İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclis İSİG, Özak Tekstil işçilerinin sendikal hak mücadelesinin şahsında tekstil işkolunda iş cinayetleri raporunu açıkladı.
Özak Tekstil işçilerinin sendikal mücadelesinin özetlendiği raporda tekstil işkolunun nasıl ucuz emek gücü haline geldiği de vurgulanıyor.
Rapora göre, 2013 yılında 37 işçi, 2014 yılında 35 işçi, 2015 yılında 12 işçi, 2016 yılında 44 işçi, 2017 yılında 27 işçi, 2018 yılında 28 işçi, 2019 yılında 35 işçi, 2020 yılında 54 işçi, 2021 yılında 33 işçi, 2022 yılında 32 işçi ve 2023 yılının ilk on bir ayında 27 işçi olmak üzere; 2013 yılından bugüne “en az” 364 tekstil işçisi “iş cinayetleri”nde hayatını kaybetti…
Raporda, tekstil işkolunda iş cinayetlerinde ölenlerin 9’u (yüzde 2,47) sendikalı işçi, 355’i ise (yüzde 97,53) sendikasız olduğuna dikkat çekiliyor.
Özak Tekstil işçileri direnişi
Özak Tekstil Şanlıurfa’nın en büyük işletmesi, ‘İSO ikinci 500’ listesinde yer alıyor ve Levi’s başta olmak üzere çok sayıda ünlü marka için üretim yapıyor. İşte bu ‘çok kazanan’ firmanın, Özak Tekstil’in işçileri 23 gündür direnişte. Peki neden?
Şanlıurfa’da yaklaşık 700 işçinin çalıştığı Özak Tekstil’de 500 işçi, haklarını aramadığı gerekçesiyle (ücret, yemek, servis vd.), Hak-İş’e bağlı Öz-İplik-İş sendikasından istifa ederek bağımsız BirTek-Sen’e üye oldu. Bunun üzerine patron ve eski sendikanın baskısıyla işçiler istifa ettirilmeye çalışıldı, bir kadın işçi işten çıkarıldı, işçiler iş durdurdu, patron jandarmayı çağırarak işçileri dışarı çıkarmak istedi ve direniş başlamış oldu.
İlerleyen günlerde sendika yönetici ve uzmanları, işçiler jandarma tarafından defalarca coplanarak, biber gazı ve tazyikli su sıkılarak gözaltına alındı. Valilik, şehrin genelinde eylem yasağı getirdi. Fabrikanın olduğu sokağa giriş yasaklandı. İşçilere (özellikle kadınlara) baskı, tehdit ve mobbing uygulandı. Yeni işçi alım ilanları yayınlandı. İşçiler, bekledikleri OSB’deki camiden müftü tarafından çıkarılmak istendi ve cami kapısına kilit vuruldu. Yani fiilen ‘işçilere karşı bir OHAL ilan edildi’…
Bu süreçte işçiler fabrikada üretimi tamamen durdururken gerek fabrika önünde gerek Rabia meydanında direnişlerine devam ettiler. Türkiye’nin birçok şehrinde ve Almanya’da Özak Tekstil işçileri ile dayanışma eylemleri gerçekleştirildi. Direniş sürüyor…
Bu noktada altını çizelim:
-Sendikaya üye olmak ve üye olacağı sendikayı seçmek işçilerin evrensel ve anayasal bir hakkıdır. İşçilerin üye olacağı sendikayı seçmeleri noktasında yapılan baskılara son verilsin. Fabrikada çoğunluğu sağlayan sendika BirTek-Sen tanınsın…
-İşten atılan işçiler geri alınsın ve bu süreçteki tüm hakları verilsin…
-Başta Vali olmak üzere işçilere karşı haksız kararlar veren ve uygulamalarda bulunan tüm kamu görevlileri hakkında adli ve idari soruşturma başlatılsın…
Tekstil sermayesi ucuz emek gücü üzerinde yükseliyor
Türkiye ekonomisinde üretim, istihdam ve ihracatta yer tutan sektörlerinden bir tanesi tekstil ve konfeksiyondur. Sektör başlıca üç bölümden oluşmaktadır: Tekstil, sektör cirosunun yaklaşık yüzde 50’sini; giyim, sektör cirosunun yaklaşık yüzde 30’unu; deri ve ayakkabı ise, sektör cirosunun yaklaşık yüzde 20’sini temsil etmektedir.
