Tüketici Hakları Derneği (THD) Genel Başkanı Ergün Kılıç, “Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK), ‘Son Kaynak Tedarik Tarifesi’ kapsamında konut aboneleri için yıllık elektrik tüketim sınırını 5 bin kilovatsaatten 3 bin kWh’ye düşürmeye hazırlandığı yönündeki iddialar, milyonlarca dar gelirli, emekli ve sabit gelirli tüketiciler açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu durum, açıkça örtülü bir zam anlamına gelmektedir. Enerji maliyetlerinin, özel şirketlerin kârlarını artıracak şekilde düzenlenmesi; doğrudan tüketicinin cebinden alınan paranın şirketlerin kasasına aktarılması demektir” dedi.
Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Ergün Kılıç, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı yeni elektrik tarife düzenlemesine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Kılıç, şunları kaydetti:
“Bu düzenleme, vatandaşın sofrasından, ısısından ve aydınlığından kısmak anlamına gelir”
“Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK), ‘Son Kaynak Tedarik Tarifesi’ kapsamında konut aboneleri için yıllık elektrik tüketim sınırını 5.000 kilovatsaatten (kWh) 3.000 kWh’ye düşürmeye hazırlandığı yönündeki iddialar, milyonlarca dar gelirli, emekli ve sabit gelirli tüketiciler açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. 3.000 kWh sınırı, dört kişilik bir ailenin asgari yaşam standartlarında kullandığı elektriğe denk gelmektedir. Yani bu değişiklik yalnızca fazla tüketimi değil, ışığını, buzdolabını, çamaşır makinesini çalıştıran aileleri bile etkileyecek; faturalar artacak, yoksulluk derinleşecektir. Bu durum, açıkça örtülü bir zam anlamına gelmektedir. Enerji maliyetlerinin, özel şirketlerin kârlarını artıracak şekilde düzenlenmesi; doğrudan tüketicinin cebinden alınan paranın şirketlerin kasasına aktarılması demektir. Yani bu düzenleme, vatandaşın sofrasından, ısısından ve aydınlığından kısmak anlamına gelir.
“EPDK, anayasa gereği kamu yararını korumakla yükümlü bir kurumdur”
Bugün asgari ücretli bir çalışan ya da emekli, zaten kira, gıda ve ulaşım giderleri arasında ayakta kalmaya çalışıyor. Şimdi bir de elektrik faturasının artması demek; kışın ısınamayan, mutfağında yemek pişiremeyen, akşam karanlıkta oturmak zorunda kalan milyonlarca ailenin daha da yoksullaşması demektir. Televizyonun ışığıyla aydınlanmaya çalışan, faturasını ödeyemediği için elektriği kesilen yurttaş gerçeği, artık ülkemizin acı bir tablosuna dönüşmektedir. EPDK, anayasa gereği kamu yararını korumakla yükümlü bir kurumdur. Ancak bu adım, kamu yararını değil, piyasa çıkarlarını gözeten bir yönelime işaret etmektedir. Elektrik, bir piyasa malı değil, her vatandaşın hakkı olan kamusal bir hizmettir. EPDK bu iddialara ilişkin açık, anlaşılır ve kamuoyunu bilgilendirici bir açıklama yapmalıdır.
“Elektrik bir lüks değil, yaşamanın en temel hakkıdır”
Tüketici Hakları Derneği olarak çağrımız nettir: EPDK, bu iddialara ilişkin açık ve anlaşılır bir açıklama yapmalıdır. Elektrik hizmetinde, vatandaşın cebini koruyan ve gelir durumuna göre belirlenen bir ücretlendirme sistemi hayata geçirilmelidir. Fatura yükü dar gelirli tüketicilere değil, kamu kaynaklarıyla desteklenecek adil bir enerji politikasıyla yönetilmelidir. Devlet, özel şirketlerin kar garantili sistemleri yerine kamusal üretim ve sosyal tarife ilkeleriyle yurttaşını korumalıdır. Fatura korkusuyla karanlıkta oturan, sosyal yardım olmadan yaşamını sürdüremeyen yurttaş sayısının artması kabul edilemez. Elektrik bir lüks değil, yaşamanın en temel hakkıdır. Devlet, vatandaşını piyasanın insafına terk etmemeli; enerji üretiminden dağıtımına kadar süreci yeniden kamusal bir hizmet olarak yönetmelidir. Enerji, herkesin eşit, güvenli ve erişilebilir bir şekilde yararlanabileceği bir hak olarak korunmalıdır.”
Kaynak: ANKA