Almanya Başbakanı Olaf Scholz, “İsrail’in güvenliği Almanya için bir ulusal güvenlik meselesidir” diyebilir.
Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin; dili, dini ve tarihi bir olan sınır komşusu Ukrayna için ulusal güvenlik meselesi diyemez.
ABD Başkanı Joe Biden, “Eğer İsrail olmasaydı bir İsrail icat etmek zorunda kalırdık” diyebilir.
Ancak Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, burnunun dibindeki Tayvan ile birleşmeyi düşünemez. Hatta Tayvan’ın Çin’in bir parçası ve ulusal güvenlik meselesi olduğunu söyleyemez.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Biz Çin’e yaklaşmıyoruz. Çin, Batı’ya doğru ilerliyor” diyebilir. Dahası Çin’in ticari ve diplomatik ilişkilerini bile NATO için tehdit görebilir. Ancak Asya’da ilk kez açacakları NATO Japonya Ofisini tehdit görmez. Nitekim NATO’nun yıllardır Rusya’ya doğru çılgınlar gibi ilerlediğini de kabul etmez.
ABD ve Almanya için binlerce kilometre uzaklıktaki İsrail, bir ulusal güvenlik meselesi olabilirken Türkiye için Irak ve Suriye’deki terör örgütleri bir ulusal güvenlik meselesi olamıyor.
ABD ve AB ülkeleri yukarıdaki söylemlerini eyleme dökmekten geri kalmıyor. ABD, AB ve NATO; Ukrayna’da Rusya ile savaşırken Gazze’de ABD ile Avrupa Birliği’nin parası ve silahı İsrail için akıyor. Bunun yanında meşhur Batılı değerler, normlar, kurallar ve hukuk Ukrayna’da ayrı İsrail’de ayrı çalışıyor. Rusya’ya eşi benzeri görülmemiş ve sadece Batılı ülkeler tarafından 18.000 yaptırım uygulanırken, Putin kısa sürede savaş suçlusu ilan edildi. Ancak aynı sistem, hukuk, kurallar, değerler ve normlar İsrail ve Netanyahu için işletilmedi. Rus saldırganlığı diye yıllarca Batılılar tarafından dile getirilen tezler bugün Batının verdiği silahlar ile İsrail’in yaptığı soykırım neticesinde çöktü. Ukrayna ve İsrail’de yaşanan Batı ikiyüzlülüğü sonucu ABD ve Avrupa ahlaki savaşı kaybetti. Çünkü Latin Amerikalılar, Afrikalılar, Asyalılar ve hatta Avrupa halkları bile Batılı hükümetlerin İsrail’e verdiği desteğin ikiyüzlülük olduğunu düşünüyor. Batı’nın küresel ahlaksızlığı sonucu Orta Doğu’da yaşanan güven ve itibar kaybı BRICS ve BRICS ülkelerinin işine yaradığı tartışmasız. ABD ve Avrupa Birliği insanlığını, vicdanını ve hukukunu kaybetmişken Türkiye, Rusya, Çin, Brezilya, Güney Afrika gibi Batı dışı ülkeler insanlığın, vicdanın ve hukukun sözcüsü oldu. Gazze için toplanan BRICS bile ilk defa siyasi bir pozisyon alarak siyasi bir yorumda bulundu. Ukrayna ve Gazze savaşı Avrupa’yı ABD’nin hükmü altına alırken Asya, Afrika ve Latin Amerika arasındaki entegrasyonu değişik biçimlerde hızlandırdı. Afrika Birliği son zirvesinde Gazze halkıyla dayanışma içinde olduğunu belirtip ABD ve Avrupa’nın yapmadığı ateşkes çağrısında bulundu.