Dünyanın en büyük beşinci tekstil üretici ve ihracatçısı konumundaki Türkiye’nin hazır giyim ihracat pazarının yüzde 70’i Avrupa Birliği ülkelerinden oluşmaktadır. Tekstil ve hammaddeleri sektörü; COVID-19 pandemisi, Rusya-Ukrayna savaşı, tedarik ve değer zincirlerinde yaşanan sorunlar, enerji maliyetlerinde artış ve küresel iktisadi durgunluk nedeniyle olumsuz etkilendiği bir döneme girmiştir. Başta hazır giyim ve konfeksiyon olmak üzere birçok sektör, yüzde 10’ları aşan kayıp yaşamıştır. Tekstil patronlarının 2022 yılında 15 milyar dolarlık ihracat hedefi 2021 yılına göre yüzde 0,6’lık artışla 12,9 milyar dolar civarında kalmıştır. 2023 yılının ilk aylık rakamları incelendiğinde ise 5,9 milyar dolarlık sektör ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yine düşüş göstermiştir. Tekstil ve hammaddeleri sektör ihracatının Türkiye’nin genel ihracatı içerisindeki pay oranı yüzde 4,6’dır ve ihracatta öne çıkanlar dokuma, teknik tekstiller ve ipliktir.
Türkiye’deki tekstil ve hazır giyim şirketlerinin satışları genel olarak Euro bazında, maliyetleri ise Dolar bazında olduğundan ötürü döviz kurlarındaki hareketlilik pazar, ücretler ve enerji maliyetlerini etkilemektedir. Tekstil patronları imkânları dâhilinde üretimi enerji ve işçilik maliyetlerinin daha düşük olduğu ülkelere kaydırarak daha yüksek kâr ve satış hedeflemektedir. En fazla tercih edilen ülkelerden birisi, ABD ile Serbest Ticaret Anlaşması bulunan Mısır’dır. Burada faaliyet gösteren yaklaşık 35’ten fazla Türk tekstil şirketi, 1,5 milyar dolarlık yatırımla ülkenin tekstil ve konfeksiyon pazarının üçte birini yönetmektedir. Ayrıca 500 milyon dolarlık yeni yatırım öngörülmektedir.
Tekstil patronlarının ulusal ve uluslararası pazarda giriştikleri rekabette öne çıkmalarını sağlayan daha çok ve daha ucuz üretimin öznesi işçiler ve ücretleridir. Resmi verilere göre 2021 yılında tekstil sektöründe faaliyet gösteren 19 bin 256 şirkette 500 bin civarında işçi bu sektörü ayakta tutmaktadır. Tekstil ve konfeksiyon sektöründe çalışan işçiler ne kadar uzun süre çalışıp daha az kazanırsa, tekstil patronları da o kadar kazançlı çıkarak yeni yatırımlar için sermaye biriktirebilecektir…
Bu noktada görülen en çıplak gerçeklik ise çalışırken ölen işçiler, ‘iş cinayetleri’… İSİG Meclisi olarak temel kriterimizin “bütün iş kazalarının önlenebilir olduğu” ve işçi ölümlerinin önlenebilir olması yüzünden yaşananları “iş kazası” değil “iş cinayeti” olarak tanımladığımızı hatırlatarak, son on yılda meydana gelen iş cinayetleri bilgilerini paylaşıyoruz…
Nedenlerine göre dağılım
Trafik, Servis Kazası nedeniyle 86 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 55 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 48 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 38 işçi; Covid-19 nedeniyle 31 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 16 işçi; Silikozis nedeniyle 15 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 15 işçi; Şiddet nedeniyle 14 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 10 işçi; İntihar nedeniyle 9 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 8 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 7 işçi; diğer nedenlerden dolayı 12 işçi hayatını kaybetti…
-En çok ölüm nedeni olarak servis kazalarını görüyoruz. Servis minibüslerinin eski-bakımsız olması, fazla işçi bindirilmesi, denetimsizlik ve uygun yerde işçi indi-bindilerin yapılmaması sonucu işçi ölümleri meydana geliyor.
