Yurttaş Birlikteliği’nin çağrısıyla çok sayıda demokratik kitle örgütü, emekli ve emekçi sendikaları ile siyasi partilerin de destek verdiği “Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı” mitingi öncesinde Atatürk Kültür Merkezi (AKM) önünde toplanan yurttaşlar, mitingin yapılacağı Tandoğan (Anadolu) Meydanı’na yürüdü.
AKM önünde sabah saatlerinde toplanan yurttaşlar, “AKP’den hesabı emekliler soracak”, “Hak, hukuk, adalet” ve “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları atarken, ellerinde “Gençler bütçeden hakkını istiyor”, “Emekçiler bütçeden hakkını istiyor” ve “Kadınlar bütçeden hakkını istiyor” dövizleri taşıdı.
“Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı” mitinginde konuşan Yurttaş Birlikteliği Platformu Sözcüsü Avukat Şenal Sarıhan, “Ülkenin yüzde 10’unu dahi oluşturmayan bir kesim bizim emeklerimiz ve çabalarımız üzerinden bizden yüz bin kat çok daha iyi koşullarda yaşıyorlar. Ben biliyorum torunlarınız varsa onlara artık çikolatalar alamıyorsunuz. Ekmeklerin fiyatları arttı ama evimize giren ekmeğin miktarı azaldı” dedi.
“Pes etmeyeceğiz”
Mitinge katılan yurttaşlar tepkilerini şu şekilde açıkladılar:
“Eşit hakka eşit ücret istiyoruz. Evimde nüfusum yok diye kendimi şanslı sayıyorum, oysaki yalnızlıkta çok zor”
“68 yaşındayım, bu güne kadar duymadı, o duyana kadar ölümüne kadar buradayım. Elbet bir gün duyacak, pes etmeyeceğim.”
“Evimize giren ekmeğin miktarı azaldı”
Platform Sözcüsü Avukat Şenal Sarıhan, konuşmasında şunları dile getirdi:
“Ülkenin yüzde 10’unu dahi oluşturmayan bir kesim bizim emeklerimiz ve çabalarımız üzerinden bizden yüzbin kat çok daha iyi koşullarda yaşıyorlar. Ben biliyorum torunlarınız varsa onlara artık çikolatalar alamıyorsunuz. Torunlarınız varsa onların canının çektiği bir meyveyi kilolarca taşıyıp eve alamıyorsunuz. Ekmeklerin fiyatları arttı ama evimize giren ekmeğin miktarı azaldı. Üniversiteye giden çocuklarımız varsa burs peşinde koşuyorsunuz. O burs bir tek kitap almalarına yarıyor ama o çocuklarımız barınmak, karınlarını doyurmak, beyinlerini bilgiyle donatmak istiyorlar. Eşinize onun istediği herhengi bir giyisiyi artık alamıyorsunuz. Evde iki kişi bile çalışsanız oturup hesaplar yapmak zorundasınız. Pazara çıktığınızda artık eskisi gibi pazarın en güzel saatini değil en ucuz saatini arıyorsunuz. Hatta acaba yerlere dökülmüş bir şey var mı diye bakıyorsunuz. Bu, bir ülkede yoksulluğun derinleştiğinin işaretidir.

“Yurttaş birlikteliği bir ülkenin temelidir.”
Yoksulluk sınırı bile 90 bin lirayken hangimizin evine 90 bin lira maaş giriyor? Bugün parlamentoda uzun bir zamandan beri bütçe görüşmeleri var. Bütçe hakkı, emeğin hakkı anlamına gelir. Çalışmanın karşılığı anlamına gelir. Emeğimizin hakkı ne yazık ki parlamentoda karşılanamıyor. ‘Şu Meclis’in duvarları çok kalın’ derdim. Sonra o duvarların içinde de kısa bir süre bulunma ‘şansım’ oldu. Orada da içerinin ve dışarının duvarlarının ses geçirebilmesi için halkın daha yüksek sesle, daha örgütlü mücadele etmesine ihtiyaç olduğunu her seferinde gördüm. Burada taleplerimizi ortak bir şekilde ifade etmek için bulunuyoruz. Yurttaş birlikteliği aslında bir ülkenin temelidir. Eğer yurttaşlar bir aradalığı örgütlü bir biçime dönüştürebiliyor, örgütleri arasında dayanışmayı güçlendirebiliyor ve hep birlikte seslerini yükseltebiliyorlarsa halk olmayı başarmış olurlar. İşte bugün emekli sendikalarımız, derneklerimiz, kadın erkek hep birlikte Tandoğan’dan Parlamento’ya sesimizi duyurmak için bir aradayız. Bu bir aradalığı daha da büyütmek gerekiyor.”
