Asgari değil insanca ve onurlu bir yaşam için; güvenceli iş ve güvenli bir gelecek için; Türkiye’nin bütün işçi, memur, emekli sendikaları ve dernekleri, haydi hep birlikte omuz omuza birleşik mücadeleye…
İşsizlik ve hayat pahalılığı önlenemiyor. Halk yoksullaşıyor. Yoksulların borcu, zenginlerin serveti artıyor. Hazine garantili Yap-İşlet-Devret ihaleleriyle, Kur Korumalı Mevduat Hesaplarıyla, vergi istisnaları, krediler ve teşviklerle dolar milyarderi ve milyoneri bir avuç holding patronu her geçen gün daha fazla zenginleşirken; milyonlarca emekli ve emekçi açlığa, yoksulluğa ve sefalete mahkûm ediliyor.
‘Enflasyonu düşürmek’ bahanesiyle, “ekonomiyi soğutma ve sıkılaştırma politikası” adı verilen aylık yüzde 5’lik tefeci faizleriyle yerli ve yabancı banka patronları servetlerine servet katarken; emekliler ve emekçiler karnını doyurabilmek için, kredi kartıyla, tüketici kredisiyle ve kredili mevduat hesabıyla banka kuyruklarında yaşamaya mahkûm ediliyor.
Ülkeyi yönetenler ve çevresinde kümelenmiş bir avuç vurguncu, kamu kaynaklarını har vurup harman savurup lüks ve şatafat içinde cennette yaşarken; işçiler, memurlar, emekliler, çiftçiler, esnaf ve sanatkârlar, işsiz yurttaşlar, şehir ve köy emekçileri cehennem hayatı yaşıyor.
Hükûmet artık ülkeyi yönetemiyor, suni gündemlerle halkı oyalıyor, sürekli gerginlik yaratıyor. Ülkemizde neredeyse her gün, “yuh artık, bu kadar da olmaz ki” denilen olaylar ve gerilimler yaşanıyor.
Türkiye’nin bütün işçileri, memurları ve emeklileri birleşin
Emeklilerin 1995 yılında başlayan ve otuz yıldan beri her türlü olumsuzluğa rağmen devam eden sendika kurma ve toplu sözleşme mücadelesi ne yazık ki henüz yasal ve anayasal güvenceye kavuşturulamamıştır.
Emekli sendikalarının ve derneklerinin yaşadığı bölünmüşlük ve parçalanma nedeniyle kısa vadede tek çatı altında örgütlenmek pek mümkün görünmemektedir.
Ancak, ortak sorunlarımızın çözümü ve taleplerimizin gerçekleşmesi için ülke çapında güç ve eylem birliği yaparak, sokaklarda ve alanlarda ortak ve birleşik mücadeleyi mutlaka başarmak zorundayız. Emeklilerin kurtuluşunun ve insanca yaşayabilmelerinin başka yolu yok.
Yapılması gereken şey bellidir. Öncelikle ve ivedilikle emekli sendikaları ve dernekleri arasındaki rekabet ve yarışa derhal ve mutlaka son verilmelidir. Birbirinden bağımsız, ayrı ayrı eylemler yapmak yerine ortak ve birleşik mücadele anlayışı benimsenmelidir.
Diğer yandan; emeklilerin bugün içinde bulunduğu durum ve yaşadığı sorunlar; aynı zamanda işçilerin ve memurların gelecekte yaşayacaklarının da aynasıdır.
Peki biz emekliler ve çalışanlar hep böyle yaşamaya mecbur muyuz? Elbette ki hayır!
Milyonlarca emeklinin ve çalışanın sorunları da, talepleri de ortaktır. Dolayısıyla, yaşadığımız sorunların çözümü ve insanca yaşam için ortak taleplerimizin gerçekleşmesi de ortak ve birleşik mücadeleyle mümkündür.