ABD’nin ve AB’nin önceliği Ukrayna yerine İsrail olunca Ukrayna’nın 2023’te düzenleyeceği “Barış Zirvesi’’ bile 2024 yılına ertelendi. Birde 2023 yılında Ukrayna’nın başarısız karşı taarruzu tüm soru işaretlerini beraberinde getirdi. Ukrayna’nın karşı taarruzunun başarısızlığı ABD, Avrupa Birliği ve NATO için büyük bir stratejik başarısızlık örneği oldu. Çünkü Ukrayna taarruzu; Batı’nın parası, Batı’nın silahı, Batı’nın teknolojisi ve Ukraynalı askerler ile yürütüldü. Ukrayna bugün tamamen ABD ve Avrupa’ya bağlı ve bağımlı bir sömürge ülkesine dönüştü. Maalesef Ukrayna özgürleşmedi, Avrupa gibi daha çok ABD’nin egemenliği altına girdi.
Rusya ve Putin ise Batı dışı dünyada hala saygı duyulan devlet ve lider konumundadır. Bunu ABD’nin geleneksel müttefikleri olan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Putin’i samimi, gösterişli ve destansı şekilde karşılaması sırasında gördük. Savaş suçlusu iddia edilen bir lider ve ABD’nin baş düşmanı ilan edilen bir devlet Körfez’de itibar ve güven duyulan bir lider ve ülkedir. Hatta Kral Selman, Putin’i; “Krallık ve halkının özel ve çok değerli bir konuğu olarak” tanımladı. Bunun yanında İsrail’in Gazze saldırıları ile alakalı olarak birçok Arap lider Rusya lideri Putin’i aramasının yanında Netanyahu’nunda Putin ile görüştüğü unutulmamalıdır. Putin, Müslüman âlemine diplomatik ve ekonomik destek verirken Zelenski liderliğindeki Ukrayna İsrail’i destekledi. Oysa Hamas, Moskova’da ağırlandı. Gerçek şu ki Rusya tecrit edilemedi ve zayıflatılamadı tam tersine Putin iktidarını güçlendirdi. İç cephede Wagner lideri Prigojin ve Irkçı muhalif Navalny oyun dışı kaldı. Wagner Rus ordusuna bağlandı. Dış cephede ise Batı’nın son zamanlarda stratejik ortak olarak tanımladığı Kazakistan’ın lideri Tokayev, “Putin ve Rusya hala küresel gündemi şekillendiren bir lider ve ülke konumundadır. Rusya’nın tüm görüşleri tüm dünyada dikkate alınıyor. Rusya olmadan hiçbir sorun çözülemiyor” dedi. ABD ve Batı’nın Çin’e karşı kurtarıcı gördüğü Hindistan ise “Rusya için çok güvenilir ve değerli bir ortak’’ açıklamasında bulundu. Hatta Hindistan Dışişleri Bakanı tarafından Rusya, çok kutuplu dünyanın güçlü bataryası olarak tanımlandı.
Savaş ve yaptırımlarla geçen 2 yılda Rus devleti, Rus halkı, Rus ekonomisi ve Rus ordusu dayanıklılığını ve direncini tüm dünyaya ispatladı. Ukrayna ile birlikte ABD ve Avrupa Birliği’nde yorgunluk başlarken Ruslarda dinamizm yükseldi. Dahası savaş devam ederken Rus askeri gücü, Güney Afrika’da, Birleşik Arap Emirlikleri’nde ve Suudi Arabistan’da görücüye çıktı. Rus askeri endüstrisi savaşa ve yaptırımlara rağmen silah anlaşmaları yapmaya devam etti. Rusya bir yandan savaş ile mücadele ederken bir yandan dünyanın dört bir yanında askeri tatbikatlara katıldı. Rus savaş makinesinin kendini geliştirme, dönüştürme ve yenileme durumunu başarı ile gerçekleştirdiği görüldü. Hem askeri hem psikolojik üstünlüğü sağlayan Rus ordusu cephedeki durgunluk ve yorgunluk iddialarına rağmen ilerlemeye devam ediyor. Askeri inisiyatifi ele geçiren Rusya şuan elindeki toprakları kaybetmek bir yana Odessa ve Karadeniz kıyıları için hazırlanıyor. Rus