“Bütçe hakkına ilişkin istemlerimizi, haykırmak için bir aradayız”
Mitinge katılan örgütler adına ortak açıklama yapıldı:
Yurttaş Birlikteliği (YB); güzel yurdumuzda, eşitlik, adalet, özgürlük, barış ve demokrasi içinde yaşamamız için, emekli, emekçi, işsiz, küçük üretici, esnaf, öğrenci; kadın-erkek; genç-,yaşlı, engelli tüm halkın, haklı ve meşru istemlerini savunmayı kendisine görev olarak kabul etmiştir. Bu anlayışla, bugün tam da TBMM’nde bütçe tartışmaları sürerken, bütçe hakkına ilişkin istemlerimizi, buradan haykırmak için bir aradayız.
“Sistem, bizleri, en düşük emekli maaşında ‘eşitlemek’ istiyor”
Hepimiz biliyoruz ki, emekli ve emekçiler olarak, her gün biraz daha yoksullaşıyoruz. Emeğimizin hakkı olan ve bizim çalışarak kazandığımız maaşlardan kesilen vergilerle oluşturulan bütçeden, bize ayrılması gereken pay, her gün biraz daha küçülüyor. Sistem, bizleri, en düşük emekli maaşında “eşitlemek” istiyor. Yaşam standardımız, sürekli düşüyor. Karnımızı doyurmaktan, evimizi ısıtmaya, aydınlatmaya, çocuklarımızın en sıradan gereksinimlerini karşılamaya artık gücümüz yetmiyor. Çünkü, maaşlarımız azalırken, yaşam giderek pahalanıyor.. Eti, vitrinlerde seyrediyor, semt pazarlarına gün içinde değil, pazarın dağılmasına doğru seçilmiş ürünlerden arta kalanları ya da pazarcılar tarafından atılan sebze ve meyveleri daha ucuz almak, hatta toplamak için gidiyoruz. Yazılı ve görsel basında, çöplükten yiyecek arayan emeklilere ilişkin haberler giderek artıyor., Büyüklerin, torunlarına harçlık vermeleri ya da armağan almaları tarihe karışmış görünüyor. İlköğretimdeki çocuklarımızın beslenme çantaları dolmadığı gibi, üniversitelerde okuyan çocuklarımızın bursları dahi onlara yetmiyor. Diğer yandan üniversiteleri bitirmiş kızlarımız ve oğullarımız, ev genci olarak işsizliğe mahkum edilmiş olmanın acısını yaşıyor. Bütün bunlar nasıl bir açlık ve sefalet içinde yaşadığımızın göstergeleridir.

“Emeklilik, bedeli peşin ödenmiş bir haktır”
Sendikalarımızın yaptıkları araştırmalarına göre, 2025 tarihi itibariyle yoksulluk sınırı 97.159 TL ve açlık sınırı ise 29.828 TL TL!!! Ülkemizde milyonlarca emekli 16.881,00 TL gibi korkunç düşük bir maaşla, yaşamaya çalışıyor. İşçiye ise sadece 22.104 TL asgari ücret ödeniyor. Milyonlarca kamu çalışanının aldığı ücret de yoksulluk sınırının oldukça altındadır.
İnsan onuruna yaraşır bir emekli maaşı talep ettiğimizde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı; bir taraftan ülkemiz emeklilerinin durumunun dünyadaki diğer ülke emeklilerinden daha iyi olduğunu ileri sürerken bir yandan da emekli maaşını zamanında aldığımız için şükredip susmamızı tavsiye ediyor.. Maliye Bakanı ve SGK Genel Müdürü ise biz emekliler uzun yaşadığımız için düşük maaş aldığımızı ileri sürüyor. Oysa yapılması gereken, bizlerden kesilen SGK primlerinin, amaca uygun ve doğru biçimde değerlendirilmesidir. Emeklilik, bedeli peşin ödenmiş bir haktır. Maaşlarımız da emeğimizin karşılığıdır. Asla; sadaka ya da ulufe değildir.