Ortak sorunlarımızın çözümü ve taleplerimizin gerçekleşebilmesi için; işçilere, memurlara ve emeklilere insanlık onuruna yakışan mutlu ve huzurlu bir yaşam için; çocuklarımıza ve torunlarımıza sosyal güvenceli ve güvenli bir gelecek için; tüm işçi, memur ve emekli sendikaları ile emekli dernekleri; fiili ve meşru mücadele temelinde, “hak verilmez alınır, haklar örgütlü mücadele ile kazanılır” şiarıyla güç ve eylem birliği yaparak, ülke çapında tüm işyerlerinde ve alanlarda emeklilerin ve emekçilerin ortak ve birleşik mücadelesini bir an önce hayata geçirmelidir.
Artık bu günden sonra, emekliler ve çalışanlar olarak ya haklarımız ve geleceğimiz için hep birlikte ayağa kalkacağız; ya da patron dostu, emekli ve emekçi düşmanı iktidar tarafından dayatılan açlık sınırının altındaki sefalet ücretiyle ve emekli maaşlarıyla yetinmek zorunda kalacağız.
İşsizliğin, yoksulluğun, pahalılığın, açlığın ve sefaletin kol gezdiği memlekette haklarımızı genişletmenin, alınterimizin karşılığını almanın yolu toplumsal mücadeleden geçer.
Bu soğuk kış günlerinde açlık sınırında yaşayan milyonlarca işçi, memur ve emeklinin karnının doyması, evinin ısınması ve aşının kaynaması için “insanca yaşanabilecek maaşı siz vermiyorsanız, biz alacağız; iş ekmek yoksa, barış da olmayacak” demenin şimdi tam zamanıdır.
Emeklilerin ve emekçilerin kurtuluşunun ve insanca yaşayabilmelerinin başka yolu yok. Sorunlarımızın çözümü ve taleplerimizin gerçekleşmesi noktasında bir kazanım elde edilecekse ancak bu şekilde elde edilecektir.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz
Hayat pahalılığına ve zamlara karşı tüm işçi, memur, emekli sendikaları ve dernekleri ivedilikle bir araya gelerek, ülkeyi iflasa ve yıkıma sürükleyen, çalışanların ve emeklilerin yaşamını cehenneme çeviren sermaye yanlısı ekonomik politikalara karşı hep birlikte omuz omuza ortak mücadele etmelidir.
Bunun için, çalışanların ve emeklilerin ücret ve maaşlarının insanca yaşanabilecek seviyeye çıkarılması ile temel gıda ve tüketim harcamalarından alınan dolaylı vergilerin kaldırılması talebiyle tüm işçi, memur ve emekli sendikalarıyla emekli derneklerinin katılacağı merkezi ve kitlesel yürüyüş ve mitingler düzenlenmelidir.
Böylece, uzun yıllardan beri bir avuç vurguncunun yararına, milyonlarca çalışanın ve emeklinin zararına yaratılan yıkım süreci tersine çevrilebilir.
Aksi halde, milyonlarca işçi, memur, emekli, çiftçi, esnaf ve sanatkâr, işsiz yurttaşlar, şehir ve köy emekçileri ağır bedeller ödemeye ve cehennem hayatı yaşamaya devam edecektir.
İşçiler, memurlar, emekli yurttaşlar;
Artık söz bitti. Şimdi karar verme ve harekete geçme zamanı. Ya köle olacağız, ya insanca yaşayacağız. Biz istemezsek vermeyecekler, haydi hep birlikte ortak ve birleşik mücadeleye.
İnanın, ele ele ve omuz omuza birlikte mücadele etmeyi başarabilirsek; emeklilerin ve tüm çalışanların sendikal haklarını özgürce kullanabileceği, huzur ve güven içerisinde insanca yaşayabileceği günlere mutlaka kavuşacağız.
Sonunda biz kazanacağız, emekliler kazanacak, alınteri ile yaşayan tüm emekçiler kazanacak.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Türkiye’nin bütün işçileri, memurları ve emeklileri birleşin!