-Patlama ve yanmaların oransal olarak en fazla olduğu bir işkolu tekstil. Fabrikalarda ve atölyelerde gerekli bakım, denetim ve yenilemenin yapılmaması sonucu buhar ve yağ kazanlarının patlaması, kimyasal madde yanmaları sıklıkla yaşanmaktadır.
-Ezilmeler de önemli bir ölüm nedeni. Yine bakımsızlık-denetimsizlik nedeniyle makinelere sıkışma-kapılma, forklift ve ağır malzeme altında kalma ile yük asansörlerine işçilerin bindirilmesi sonucu ölümler meydana gelmektedir.
-Son olarak dikkat çekmek istediğimiz husus ise silikozis sonucu ölümlerdir. 2000’li yılların başında kot kumlama atölyelerinde çalışan yüzlerce işçi silikozise yakalanmıştır. Daha sonra kot kumlama yasaklansa da işçiler ölüm sıralarını beklemektedir. 2013 yılı ve sonrasında da en az 15 kot kumlama işçisi silikozis hastası hayatını kaybetmiştir.
Cinsiyete göre dağılım: 81 kadın ve 183 erkek işçi hayatını kaybetti…
İşkolundaki kadın işçi ölümü tüm işkolları baz alındığında Türkiye ortalamasının üç katıdır. Bu durum kadın işçilere dönük politikaların oluşturulması ve öne çıkarılması zorunluluğunu göstermektedir.
Yaş gruplarına göre dağılım
14 yaş ve altı 5 çocuk işçi,
15-17 yaş arası 11 çocuk/genç işçi,
18-29 yaş arası 76 işçi,
30-49 yaş arası 199 işçi,
50-64 yaş arası 53 işçi,
65 yaş ve üstü 3 işçi,
Yaşını bilmediğimiz 37 işçi hayatını kaybetti…
Hayatını kaybeden göçmen işçilerin geldikleri ülkeler şöyle:
36 Suriyeli, 3 Özbekistanlı, 3 Türkmenistanlı, 2 Afganistanlı, 2 Gürcistanlı, 1 Iraklı, 1 İranlı ve 1 Nijeryalı göçmen işçi hayatını kaybetti…
Tekstil işkolunda göçmen işçi ölüm oranı yüzde 13,5 ile tüm işkolları baz alındığında Türkiye ortalamasının 2-3 katıdır. Özellikle sektörde yoğun bir biçimde Suriyeli işçi çalışmaktadır. Bu noktada sendikal hareket göçmen işçilerin taleplerini öne çıkaran bir perspektife sahip olmalıdır.
47 şehirde iş cinayeti
69 ölüm İstanbul’da; 47 ölüm Gaziantep’te; 43 ölüm Tekirdağ’da; 24 ölüm Bursa’da; 20 ölüm Denizli’de; 11 ölüm Şanlıurfa’da; 10’ar ölüm Aydın, İzmir, Kocaeli ve Uşak’ta; 7’şer ölüm Antalya, Batman ve Kahramanmaraş’ta; 6’şar ölüm Bingöl, Manisa ve Mersin’de; 5’er ölüm Adana, Adıyaman, Ankara, Diyarbakır, Niğde ve Tokat’ta; 4’er ölüm Osmaniye ve Sakarya’da; 3 ölüm Malatya’da; 2’şer ölüm Aksaray, Balıkesir, Düzce, Hatay, Kayseri, Konya, Kütahya ve Zonguldak’ta; 1’er ölüm Bartın, Bolu, Çanakkale, Çankırı, Erzurum, Eskişehir, Isparta, Karabük, Kırıkkale, Mardin, Muğla, Ordu, Samsun ve Sivas’ta meydana geldi…
Tekstil işçisi ölümlerinin yüzde 70’i İstanbul, Tekirdağ, Bursa, Kocaeli, Gaziantep-Şanlıurfa hattı ve Denizli-Uşak-Aydın-İzmir bölgesinde gerçekleşti. Sendikal hareketin bu havzalarda çalışmalarını yoğunlaştırması gerekiyor…