuşturulması hayati önem taşımaktadır. Gerçek enflasyon oranları gizlenemez; halkın mutfağındaki yangın, TÜİK’in çizdiği pembe tablolarla söndürülemez.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, emeğin hakkını, adil ücret politikasını ve halkın gerçek yaşam koşullarını savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.