Nasıl kazandık?
Bu yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının 101. yıldönümü. Coşkuyla kutlayacağız. 29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyetin temelleri Ulusal Kurtuluş Savaşıyla atıldı.
Türkiye halkı, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının önderliğinde yediden yetmişe harekete geçerek, Anayurdumuza dalan emperyalist saldırganlara karşı bir ölüm kalım savaşı verdi.
Halkımız ulusal kurtuluş savaşını zaferle sonuçlandırarak, emperyalist işgale son verdi. Türkiye’nin bağımsızlığı ve bütünlüğü sağlandı.
Padişahlığa son verilerek, halkın egemenliği temelinde tek kişi yönetimi yerine Meclis yönetimine geçildi. Halifelik kaldırılarak, devlet yönetiminde laiklik esası getirildi.
Medreseler kapatılarak, bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı. Laik eğitim temelinde, çağdaş ve modern eğitim sistemine geçildi.
Kadınların toplumsal yaşamın her alanında eşit ve özgür yurttaşlar olarak yer alması için, kadın hakları kabul edildi.
Cumhuriyet öncesinde saraya, feodal beylere ve toprak ağalarına kulluk eden halkın yurttaşlık hakları tanındı.
Nasıl kaybettik?
Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Türkiye tarihinde yeni bir dönem başladı. Emperyalist saldırganlar kovuldu. Padişahlık kaldırıldı. Ama Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ortaya koyduğu ana sorunlar çözülmedi. Köklü bir toprak reformu yapılmadı. Ağalık, derebeylik yerli yerinde kaldı. Türkiye’nin ileri demokratik bir düzene geçmesini sağlayacak, demokratik gelişmeye yol açacak bir politika sonuna kadar izlenmedi.
Ülkemize binlerce kilometre uzaklıktaki Kore dağlarında Amerikan çıkarları için savaşa girdik. Kore şehitleri ve gazilerinin yaşamlarının bedeli olarak 18 Şubat 1952’de NATO’ya üye olduk.
Memleket emperyalizmin ekonomik, politik ve askeri örgütleri olan IMF’ye ve NATO’ya bağlandı. Yabancı sermayeye karşı kapılar ardına kadar açılarak Türkiye’nin özellikle tarım ve hayvancılık üretimi çökertildi. Sanayi ve teknoloji üretimi tümüyle dışa bağımlı hale getirildi.
İşçilerin, çiftçilerin ve küçük üreticilerin bütün hakları gasp edildi. Özelleştirme ve taşeronlaştırma yoluyla tüm toplum yerli ve yabancı bir avuç vurguncu zümrenin kölesi durumuna düşürüldü.
İşsizliğe mahkûm edilen milyonlarca genç geleceksiz bırakıldı. Sömürüyü ve yoksulluğu kader sayan sadaka toplumu yaratıldı.
Çalışanların emeklilik hakları gasp edildi. Milyonlarca emekli yurttaş hayat pahalılığı altında kaderine terk edilerek yoksulluğa mahkûm edildi.
‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ adıyla ‘Başkanlık Sistemi’ne geçilerek, 600 Milletvekilinden oluşan TBMM etkisiz hale getirildi. Parlamenter sistem yıkılarak halkın egemenliğine son verildi.
Laiklik delik deşik edilerek Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler ve müritler memleketine dönüştürüldü.
Kadınlar cinayet, şiddet ve baskıyla ekonomik ve sosyal yaşamının dışına itilerek köleleştirilmeye çalışılıyor. Kadınların yaşamı ve ufku evle sınırlandırılmak isteniyor.
Aklın, bilimin ve çağdaşlığın yerini hurafeler aldı. Modern ve bilimsel eğitim yerine din eğitimine dayalı İmam Hatip Okullarına ağırlık verildi.
Eğitim ve sağlık alanında gerçekleştirilen özelleştirmeler sonunda eğitim ve sağlık sistemi çökmüş durumdadır. Okullar temizlenemiyor. Hastanelerde hastaların can güvenliği sağlanamıyor.
