Evet, İsrail bu olayı bir fırsata çevirdi ve Gazze sorununu soykırım ve etnik temizlik yöntemiyle “çözmeye” karar verdi.
Ancak İsrail’in faşist hükümeti, pek çok açıdan yanıldı.
Ortadoğu’daki olaylar zinciri, küresel büyük güç mücadelesinin hangi tarafına yaradı diye bakılırsa mesele daha da netleşir.
ABD’ye yaradı mı?
Kesinlikle hayır. Tam olarak pantolonu inik vaziyette yakalandı.
Ukrayna’da yolun sonuna geldi.
İlk başta çok karlı bir girişimdi.
Rusya savaş ve ekonomik yaptırımlarla yıpranacak, Putin iktidardan düşecek ve Yeltsin benzeri bir yönetimle Rusya’nın parçalanması sağlanacak, başta Almanya olmak üzere Avrupa enerjide ABD’ye bağlanarak daha da vasallaşacak, NATO beyin ölümünden dirilecek, silah satışları patlayacaktı.
Amerikalı neo con stratejistlerin bu ıslak hayalleri, çok kutuplu dünyanın duvarına çarparak dağıldı.
Küreselcilerin gündüz düşleri, Rusya’nın tüm batıdan daha fazla cephane ve silah üretim kapasitesine sahip olmasıyla kabusa döndü.
Çin gibi devasa bir gücün Rusya ile yakınlaşması da tuz biber ekti.
2 yıllık savaş artık Rusya’nın zaferine doğru evriliyor.
Biden yönetimi, askeri endüstriyel kompleksini doyurdu ama ekonomisi kötü.
Şimdi topu Avrupa’ya atmaya çalışıyorlar.
Giderek yoksullaşan Avrupa toplumları ise yavaştan uyanıyor, küreselci “atanmış” yöneticilerini sırtından atmaya çalışıyor.
İşte tam bu noktada meydana gelen 7 Ekim El Aksa Tufanı ABD’nin iyiden iyiye güçten düşmesine sebep oldu.
ABD ve Avrupa, hem Ukrayna hem Filistin’de zor durumda.
ABD’nin yancıları Kızıldeniz’de resmen çuvalladı.
Almanya’nın füzesi geri düşüyor, İngiliz gemileri arıza yapıyor, füzeleri az daha kendi bakanlarını vuruyor.
Yemenli Husiler “düveli muazzama”ya karşı (Çanakkale Zaferimizden esinle) gemileri bile olmadan büyük bir başarı elde ediyor.
Sadece füzeleriyle Bab El Mendep gibi dünya ticaretinin en önemli boğazlarından birini İsrail ve yancısı Batı’ya kapatmayı başardılar terlikli Che Gueveralar!
Ensarallah’ın İsrail bağlantılı gemi taşımacılığına getirdiği Kızıldeniz yasağı, Çin’in bölgedeki konumunu güçlendirirken, ABD’li rakibini kazanılamaz bir krize sürükledi.
Çin’in Avrupa’ya ihracatının çoğu Kızıldeniz’den geçiyor ve Çin’e gelen büyük miktarlarda petrol ve maden de yine aynı yolu kullanıyor.
Ensarallah’ın, bölgedeki başta İran olmak üzere tüm direniş ekseni ile iyi ilişkilere sahip Çin’in gemilerine dokunmaması, Pekin’e müthiş bir ticari ve stratejik avantaj sağlıyor.
İngiltere’de Davos tarafından atanmış Rişi Sunak, anti emperyalist ve Filistin yanlısı siyasetçi bağımsız George Galloway’ın seçim bölgesinde kazandığı ezici zafer sonrası acil kabineyi topluyor.
ABD ise İsrail’e verdiği koşulsuz destek yüzünden kendi iç kamuoyunda ve tüm dünyada lanetleniyor.
Rusya ve Çin ise Batı Asya’da büyük kazanımlar elde etti.
ABD bölgeden kovuluyor
Bunlardan belki de en önemlisi ABD’nin Ortadoğu’dan kovulma sürecinin başlaması ve hızlanması oldu.
Irak Direnişi, İsrail’in Gazze’deki soykırımına verdiği desteği durdurması için ABD üslerine saldırılar düzenlerken, Bağdat ve Moskova, ABD askerlerini Irak’tan sürme hedeflerine yaklaşıyor.
ABD’nin misilleme olarak Irak ve Suriye’ye düzenlediği hava saldırıları, İran’ın Direniş Ekseni’ndeki müttefiklerine güçlü bir caydırıcılık mesajı iletmeyi amaçlıyordu.