ordusunun şuan dünyadaki savaşa en hazır ve en deneyimli ordulardan biri haline geldiğini Batılı otoriteler söylüyor. Bunun yanında Ukrayna savaşı Rusya’nın askeri mühimmat üretiminin Avrupa Birliği’nin toplamından çok daha üstün bir duruma gelmesine sebep oldu. Özellikle topçu mühimmatı ve füze konusunda Rusya kritik bir üretim gücüne dönüştü. Açıkçası NATO, Rusya’nın askeri üretim kapasitesini hafife aldı ve büyük bir hata yaptı. Ekonomik cephede ise Putin Rusya’sı; savaşa ve yaptırımlara rağmen ücret artışı, düşük işsizlik, sosyal destekler, enflasyonun düşük tutulması ve savaşın finansmanı konusunda büyük bir başarı gösterdi. Bu başarı 2023 yılında Rus ekonomisinin ABD ve Avrupa ülkelerinden daha fazla büyümesi ile taçlandırıldı. Artık yaptırımlarla mücadele konusunda Rusya tüm dünya ulusları ve devletleri için model ülke oldu. Rusya savaşa rağmen Afrika ülkelerine binlerce ton tahıl yolladı. Avrupa’ya bile hala Rus tahılı gidiyor. 18.000 yaptırım ile boğuşan Rusya hem Afrika’yı hem de Avrupa’yı besliyor. Gazze’ye gönderilen yardımları söylemiyorum bile.
Gazze demişken İsrail 4 ayda Gazze’de 30.000’e yakın insanı öldürdü. Bunların 12.000’i çocuk ve 8.000’i kadındı. Yaralı sayısı ise 70.000’e yaklaştı. Bu yaralılar asker değil, hep çocuk ve kadındı. Bu süreçte yüzlerce cami ve okul yıkıldı. Yüzlerce BM görevlisi ve gazeteci İsrail tarafından öldürüldü. Oysa 2 yılı geçen Rusya-Ukrayna savaşında 10.582 sivil ölürken bunun sadece 500’ü çocuktu. Yaralı sayısı ise 20.0000 civarındaydı. İsrail saldırganlığı ve vahşeti tüm dünyanın gözü önünde Batılı ülkelerin desteğiyle devam ederken Rus saldırganlığı hikâyesinin de gerçek olmadığı ortaya çıktı. Papa Francis bile İsrail’in Gazze’de terör taktiği uyguladığını açıklarken Rusya’yı böyle bir şey ile suçlamadı. Vatikan Dışişleri Bakanı, Francis’in Ukrayna konusunda “Batı’nın Papazı” olarak görülmek istemediğini ifade etti. Hatta küreselleşmiş ve çok kutuplu bir kilise de tarafsız bir Papa olacağı ifade edildi. Ancak İsrail konusunda Papa Francis’in gayet taraf olduğunu görüyoruz.
Papa kadar olamayan Batılı partnerlerimiz Türkiye başta olmak üzere devamlı Batılı olmayan birçok ülkedeki cezaevleri için eleştirel ve suçlayıcı raporlar yayınlıyor. Ancak İsrail cezaevlerinde hiçbir suçu bulunmayan binlerce Filistinli ile alakalı raporlar görmüyoruz. Batı hukuku, değerleri ve kuralları nerede sormak gerekiyor. İsrail 5.000 Filistinliyi yargılamadan cezaevlerinde tutuyor. Ancak ABD ve AB raporlarında bunlarla ilgili tek kelime yok. Bununla beraber İsrail’in, Gazze’ye saldırıları yanında Lübnan ve Suriye’de yaptığı saldırılarda uluslararası hukuka aykırıdır. Bir ülke düşünün komşularına saldıran, topraklarındaki insanları sorgusuz sualsiz tutuklayan, on binlerce çocuk ve kadını öldüren. Bugün Kore Demokratik Cumhuriyeti (Kuzey Kore) mi yoksa İsrail mi haydut bir devlet konumundadır. Orta Doğu’da model ülke görülen ve gösterilen İsrail’in saldırganlığı hatta yok ediciliği tüm dünyaya bambaşka bir fotoğraf gösterdi. Bu vahşet dolu fotoğraf yine kendini, sistemini, hukukunu ve değerlerini model gören ABD ve Avrupa Birliği’nin gerçek yüzünü gösterdi.