Ülkenin her tarafından rüşvet ve yolsuzluk fışkırıyor. “Yenidoğan çetesi” tarafından bebeklerin ölüme terk edilmesi olayında görüldüğü gibi, her yerden irin akıyor.
Türkiye halkı, emperyalizmin işbirlikçisi holdinglerin boyunduruğu altında işsizlikten pahalılıktan yoksulluktan kırılırken; dolar milyarderi ve milyoneri bir avuç para babasının serveti günden güne artıyor.
Ülkeyi ve halkı gırtlağına kadar borca sokan neoliberal ve özelleştirmeci borç faiz ekonomisine dayalı kapitalist vurgunculuk düzeni, ülkemizi ekonomik yönden hızla iflasa sürüklüyor.
Ne yapmalıyız?
Cumhuriyetin geniş halk yığınları yararına çözmesi gereken ana sorunlar bugün de boylu boyunca ortada durmaktadır.
Bugün Cumhuriyet düşmanları yeniden başkaldırmışlardır. Bunlar Cumhuriyeti yıkmak, geriye gitmek, şeriatçılığı hortlatmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
NATO’ya üye olduğumuz 72 yıldan beri ülkemizde siyasi cinayetler, kitle katliamları ve askeri darbeler yoluyla halkımıza kan kusturan katil Amerikan yönetimleri dostumuz ve müttefikimiz değildir.
Anadolu toprakları üzerinde nükleer silahları ve binlerce askeriyle yılan gibi çöreklenen Amerikan üsleri ulusal güvenliğimizi tehdit etmektedir.
Ülkemizde ve bölgemizde yaşanan tüm ekonomik, siyasi ve askeri sorunların temel nedeni ABD-NATO egemenliği temelindeki emperyalizme bağımlılıktır.
Tüm yurttaşların barış içinde bir arada ve kardeşçe yaşayacağı ‘Tam Bağımsız Türkiye’ için NATO’dan çıkılmalı, üsler kapatılmalı ve Amerika ile imzalanan tüm ikili anlaşmalar feshedilmelidir.
Ülkemizin bağımsızlığını ve bütünlüğünü tehdit eden emperyalizminin ve işbirlikçilerinin girişimlerini boşa çıkarmak, tüm ilerici ve yurtsever güçlerin en başta gelen güncel görevidir.
Çözüm, emperyalist-kapitalist sistemin işbirlikçisi siyasi partilerin ve liderlerinin değil, halkın egemenliğine ve sosyal devlet anlayışına dayalı; sermayeden değil emekten yana, bağımsız, demokratik, laik, devrimci ve toplumcu bir cumhuriyettir.
Bağımsız, demokratik, laik, devrimci ve toplumcu bir cumhuriyet için; anti-emperyalist, anti-faşist tüm yurttaşlar, ilericiler, devrimciler, yurtseverler, sosyal demokratlar, Kemalistler, sosyalistler, komünistler, Türkiye’nin bütün ulusal demokratik güçleri mutlaka birleşmelidir.
Biz birleştiğimizde emperyalizm kesinlikle yenilir. Özgürlük, eşitlik, laiklik, adalet, barış, bağımsızlık, demokrasi, cumhuriyet mutlaka kazanır.
Ulusal demokratik güçlerin ortak iradesini temsil eden Ulusal Birlik Hükûmeti’nin uygulayacağı kamucu, toplumcu ve planlı ekonomi ile halkın gerçek sorunları; halkın refahı ve mutluluğu temelinde gerçek çözüme kavuşur.
Emperyalizme karşı tam bağımsız Türkiye, istibdada ve gericiliğe karşı laik demokratik cumhuriyet, kapitalist sömürüye karşı toplumcu ekonomi için, Ulusal Demokratik Cephe’de birleşelim. Ulusal demokratik güçlerin birlik, mücadele ve dayanışmasını yükseltelim.
Mücadeleye devam zaferimizin teminatıdır. Haydi, bütün ulusal demokratik güçlerin ortak iradesini temsil eden birleşik demokratik halk hükümeti için birlikte mücadeleye.
Emperyalizm ve işbirlikçileri yenilecek, ‘Vatan Cumhuriyet Emek’ kazanacak.