Ancak saldırılar esas olarak Irak hükümetini ve onun yerel müttefiklerini daha da kızdırdı.
Washington ile ilişkiler yeniden değerlendiriliyor ve ABD’nin Irak’tan çıkması için baskılar artıyor.
Bağdat kaynaklı haberlere göre Irak hükümeti, ABD güçlerinin Irak’tan tamamen çekilmesi yönündeki müzakerelerini kolaylaştırmak amacıyla, direniş güçleri ile ABD üslerine yönelik askeri operasyonlarını askıya alma konusunda anlaşmaya vardı.
Suriye’de ise Cumhurbaşkanı Beşar Esad, Rusya ile işbirliğini artırıyor.
Rus üslerinden kalkan Su-34 tipi savaş uçakları Golan semalarında devriye uçuşlarına başladı.
2011’de ABD tarafından vasalları aracılığıyla başlatılan iç savaştan sonra Suriye, artık bölgede zaferi tanınan ve ilişki kurulması elzem olan bir ülke olarak öne çıkıyor.
Lübnan Hizbullah’ı da elindeki büyük silah gücü ile İsrail’e korku salıyor.
ABD’nin İran ve Hizbullah’a karşı bir savaşta İsrail’in yardımına gelmeyeceği artık açıkça konuşulan bir şey.
Buna ek olarak ABD’nin geleneksel müttefikleri olarak bilinen Körfez ülkeleri, Yemen’e karşı Amerikan üslerinin kullanılmasına izin vermiyor.
Bu çok önemli bir gelişme..
Suudi Arabistan ve BAE, yıllardır bölgede ABD’nin maşası olarak bilinirdi.
Suriye ve Irak’taki savaşlarda hep ABD’yi desteklediler, Amerikan siyasetinin emrinde oldular.
Çin ve Rusya’nın özellikle Suudi Arabistan ile yakınlaşması sonrası bu durum değişiyor.
Suudi Arabistan, İsrail’in insanlık dışı Gazze saldırıları sonrası İsrail ile açılımını askıya aldı ve şimdi de ABD’ye üslerini kullandırmıyor.
Ülkeyi yöneten Prens Selman’ın “ben ülkenin Atatürk’ü olacağım” diyerek başlattığı çağdaşlık reformları tam da bu ana denk geldi.
Jeopolitik değişimler, siyasi değişimleri de beraberinde getiriyor.
Bugün küresel çapta küresel batı sadece ekonomik ve siyasi bağlamda yenilmiyor, ahlaki açıdan da büyük bir çürüme yaşıyorlar.
Ukrayna’dan gelen organ ve çocuk kaçakçılığı haberleri, LGBTQ tipi renkli faşizm denemeleri, Epstein adasındaki şeytani sapıklıklar, İsrail’in bebekleri öldürmesine verilen acımasız destekler, neoliberalizmin getirdiği korkunç gelir dağılımı bozukluğu ve daha pek çok iğrençlik, Batı’yı üstün bir medeniyet olma noktasından çürüyen ve yozlaşan bir garabet haline getiriyor.
ABD’nin rakiplerini izole etme kapasitesi günden güne eriyen bir donanma gücüne ve giderek zayıflayan doların pamuk ipliğine bağlı.
ABD, Batı Asya’dan giderken geleneksel olarak yine Türkiye’deki ağırlığına güveniyor.
Hem de PKK ve Kukla Kürdistan projesine verdiği açık ve utanmaz desteğe rağmen.
Malesef ülkemizde NATO düzeni sayesinde Amerikan uşağı bir kitle var ve hala etkili.
Bunlara Amerikan eroinmanları deniyor!
Ben kısaca Ameroinmanlar diyorum…
Bu tipler dünya yıkılsa ABD’nin üstünlüğünden vazgeçemez.
Farklı ölçeklerde, hem dolar hem gönül bağıyla Washington’a bağlıdırlar.
En kötüsü de tüm yönetim kademeleri, iş dünyası ve siyasi partilerde varlar.
Ancak bırakın NATO üyesi olmayı, ABD’nin 51. Eyaleti denen Suudi Arabistan bile Amerikan etkisinden çıkabiliyorsa, bizim çıkmamamız için bir sebep yok.
Yeter ki halkımız bu uzun NATO uykusundan uyanabilsin.
Yalnız çok vakit de yok, dünya ciddi bir savaşa doğru giderken İncirlik’teki Amerikan atom bombaları bizim için üzerinde oturduğumuz saatli bomba gibi tehlikeli.
ABD’nin bölgemizden kovulması bizim için tek çözümdür.
Kaynak: Hüseyin Vodinalı / VeryansınTV