TMMOB İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Çalışma Grubu, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen Mesleki Eğitim Merkezi uygulamalarında çocuk işçi çalıştırılması ve iş cinayetlerine ilişkin değerlendirmelerini basın ve kamuoyu ile paylaştı.
TMMOB İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Çalışma Grubu, yaptığı açıklamada, “ MESEM çocuk işçiliğe uydurulan bir yasal kılıftır. Çocuk ve gençler ucuz işgücü olarak kullanılmaktadırlar. MESEM uygulaması tamamen kaldırılmalıdır.” dedi.
“İş cinayetidir, işveren cinayetidir”
Ülkemizde işçi ölümleri olağanmış gibi davranılıyor. Her gün en az 5 işçiyi işyerlerinde kaybediyoruz. Bu ölümlere ‘kaza sonucu kayıp’ diyemeyiz. Tüm ölümler bilinen, tekrar eden nedenlerle meydana geliyor. İşyerlerinde hemen her gün yüksekten düşme, elektrik akımına kapılma, iş ekipmanına sıkışma, iş ekipmanının altında kalma sonucu ölümler meydana geliyor. Bu ölümlerin her biri basit teknik tedbirlerle önlenebilir ancak önlenmiyor. Çünkü ölüm, yaralanma, sakat kalma öncesinde işyerleri denetlenmiyor, sonrasında da işyerlerine, işverenlere yaptırım uygulanmıyor. Bile bile gelen bu ölümlere kaza’ demek mümkün değil. Bunlar iş cinayetidir, işveren cinayetidir.
“Her yaştan işçi, emekçi ölüyor”
İşyerlerindeki ölümleri 7’den- 70’e ölüm olarak ifade edebiliriz. Evet, her yaştan işçi, emekçi ölüyor. Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) adı altında işyerlerinde çalıştırılan çocuklar ölüyor.
Arda Tonbul, Ulaş Dumlu, Zekai Dikici, Ömer Çakar, Ömer Girgin, Murat Can Eryılmaz, Erol Can Yavuz, Alperen Enes Ural, Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) adı altında çalıştırılırken son 1 yılda ölüme gönderilen çocuklardı.
En son çocuk işçi ölüm haberi Konya’dan geldi; Konya Karapınar MESEM Öğrencisi Eren Dağ, çalıştığı sondaj firmasının Akören mevkisinde saat 20.00 sularında bir tarlada kuyu açmak için sondaj çalışması yapılırken elektrik akımına kapıldı Eren Dağ, doktorların müdahalesine rağmen kurtarılamadı, yaşamını yitirdi.
“MESEM çocuk işçiliğe uydurulan yasal kılıftır”
Ulusal mevzuatta ya da başka uluslararası sözleşmelerde farklı kabuller olsa da Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinde 18 yaşından küçük herkesin çocuk sayılacağı belirtilmektedir.
Sözleşmeye göre; Taraf Devletler, çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler.
MESEM kapsamı dışında da işyerlerinde çocuk işçi çalıştırılmakta, çocuk işçi ölümleri meydana gelmektedir. Ancak MESEM çocuk işçiliğe uydurulan bir yasal kılıftır. MESEM 4+4+4 olarak tanımlanan zorunlu eğitimin 9. Sınıftan itibaren sürdürülen parçasıdır. Haftada 1 gün okulda teorik eğitim olarak tanımlanan müfredatta; haftada 2 ‘şer saat Türk Dili ve Edebiyatı, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Matematik dersleri zorunlu derstir. Sadece 9. Sınıfta ayrıca Kuranı Kerim, Peygamberimizin Hayatı, Seçmeli Beden Eğitimi ve Spor, Güzel Sanatlar dersleri de 2 saat seçmeli ders olarak alınmaktadır. Bu dersler, eğitim olarak değerlendirilemez, çocukları hayata hazırlayan dersler değildir.
MEB, MESEM’i şirin gösteriyor
3308 sayılı Meslek Eğitim Kanununda, İşletmelerde Mesleki Eğitim; “mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumları öğrencilerinin beceri eğitimlerini işletmelerde, teorik eğitimlerini ise mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında veya işletme veya kurumlarca tesis edilen eğitim birimlerinde yaptıkları eğitim uygulamaları” olarak tanımlanmıştır.
