İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) İş Cinayetleri Haziran 2024 raporunu paylaştı.
Rapora göre, 2024 yılının ilk altı ayında en az 878, her gün “en az” 5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
2024 yılının ilk yarısında iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı ise şöyle: Ocak ayında en az 161 işçi, Şubat ayında en az 149 işçi, Mart ayında en az 124 işçi, Nisan ayında en az 165 işçi, Mayıs ayında en az 142 işçi ve Haziran ayında en az 137 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti…
İş cinayetleri her yılın ikinci yarısında “mevsimlik çalışmanın artmasıyla beraber” (havaların ısınmasıyla esas olarak tarım işkolundaki mobilizasyon ve üretim artışı) yükseliyor. Haziran ayında tarım işkolundaki ölümlerin tüm iş cinayetlerindeki oranı yüzde 30’a yaklaştı.
2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin istihdam biçimlerine göre dağılımına baktığımızda 757 ücretli (işçi ve memur) ve 121 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) hayatını kaybetti. Yani ölenlerin yüzde 86’sını ücretliler yüzde 14’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor…
2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 13’ü (yüzde 1,48) sendikalı işçi, 865’si ise (yüzde 98,52) sendikasız. Sendikalı işçilerin 3’ü metal, 3’ü sağlık, 2’si maden, 2’si enerji, 1’i kimya, 1’i tekstil, 1’i belediye işkolunda çalışıyordu…
Raporda şu konulara dikkat çekildi:
(Raporda kullanılan bazı kavramlara dair hatırlatmalar)
•Yasalarımıza göre “iş sağlığı” kavramı kullanılmaktadır. Ancak bu kavram işçinin değil işin sağlığını yani işletmenin verimliliğini, kârlılığını hedefleyen bir anlayışı ifade etmektedir. Oysa işçilerin sağlığı her türlü ekonomik çıkardan, büyümeden önce gelir. Bu yüzden “iş sağlığı” yerine “işçi sağlığı” kavramını kullanıyoruz.
•Temel kriterimiz “bütün iş kazalarının önlenebilir olduğu”dur. İşçi ölümlerinin önlenebilir olması yüzünden yaşananları “iş kazası” değil “iş cinayeti” olarak tanımlıyoruz.
•İSİG Meclisi olarak bizler, kısıtlı imkânlarımızla derlediğimiz iş cinayetleri raporlarında işçi ölümlerinin bir kısmına ulaşarak kayıt altına alabiliyoruz. Bu yüzden “en az” vurgusunu yapıyoruz. Yoksa öğrenemediğimiz işçi ölümleri ve neredeyse hiç kayıt altına alınmayan meslek hastalıklarını düşününce iş cinayetleri bilinenin çok üzerindedir. Bu kısıtlılığa rağmen ulaştığımız iş cinayetleri sayısı SGK verilerinden fazladır.
•Ücretli ölümlerinde istihdam biçimini tam olarak belirleyemiyoruz. Örneğin bir hastanede çalışırken ölen bir emekçinin kadrolu mu, sözleşmeli mi ya da taşeron mu olduğunu çoğu zaman tespit edemiyoruz. Diğer yandan ücretlilerin (işçi ve memur) ölümünün çok büyük bir çoğunluğunu işçilerin oluşturduğunu söylemeliyiz.
•SGK son yıllarda kendi nam ve hesabına çalışanların ölümlerini “iş kazası istatistikleri”ne eklese de iki elin parmaklarını geçmiyor. Oysa biz iş cinayetleri istatistiklerinde çiftçi ve esnafların çalışırken ölümlerini de düzenli olarak kayıt altına alıyoruz. Ancak son iki yıldır bu ölümlerde kısmi bir düşüş var, bunun nedenini “çiftçi ve esnafların da ücretliler ordusuna katılmasındaki artış” olarak değerlendiriyoruz.
•Çiftçilerin ölümlerini tarım işkoluna kaydederken kendi nam ve hesabına çalışanların büyük bir çoğunluğunu ise ticaret işkoluna kaydediyoruz.
•Yine kadın hareketinin bir talebi ve kazanımı olarak son iki yıldır, ev hanımı diye tabir ettiğimiz ücretsiz ev işçilerinin çalışırken ölümlerini (7 ölümle en görünür biçimi cam silerken düşme) genel işler işkolunda “kendi nam ve hesabına çalışanlar” olarak kayıt altına alıyoruz.
•“Kendi nam ve hesabına çalışanlar”ın içinde çiftçilerin oranının yüzde 75-80 civarında olduğunu ve yine ölen çiftçilerin büyük bir çoğunluğunun 50 yaş üstü olduğunu belirtmeliyiz.
•Genç işçi ölümlerinin yüzde 90’dan fazlasını ücretliler oluşturuyor. Bu durum geçmiş yıllara göre bugün gençlerin ücret dışında bir gelir (iş) sahibi olmadığını ve yaşamak için çalışmak (İSİG tabiriyle çalışmak için yaşamak) zorunda olduklarını gösteriyor.
