Amerika’nın, Truman Doktrini ve Marshall Planı kapsamında; “Sovyetler Birliği’nden gelecek olan komünizm tehlikesine karşı Türkiye’yi korumak ve Türk-Amerikan dostluk ilişkilerini geliştirmek yalanıyla 1948-1950 yılları arasında yaptığı Marshall Yardımı ile başlayan; Adnan Menderes’in, “Türkiye’yi ‘Küçük Amerika’ yapacağız, her mahallede bir milyoner yaratacağız” söylemine dayalı olarak, Türk askerinin Amerika’nın isteği üzerine 25 Eylül 1950 tarihinde Kore Savaşı’na gönderilmesiyle devam eden süreç; 18 Şubat 1952 tarihinde Türkiye’nin NATO’ya üye olmasıyla sonuçlandı.
Ulusal Kurtuluş Savaşı ile sona eren Anadolu’daki emperyalist işgal, NATO’ya üye olduğumuz günden itibaren 72 yıldan beri Amerikan işgaliyle sürüyor.
Anadolu toprakları üzerinde nükleer silahları ve binlerce askeriyle yılan gibi çöreklenen ABD/NATO üsleri ulusal güvenliğimizi ve bağımsızlığımızı tehdit ediyor.
Türkiye’yi sömürgeleştirerek tüm Anadolu’yu Amerikan Üsleri ile işgal eden ABD, aynı oyunu Ortadoğu’da sahneye koyuyor. Suriye topraklarını Amerikan Üsleri ile donatarak, bölge üzerindeki askeri ve politik hegemonyasını arttırıyor.
Atlantik nerede, Türkiye nerede, Ortadoğu nerede?
Amerika’nın Türkiye’de ve Ortadoğu’da ne işi var?
Ülkemizdeki ABD/NATO üsleri Türkiye’nin ne işine yarıyor, kimin çıkarlarını koruyor?
NATO üyesi Türkiye’nin 72 yıllık müttefiki olan Amerika, Türkiye’ye gerçekten dost mu, düşman mı?
Türk Amerikan dostluk ilişkileri yalanıyla yıllardır Türkiye’ye dayatılan Amerikan hegemonyasını anlayabilmek için öncelikle yukarıdaki soruların yanıtlarının verilmesi gerekiyor.
Emperyalizm özgürleştirmez, köleleştirir!
Milyonlarca Kızılderili’nin katledilmesi ve soykırıma uğratılması sonucunda kurulan Amerika Birleşik Devletleri, yeryüzüne asla barış, demokrasi ve özgürlük getiremez.
Bugün Ortadoğu’da ‘barış ve insan hakları’ havarisi kesilen ABD; Japonya’da, Vietnam’da, Kore’de, Nikaragua’da, Afganistan’da, Yugoslavya’da ve Ukrayna’da yarattığı savaşlarda; Şili’de ve Türkiye’de gerçekleştirdiği askeri darbelerde milyonlarca masum insanın ölümünden sorumludur.
Demokrat Parti iktidarı döneminde, ABD Savunma Bakanı John Dulles’ın ifadesiyle, “müttefik güçler en ucuz askeri Türkiye’den temin ediyor, bir Türk askerinin maliyeti 23 cent’e denk geliyor” diye, Amerikan çıkarları için binlerce Türk askerini Kore Dağları’nda savaşa sürerek ağır bedeller ödememize neden olan sözde dostumuz ve müttefikimiz ABD; günümüzde kendi yarattığı IŞİD’e karşı ‘Kürtleri korumak’ bahanesiyle işgal ettiği Suriye’de, Büyük Ortadoğu Projesi adını verdiği emperyalist planlarını gerçekleştirmeye çalışıyor.
Bölgesel savaş planı kapsamında sevk ettiği ağır silahlarla askeri yığınak yaparak Ortadoğu halklarını ateş çemberine atıyor. İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımını destekleyerek Ortadoğu’yu kan çanağına çeviriyor.
Eski ABD Başkanı Trump’ın ifadesiyle, Ortadoğu’daki Amerikan çıkarları için 20 yılda 7 trilyon dolar harcayan; demokrasi ve özgürlük vaadiyle işgal ettiği Suriye toprakları üzerinde askeri üsler kuran, bölgedeki ayrılıkçı güçleri silahlandırıp ordu kuran, eğiten ve para yardımı yapan 72 yıllık sözde dostumuz ve müttefikimiz ABD, sadece Ortadoğu’nun değil, ülkemizin ulusal güvenliğini, toprak bütünlüğünü ve Türkiye halkının geleceğini tehdit ediyor.
Emperyalistlerden dost olmaz!
Eğri oturalım, doğru konuşalım. Kim ne derse desin; Irak’ta Saddam Hüseyin’in öldürülmesiyle başlayan, Suriye’nin ABD tarafından işgaliyle devam eden, İran ve Türkiye’nin de dahil edilmek istendiği sürecin, “Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı” ile asla bir ilgisi yoktur.
Yaşananlar ABD’nin bölgedeki enerji kaynakları üzerindeki bölgesel ve küresel hegemonya savaşının bir sonucudur.
72 yıl önce Türk askerinin Kore Dağları’nda Amerikan çıkarları için savaştığı gibi, bugün de Kürt gençleri, Pentagon ve Centcom generallerinin emrinde Amerikan çıkarları için savaşmaya zorlanıyor.
ABD, ‘BOP’ için Ortadoğu halklarını birbirine kırdırıyor, halklar arasındaki dostluğu, barışı ve kardeşliği dinamitliyor. Adeta bir ‘Cambaza bak’ oyunu oynuyor! Tıpkı Balkanlarda ve Yugoslavya’da yaptıkları gibi.
Trump’ın, ABD’nin emperyalist çıkarları doğrultusunda Ortadoğu’yu yeniden yapılandırmak uğruna “bugüne kadar Ortadoğu’da 7 Trilyon Dolar harcadık” şeklindeki itirafı, her şeyi açıkça ortaya koyuyor. Parayı veren düdüğü çalıyor!
Emperyalistlerden dost olmaz. İşgalci, sömürgeci ve katil Amerikan yönetimi Türkiye’nin, Ortadoğu’nun ve tüm dünya halklarının baş düşmanıdır.
ABD emperyalizmi ve onun kanlı saldırganlık örgütü NATO, yeryüzündeki sömürü ve gericilik sisteminin baş dayanağıdır.
ABD ve NATO’nun olduğu yerde barış, demokrasi, özgürlük ve kardeşlik olmaz. ABD/NATO, gittiği yere sadece sömürü değil; acı, kan, gözyaşı, zulüm ve ölüm taşır.
Türkiye’de, Ortadoğu’da ve tüm dünyada halkların “Barış içinde bir arada kardeşçe yaşayabilmesi” ABD’nin savaş makinesi NATO’ya karşı mücadele etmek ve Amerikan hegemonyasını yıkmakla mümkündür.
“NATO’ya Hayır”, “Katil Amerika, Türkiye’den ve Ortadoğu’dan Defol” şiarı ile tüm İlericiler, Yurtseverler, Devrimciler, Demokratlar, Sosyalistler, Kemalistler ve Komünistler birleşerek işgalci ve sömürgeci Amerikan ordusunu Anadolu’dan ve Ortadoğu’dan kovmadıkça bölgemizde barışa, kardeşliğe ve huzura kavuşmak asla mümkün değildir.
Barış için tek yol, emperyalizme karşı omuz omuza mücadele etmektir.
Emperyalizm ve işbirlikçileri yenilecek, ‘Vatan Cumhuriyet Emek’ kazanacak.