Hemen hemen tüm İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin WEB sayfalarında yer alan kamu spotları, bilgilendirme metinleri, videolar, afişler, broşürler, dokümanlarda, MESEM şöyle tanıtılmakta;
-Mesleki eğitim merkezleri, ülkemizin meslek sahibi insan ihtiyacını karşılayabilmek adına çalışmalarını sürdürmektedir.
-Çıraklık eğitiminin örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınması ile ekonomimizin temel yapı taşı olan işletmelerin çırak ihtiyacının karşılanması ve çırak öğrencilerimizin ahilik kültüründen gelen usta çırak ilişkisiyle mesleklerini işbaşında öğrenmeleri amaçlanmıştır.
-Mesleki eğitim merkezi öğrencileri haftada 1 gün okulda teorik eğitim, 4 gün işletmelerde pratik eğitim alır.
-Ortaokulu bitirenlere zorunlu lise eğitimini mesleki eğitim merkezlerinde tamamlayabilme fırsatı
-9. sınıftan itibaren iş kazaları, meslek hastalıklarına karşı sigorta
-9, 10 ve 11. sınıf öğrencilerine asgari ücretin en az %30’u,
-12. sınıftaki kalfalara asgari ücretin en az yarısı kadar maaş imkânı
-Ustalık belgesi, Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi diploması ve kendi iş yerini açma fırsatı
“Çocuk ve gençler ucuz işgücü olarak kullanılmaktadırlar”
Çalışma yaşamına ilişkin bireysel ilişkileri düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu’nda; 14 yaşını bitirmiş 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişi çocuk işçi, 15 yaşını tamamlamış ancak 18 yaşını tamamlamamış kişi de genç işçi olarak tanımlanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’na dayanılarak çıkartılan Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılmalarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte, çocuk ve genç işçilerin çalıştırılabilecekleri işler belirtilmiştir. Bu işlerin tamamı hafif işlerdir. Oysa çocuklar MESEM kapsamında çok tehlikeli işlerde çalıştırılmaktadırlar. MESEM çıraklık eğitimi değil, çocukların ker türlü işte doğrudan çalıştırılmasıdır, çocuk işçiliğidir.
MESEM’de çocukları, gençleri hayata hazırlayan temel bilgiler, bilim, beceri, duyarlılık ve yeterliliklerin geliştirilmesi yoktur. Çocuk ve gençler bir makinenin dişlisi durumuna indirgenmekte, adına öğrenci denilse de işletmelerin işçisi olarak çalıştırılıp, ucuz işgücü olarak kullanılmaktadırlar. MESEM’deki uygulama eğitim değildir. Bu tam tersine, çocukları, gençleri daraltan bir durumdur. MEB’in görevi bu olamaz. Çocuk ve gençlerin her tür temel bilgi, bilim, beceri, duyarlılık yeterliliklerinin kazandırılması olmak zorundadır.
14 yaşındaki çocukları bir işyerinde çalıştırmak eğitim değil, kendini geliştirme ve gerçekleştirme hakkının ihlalidir. Çocuklar, temel bilimlerdeki eğitimlerden yoksun kalmakta, yaşıtları ile oyun oynayamamakta, kültürel hiçbir etkinliğe katılamamaktadır.
MEB’in görevi çok genişleyen bilgi çağında çocuk ve gençlerin her tür temel bilgi, bilim, beceri, duyarlılık yeterliliklerinin kazandırılmasıdır. Çocuk ve gençlerimizi bir makinenin dişlisi durumuna indirgemek ve sıkıştırmak, işletmecilerin işçisi/hizmetçisi olarak tanımlayıp onlar için ucuz işgücü hazırlamak değildir.
İşsizlik Fonundan işverene kaynak
MESEM, çırak kalfa yetiştirme adı altında çocuk işçi çalıştırmaktır. İşverenlere bedava işgücü sağlamaktır. Önceki Milli Eğitim Bakanı 24 Mayıs 2023 tarihinde yaptığı açıklamada Mesleki Eğitim Merkezlerindeki öğrenci sayısının 1.405.000 olduğunu belirtmişti. Bu da göstermektedir ki; mesleki eğitim adı altında çocuk işçi çalıştırılan işyerlerinin işverenleri adına işsizlik fonundan aylık 8 Milyar TL. den fazla kaynak aktarımı yapılmaktadır.
