
2021 Tüm Emekliler Sendikası (Tüm Emekli-Sen), Yargıtay’ın kredi borcu olan emeklilerin maaşlarına bankaların el koymasını (blokaj) yasal hale getiren kararını eleştiren yazılı bir açıklama yayımladı.
Yargıtay, geçtiğimiz günlerde bankalara emekli kredileri konusunda nefes aldıran bir karar almıştı. Yargıtay’da oy çokluğuyla alınan karara göre, tüketici kredisi kapsamında verilen onay ve rıza talimatları doğrultusunda bankalar emeklilerin maaşına doğrudan bloke koyabilecek (el koyabilecek). Emekli maaşlarına haciz ve bloke uygulanamayacağı yönündeki yıllardır süregelen uygulama, Yargıtay’ın içtihat birleştirme kararıyla günlük yaşamını güçlükle döndüren emeklilere yeni bir darbe oldu.
Tüm Emekli-Sen, “Emekli Aylığına Blokaj Olamaz” başlıklı açıklamasında, “Emeklilerde iş arayanların sayısı her yıl daha da artıyor, binlercesi şantiyelere bekçi, inşaata işçi, pazar yerine satıcı, sitelere temizlikçi olmak için sırada. Geçim sıkıntısı çeken birçok emeklinin, yaşamlarını devam ettirebilmek için zaman zaman bankalardan kredi çekmek zorunda kaldığını, yemelerinden içmelerinden kısıp, kıt kanaat geçinerek borçlarını titizlikle ödediklerini biliyoruz. Borcunu ödemeyen emeklilerin oranı her zaman diğer borçlu kitlesine göre daha düşüktür. Buna rağmen bankalar, emekli aylıklarının ”5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88 inci maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.”hükmüne karşı rahatsızlar.” denildi.

Tüm Emekli-Sen açıklamasının tam metni:
Emekli Aylığına Blokaj Olamaz
Yıllarca üretimin içinde olup, ülkenin gelişip kalkınmasına hizmet eden emekçi, sağlık sorunları veya ölüm dışında erkenden üretimden kopmamışsa, belirli yıl ve prim gününü doldurunca emekli olur.
O artık en yüksek mertebeye ulaşmış, en huzurlu dönemine adım atmıştır. Bundan sonra, yoğun çalışma döneminde yapamadığı birçok şeyi yapabilecek, kendisine ve çevresine zaman ayırabilecek, yeni hobiler geliştirecek, uzun tatiller yapabilecek, edindiği bilgi görgü ve tecrübelerini yeni kuşaklara aktarırken mutlu mesut yaşayacaktır.
Çünkü yükselen ulusal gelir, artan tarım ve sanayi üretimi, bilim ve teknolojideki gelişmeler, geniş yollar ve otobanlar, konut seferberliği, gençlere iş, parasız sağlık ve eğitim hakkı, onun yüksek çabaları sayesindedir.
Bu anlattıklarımız olması gerekendir, ama olan başkadır. SGK’na veya özel sandıklara ödediği primlerle, ele güne muhtaç olmadan insanca yaşayacak bir gelire hak kazanması gereken emekli, günden güne fakirliğin, sefaletin, evsizliğin, sağlıklı beslenememenin simgesi oldu.
Emeklilerde iş arayanların sayısı her yıl daha da artıyor, binlercesi şantiyelere bekçi, inşaata işçi, pazar yerine satıcı, sitelere temizlikçi olmak için sırada.
Geçim sıkıntısı çeken birçok emeklinin, yaşamlarını devam ettirebilmek için zaman zaman bankalardan kredi çekmek zorunda kaldığını, yemelerinden içmelerinden kısıp, kıt kanaat geçinerek borçlarını titizlikle ödediklerini biliyoruz. Borcunu ödemeyen emeklilerin oranı her zaman diğer borçlu kitlesine göre daha düşüktür.
Buna rağmen bankalar, emekli aylıklarının ”5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88 inci maddesine göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.”hükmüne karşı rahatsızlar.

Yargıtaydan Darbe
21.3.2025 tarihinde, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı oy çokluğuyla kabul edilerek bankaları bu konuda rahatlatan bir sonuç doğurdu.
Kararda: “Tüketici kredisi sözleşmesi kapsamında, tüketicinin kredi borcunun, emekli maaşının yatırıldığı hesaptan virman/takas/mahsup yoluyla ödenmesi amacıyla verdiği talimat doğrultusunda bankaca bu hesaba bloke konulması mümkündür.” deniliyor.
Karşı Oy
Çoğunluk kararına uymayan Yargıtay hakimi, ”Hacizin yasalarda yeri olan bir tabir olduğunu,alacaklının alacağını tahsilinin sağlanması amacıyla borç altındaki kişinin malvarlığının borca yeter miktardaki kısmı üzerindeki tasarruf yetkisinin Devlet organları vasıtasıyla kısıtlanması anlamına geldiğini;
Blokajın ise, ”Kullanılması önlenmiş, el konulmuş anlamına geldiğini ve emekli aylığının tamamına erişilememesi sonucunu doğurarak alacaklıya doğrudan el koyma hakkı verdiğini;
İnsan haklarına dayalı sosyal devlet olma kurallarımız, insanı yaşat ki devlet yaşasın diye bir kural bir yasak getirmiş iken, emekliler ekmeksiz, çorbasız, sobasız, ışıksız kalırsa kalsınlar ama önce bankaya olan olan borçları ödensin sonucunu doğuran bir yorum yapılamaz.” diye yazdı.
Toplum, dolar milyarderleri olmadan da gelişir güçlenir yarınını güvence altına alabilir.
Toplumun dengeli ve uyum içinde olması eşit ve özgür bireylerin varlığına sıkı sıkıya bağlıdır.
Toplum, emekçiler olmadan gelişemez güçlenemez yarınını güvence altına alamaz.
Sosyal Devlet, dolar milyarderlerinin, paradan para kazananların tahsilatı üç kuruş eksik kalacak diye emeklileri feda etmemelidir.