Son süreçte Amerikalı gazeteci Tucker Carlson tarafından gerçekleştirilen Putin röportajı X’te 200 milyondan fazla izlendi. Bunu hazmedemeyen Avrupa Birliği’nden Amerikalı gazeteciye yaptırım talebi geldi. Avrupa Birliği demişken IMF ilk kez savaştaki bir ülkeye yani Ukrayna’ya kredi vererek kendisi ile ters düştü. Daha ilginci Avrupa Birliği, Gürcistan’a aday ülke statüsü verirken, Ukrayna ve Moldova ile üyelik görüşmelerinin resmen açılmasına karar verdi. Bunların siyasi kararlar olduğundan şüphe etmemek gerekiyor. Çünkü AB kriterlerinin hiç birini karşılamayan bu ülkeler apar topar AB ile üyelik sürecine girmesi AB hukukuna, değerlerine ve teamülüne aykırıdır. Oysa birçok kriteri gerçekleştiren Türkiye 50 yıldır bekletiliyor. En kötüsü ise AB üyesi Macaristan, Ukrayna konusunda meşru veto hakkını kullanacak diye Avrupa Birliği tarafından ekonomisinin yıkılması ile tehdit edildi. AB hukuk sistemi bile durumun vahametini gösteriyor.
Rus anlatısının bizlere Batı’nın ikiyüzlülüğünü, tek taraflılığını ve hiç kimseye acımayacağını gösterdi. Düşünün ki Gazze ve Ukrayna’da ABD ve Avrupa Birliği hala ateşkes istemiyor. Oysa dokunulmaz olan BM tesisleri İsrail tarafından bombalanıyor ve BM çalışanları öldürülüyor. Batılı uluslararası sistemin ve örgütlerin çaresizliği alarm veriyor. Zaten İsrail, BM tarafından bu zamana kadar alınan 1.000 kararın hiç birine uymadı. Çünkü ABD ve AB tarafından hep desteklendi. Bu destek öyle aşırı dogmatik ve tutucu ki Amerika’da Harvard, Pensilvanya ve MIT öğrencileri Gazze’deki olayları protesto ettikleri için yargılanırken birde bu protestolara izin veren rektörler Kongre’ye ifade vermeye çağırıldı. Hatta biri istifa etmek zorunda kaldı. Özgürlük, insan hakları ve barış laflarını ağzından düşürmeyen ABD’deki son durum bu. İsrail’in Gazze saldırıları sonucu ABD ve Avrupa Birliği’nin yıllarca insan hakları, demokrasi, özgürlük, eşitlik gibi değerleri nasıl istismar ettiği ortaya çıktı. Batılı ülkeler ve Batı medeniyeti yüzyıllarca kendi coğrafyalarını, değerlerini, kurallarını, kanunlarını ulaşılması gereken bir hedef ve cennet olarak sundu. Oysa Ukrayna’da gerçekleşen Batı’nın vekâlet savaşı ve Gazze’de yaşanan soykırım durumun böyle olmadığını net bir şekilde gösterdi. ABD’nin küresel caydırıcılığı Ukrayna’da, itibarı ise Gazze’de çöktü. Amerikan Başkanlığı yapmış ve yeniden Başkan adayı olan Trump, süper güç konumundaki ABD’nin gerilediğini söylerken Rusya’nın Napolyon ve Hitler’i yenen bir savaş makinesi olduğunu ifade etti. CIA Direktörü William Burns kaleme aldığı son makalesinde, ABD’nin artık tartışmasız bir üstünlüğe sahip olmadığını yazdı.
Tüm bunların sonucu geçilmez Rus savunması karşısında yenilmez Batı silahları, tükenmez Batı parası, yıkılmaz Batı algısı ve kırılmaz Batı direnci tamamen iflas etti. Ukrayna ve İsrail’de ulaşılmaz Batı değerleri, esnetilmez Batı kuralları ve eğilip bükülmez Batı hukuku çöktü.
Kaynak: Umur Tugay Yücel / Harici