Çocuk işçiliği ya da MESEM’lere ısrarcı olma nedenleri arasında, yoksulluk önemli bir rol oynamaktadır. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Mesleki Eğitim Kanunu’nda gerçekleştirilen değişiklikle mesleki eğitim merkezlerine kayıtlı öğrenci sayısının yüzde 784’lük artış olduğunu söylemiştir.
Basın-yayın organlarında yer alan haberlere göre, çocuklara devlet tarafından ödenen ücretin bir kısmı, bazı işletmeler tarafından istenilmekte, usta ve işverenler tarafında mobbing uygulanmakta, yoğun mesai ve hatta tatil yapamadan cumartesi günü dahil çalışılmakta, işçi sağlığı güvenliği önlemleri olmadan, gözetimsiz bir şekilde her türlü tehlikeli işlerde çalıştırılmaktadırlar.
“Ölümler çıraklık eğitimindeki ölüm olarak adlandırılamaz”
14 yaşındaki Arda Tonbul sac büküm makinasına sıkışarak, 17 yaşında Alperen Enes Ural inşaatta doğalgaz borusu döşerken yüksekten düşerek, 17 yaşındaki Muratcan Eryılmaz inşaatta yüksekten düşerek , 15 yaşındaki Erol Can Yavuz üzerine sunta bloklarının devrilmesi, 17 yaşındaki Ömer Çakar klima tesisatı döşerken 2. Kattan aşağı düşerek, 16 yaşındaki Zekai Dikici inşaatta yüksekten düşerek, 17 yaşındaki Ulaş Dumlu, atık havuzuna düşerek, 15 yaşındaki Alperen Kocayavuz inşaatta yüksekten düşerek öldü. Bu ölümler çıraklık eğitimindeki ölüm olarak adlandırılamaz, Çocukların normalde çalıştırılmaları yasak olan işlerde çalıştırılırken meydana gelen ölümlerdir.
“MESEM uygulaması tamamen kaldırılmalı”
Yaşanan ölümler üzerine Millî Eğitim Bakanlığı 02.02.2024 tarihinde 81 İl Valiliğine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, İçişleri Bakanlığına, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonuna “Mesleki Eğitimde İş Sağlığı Güvenliği” başlıklı bir genelge gönderdi. Valiliklere, il ve İlçe Milli Eğitim müdürlüklerine, İşletmelere okullara görevler verildi. Ancak ölümler bitmedi. Bitmez de. Farklı kültürlerde çocukluk gerek yaş gerekse işlevler açısından farklı şekillerde tanımlansa da çocukların fiziksel, sosyal, zihinsel ve psikolojik yönlerden yetişkinlerden farklı birer birey oldukları ve bu yönlerdeki gelişimlerinin sağlıklı biçimde gerçekleşmesi için yetişkinlerden daha farklı sağlık, bakım, koruma ve destek hizmetlerine ihtiyaç duydukları bir gerçektir. Ölümlerin önlenmesi için, çocukların fiziksel, sosyal, zihinsel ve psikolojik açıdan gelişebilmeleri için MESEM adı altında yürütülen çocuk işçiliğine son verilmelidir.
Uygulamaya son verilinceye kadar, MESEM uygulaması yapılan işyerleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerince çalışma koşulları, işçi sağlığı ve güvenliği açısından özel bir program çerçevesinde denetlenmeli, sonuçları kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
-Bugüne kadar MESEM kapsamındaki işyerlerinde meydana gelen iş cinayetleri ÇSGB müfettişlerince incelenmeli, kaza nedenleri kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
-Çocuk işçiliği ile etkin mücadele konusunda ILO, sadece bakanlık ile değil sendikalar ve meslek örgütleri ile de işbirliği yapmalıdır.
-Okullarda En az 12 yıl Örgün Eğitim zorunlu olmalı, MESEM uygulaması tamamen kaldırılmalı, yoksul ailelerin çocuklarına eğitim bursu verilmelidir.