Emekli aylıkları, bırakınız insan onuruna yaraşır bir sosyal yaşamı sürdürmeyi; barınma, beslenme, sağlık, ulaşım, giyim vs. gibi zorunlu yaşam ihtiyaçlarını dahi karşılamaya yetmediği içindir ki milyonlarca emekli tekrar çalışmakta veya iş aramaktadır. 2002 yılında yüzde 36,6 olan çalışan veya iş arayan emeklilerin oranı Aralık 2024’te yüzde 65,7’ye yükselmiş durumdadır.
“Toplumun %10’unu oluşturan mutlu azınlık milli gelirin %55,6’sına el koyuyor”
Ülkemizin yerüstü ve yeraltı zenginlikleri herkese yetecek düzeyde iken, bu kaynakların adil ve eşit dağıtılmayışı nedeniyle küçük bir azınlık bolluk içinde yaşarken; toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan emekliler, emekçiler, işsizler, küçük üretici, küçük esnaf ve öğrenciler, özellikle engelliler açlık ve sefalet içinde sürünmektedirler. Toplumun %10’unu oluşturan mutlu azınlık milli gelirin %55,6’sına el koyarken, toplumun dezavantajlı kesimini oluşturan en yoksul %50’si milli gelirin sadece %14,1’ini alabilmektedir. Bu tablo, eşitsizliği ve adaletsizliğin en net fotoğrafıdır.

“Geniş halk yığınlarının yararına değişim talep ediyoruz”
Yurttaş Birlikteliği bileşenleri olan biz emekli ve emekçi kurumları; iktidar blokunun yoksul, emekli ve çalışandan alıp zengine verdiği ekonomik programlarının, geniş halk yığınlarının yararına değişmesini talep ediyoruz.
İstemlerimiz şunlardır:
1-Milli gelirin tüm yurttaşlar arasında eşit ve adil dağıtılarak TÜM YURTTAŞLARIN insan onuruna yaraşır bir hayat standardında yaşamaları sağlanmalıdır.
2-Emeklilerin, emekçilerin, işçi, öğrenci, işsiz, esnaf ve üreticilerin sendikalaşmasının önündeki tüm fiili ve hukuki engeller kaldırılarak özgürce örgütlenmelerinin önü açılmalı ve örgütlenme hakkı anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
3-Eğitim ve sağlık hizmetleri TÜM YURTTAŞLARA ücretsiz olarak sağlanmalıdır. İlk, orta, lise ve üniversite öğrencilerine günde en az bir öğün yemek ücretsiz dağıtılmalı, ulaşım serbest olmalıdır.
4-Üniversite öğrencilerinin barınma, beslenme, eğitim giderleri vb. tüm zorunlu gereksinimlerinin karşılanması için aylık 30.000 TL karşılıksız burs ve kredi verilmelidir.
5-Maaş ve kredilerin artışında , bağımsız kurumların verileri esas alınmalı , salt TÜFE oranı değil, refah payı da eklenmelidir.
6-Vergide adalet, işe alımlarda liyakat gözetilmelidir.
7-Yılda iki kez emeklilere ödenen 4.000 TL ‘lik bayram ikramiyesi. işci ve kamu çalışanlarının da kapsayacak şekilde bir maaş tutarında ve yılda dört kez olarak ödenmelidir.
8-Engellilerin sakatlık oranları, objektif olarak değerlendirilerek, erken emeklilik hakları tanınmalıdır.
9-EYT’lilerin haklı istemleri kabul edilerek, yapılacak yasal düzenleme ile mağduriyetleri giderilmelidir.
10-Bu andan itibaren gerek merkezi, gerekse yerel yönetim bütçeleri, KATILIMCI BÜTÇE anlayışıyla hazırlanmalıdır.
Biz Yurttaş Birlikteliği bileşenleri olarak, özgür, adil ve demokratik bir Türkiye’de; barış ve huzur içinde insanca bir yaşam sürdürmek istiyoruz. Bu amaçla, buradan iktidara sesleniyoruz.:
SESİMİZİ DUYUN: İNSANCA YAŞAMAK HAKTIR. EŞİT, ÖZGÜR VE ADİL…
YA HEP BERABER! YA HEP BERABER’.
YA BAŞARACAĞIZ! YA DA BAŞARACAĞIZ! BAŞKA ÇIKIŞ YOK!





















