İşkollarına göre iş cinayetleri
İnşaat, Yol işkolunda 224 işçi; Tarım, Orman işkolunda 141 emekçi (51 işçi ve 90 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 103 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 63 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 49 işçi; Metal işkolunda 45 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 41 emekçi; Madencilik işkolunda 40 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 24 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 18 işçi; Enerji işkolunda 16 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 15 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 14 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 13 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 12 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 24 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 11 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 1 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 36 işçi hayatını kaybetti…
Sektörlere göre iş cinayetleri
303 sanayi sektörü işçisi, 227 inşaat sektörü işçisi, 207 hizmet sektörü işçisi ve 141 tarım sektörü işçisi hayatını kaybetti.
nedenlerine göre dağılımı şöyle:
Ezilme, Göçük nedeniyle 175 işçi; Trafik, Servis Kazası nedeniyle 169 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 133 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 111 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 65 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 40 işçi; İntihar nedeniyle 38 işçi; Şiddet nedeniyle 31 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 28 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 23 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 65 işçi hayatını kaybetti…
cinsiyetlere göre dağılımı şöyle: 33 kadın işçi ve 845 erkek işçi hayatını kaybetti…
•Kadın işçiler tarım, eğitim, ticaret, metal, gemi, sağlık, konaklama, güvenlik ve genel işler işkollarında çalışıyorlardı.
Yaş gruplarına göre iş cinayetleri
14 yaş ve altı 13 çocuk işçi,
15-17 yaş arası 20 çocuk/genç işçi,
18-29 yaş arası 175 işçi,
30-49 yaş arası 361 işçi,
50-64 yaş arası 215 işçi,
65 yaş ve üstü 52 işçi,
Ayrıca, yaşı belirlenemeyen 42 işçi hayatını kaybetti…
•Bu dönemde 33 çocuk işçi hayatını kaybetti. Özellikle sanayide meydana gelen çocuk işçi ölümleri dikkat çekiyor. Çocuk işçi ölümlerinin yarısından fazlasının meydana geldiği sektörün tarım olduğunu düşününce (sadece Haziran ayında altı ölüm) bu yıl çocuk işçi ölümlerinde büyük bir artışın meydana geldiğini söylemeliyiz.
•MESEM’i son dönemde ön plana çıkaran çocuk işçiliğini mesleki eğitim adıyla pazarlayarak “bir gün okulda dört gün işyerinde” diyerek “öğrenci” adıyla kitleselleştirmesi, eğitim ile sanayiyi içiçe geçirmesi (her işkoluna dönük MESEM faaliyetleri ve OSB’lerin içine taşınan meslek liseleri) ve böylece çocukların devlet eliyle ucuz işgücü olarak işgücü pazarına fırlatılmasıdır. Bu durum (özellikle mevsimlik tarımda sıkça meydana gelen çocuk işçi ölümlerini) şehir içine taşımakta ve görünür kılmaktadır. MESEM’li çocuklar 81 şehirde 922 ilçededir, her ailenin bir üyesidir ya da tanıdığımız bir çocuktur.
•Bir yandan emekli olamama, EYT ve emeklilikte adalet tartışmaları yapılırken diğer yandan 50 yaş ve üzeri yaş grubunda iş cinayetlerinde ölenlerin oranı neredeyse üçte bir düzeyindedir. Bu yaş grubu emeklilik hakkını alabilse de çalışmaya devam etmekte ve bu güvencesizlik kıskacı altında olmaktadır.
Göçmen-mülteci işçiler
2024 yılının ilk altı ayında en az 33 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakarsak:
19 işçi Suriyeli; 6 işçi Afganistanlı; 3 işçi İranlı; 2 işçi Rusyalı; 1’er işçi Cezayirli, Gürcistanlı, Iraklı, Sudanlı, Ukraynalı ve Türkmenistanlı…
Bölgelere göre iş cinayetleri
2024 yılının ilk altı ayında Türkiye’nin 78 şehrinde ve yurtdışında on üç ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti gerçekleşti.
151 ölüm İstanbul’da; 50 ölüm İzmir’de; 32 ölüm Şanlıurfa’da; 31’er ölüm Gaziantep ve Konya’da; 28 ölüm Bursa’da; 27 ölüm Antalya’da; 22’şer ölüm Ankara ve Sakarya’da; 21’er işçi Kocaeli ve Muğla’da; 19 ölüm Aydın ve Manisa’da; 18’er ölüm Balıkesir ve Mersin’de; 16 ölüm Kahramanmaraş’ta; 14’er ölüm Adana, Denizli ve Zonguldak’ta; 12’şer ölüm Hatay, Osmaniye ve Samsun’da; 11’er ölüm Adıyaman ve Erzincan’da; 10’ar ölüm Diyarbakır, Kayseri, Sinop ve Tekirdağ’da; 9’ar ölüm Sivas ve Trabzon’da; 8’er ölüm Aksaray, Çorum, Malatya ve Niğde’de; 7’er ölüm Elazığ, Mardin ve Ordu’da; 6’şar ölüm Afyon, Çanakkale, Isparta ve Karabük’te; 5’er ölüm Eskişehir, Kastamonu ve Kütahya’da; 4’er ölüm Bartın, Batman, Siirt, Tokat, Uşak ve Yalova’da; 3’er ölüm Artvin, Bolu, Burdur, Çankırı, Düzce, Erzurum, Giresun, Kilis, Şırnak ve Yozgat’ta; 2’şer ölüm Amasya, Bilecik, Edirne, Hakkari, Kars, Kırıkkale, Kırklareli, Muş, Nevşehir, Rize ve Tunceli’de; 1’er ölüm Ağrı, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Gümüşhane, Karaman ve Kırşehir’de; 19 ölüm Yurtdışı’nda (3 Abhazya, 3 Sırbistan, 2 Gana, 2 Irak, 1 Arnavutluk, 1 Azerbaycan, 1 Bulgaristan, 1 İspanya, 1 Karadağ, 1 Romanya, 1 Rusya, 1 Senegal, 1 Yunanistan) meydana geldi…