“Elim sanata düşer usta/ Dilim küfre, yüreğim acıya/ Ölüm hep bana/ Bana mı düşer usta?”
Refik Durbaş
Arda Tonbul, 14 yaşında. Annesini yedi aylıkken kaybetmiş, babası işçi, ama ayağından ameliyat olduğu için işi bırakmış. Ailenin yükü Arda’nın omuzlarına kalmış. Koşullar onu mesleki eğitim merkezleri (MESEM) öğrencisi olmaya zorlamış. Başka bir çıkar yolu da yok. Haftada bir gün okula gidiyor, dört gün staj adıyla ağır koşullarda çalışmaya…
MESEM öğrencileri çok tehlikeli alanlarda, yetişkinlerin bile zorlandığı işlerde çalıştırılıyor. Arda da bir metal firmasında çalışmaya başlıyor.
9 Ocak 2024’te sac büküm makinesine sıkışıyor ve kaldırıldığı hastanede yedi gün sonra can veriyor.
Arda’nın yaşamını yitirmesi üzerine DİSK Birleşik Metal İş Sendikası; “16 yaş altı çocukların ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması yasakken staj adı altında denetimsiz, kontrolsüz ve çok tehlikeli işlerde çalıştırılması iş cinayetlerine davetiye çıkarmaktadır” açıklamasını yaptı.
Ölümlü iş kazaları
Ömer Çakar, 17 yaşında, Diyarbakır’da MESEM öğrencisi, klimacıda staja başlıyor. 21 Aralık 2023 tarihinde tesisat döşemek için götürüldüğü “oto galericiler sitesi”nde dengesini kaybederek 2’nci kattan kafasının üstüne düşüyor ve ağır yaralanıyor. Hastanede yapılan müdahaleler sonuç vermiyor ve genç yaşamını yitiriyor.
Beyzanur Hatmorioğlu, 17 yaşında, MESEM öğrencisi, Antalya Kepez’de bir otomobil servisinde çırak olarak çalışırken bir patlama meydana geliyor, vücudunun yüzde 80’i yanıyor. Uzun tedaviden sonra ellerini ve kollarını eskisi kadar kullanamasa da yaşamda kaldığına seviniyor.
En son, 23 Ocak 2024’te Kütahya’da MESEM 9. sınıf öğrencisi 15 yaşındaki Erol Can Yavuz, staj gördüğü mobilya atölyesinde üzerine sunta bloklarının devrilmesi sonucunda yaşamını yitirdi. Son yıllarda buna benzer onlarca ölümlü olay yaşandı. Bir de staja giden öğrencilerin işyerinde uğradığı şiddet, baskı ve taciz olayları var.
İSİG verilerine göre “2002- 2023 yılları arasında en az 931 çocuk, 2023 yılında ise 64 çocuk iş kazalarında yaşamını yitirdi. Ne büyük facia bu! Yoksulluk en çok çocukları ve gençleri vuruyor.
Ucuz işçiliğe teşvik
Daha küçücük yaşlarında, yaşamın acımasız yüzüyle karşılaşan gençlerimiz yaşıtlarıyla okullarında olması gerekirken ekmek parası için amansız mücadele veriyorlar.
Durumdan işverenler memnun. Çünkü hiçbir masrafa girmeden işçi çalıştırıyorlar. MESEM’de staj yapan çocuklar asgari ücretin yüzde 30’unu alıyor, MESEM öğrencisi 18 yaşın üstündeyse asgari ücretin yüzde 50’sini alıyor. Bu paranın tamamını ve öğrencilerin sigorta primlerini devlet üstleniyor.
Çocuklar ucuz işçiliğe teşvik ediliyor. Ayda üç beş kuruş para kazanma umuduyla milyonlarca yoksul aile çocuğunu MESEM’e yönlendiriyor.
Son açıklamalar MESEM’e devam eden öğrenci sayısının 1 milyon 400 bine yükseldiğini gösteriyor.
Yoksulluğun ortaya çıkardığı bir başka durum da çocuklarımızın açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalması… Çoğumuz sosyal medyada videoyu görmüştür. Bir ortaokul öğrencisi elinde simit, kendisiyle röportaj yapan kişiye, “Ne olur simidin fiyatını düşürün, harçlığım 20 TL, kantine iniyorum, hayallerim kırılarak dönüyorum” diyor.
Açlık kapıda
Milyonlarca öğrencimizin çığlığıdır bu sözler. Emekli maaşının 10 bin 500, asgari ücretin 17 bin 2 TL olduğu ülkemizde çocuklarımızın dengeli beslenmesi olanaklı değil, açlık kapıda!
Eğitime taraf olan kişi, kurum ve sendikalar, bu yaşamsal konuya birçok kez dikkat çektiler. Öğrencilere bir öğün parasız yemek verilmesini istediler! Bu konuda henüz bir adım atılmadı. Parasız yemek dağıtmak isteyen belediyelerin ise hep önü kesildi. Oysa çocuklarımıza bir öğün yemek verilmesinin ederi atla deve değil!
Milletvekillerinin bu konuda sesinin çıkmaması, insanı şaşkına çeviriyor. Aldıkları maaşın büyüklüğü, sunulan olanaklar, onların duygudaşlık (empati) duygusunu mu yok etti? Temsil ettikleri halkın çocukları bu kadar acı çekerken ve ölürken nasıl mutlu olabiliyorlar ki?
Erdal ATICI
KÖY ENSTİTÜLERİ VE ÇAĞDAŞ EĞİTİM VAKFI BAŞKANI
Kaynak: Cumhuriyet