Emeklilikte Yaşa Takılanlar ve Emekliler Federasyonu’nun (EYT-EF) çağrısıyla Bakırköy’deki Özgürlük Meydanı’nda bir araya geldi.
EYT-EF’nin çağrısıyla bir araya gelen emekliler, EYT’liler, BAĞ-KUR’lular ve emekçilerin bir araya geldiği eylemde emeklilerin ve emeklilik bekleyen emekçilerin sıkıntıları ve talepleri dile getirildi. Basın açıklaması İstiklal Marşı ile başladı.
Emekliler, 2024 yılını “Emekli Yılı” ilan eden iktidara, “Hediye ettiğiniz yıl, utanç yılı, kabus yılı, sefalet yılı oldu. İnsan içine çıkamıyoruz. Emeklimizi enflasyona ezdirmedik diyorsunuz. Bizler enflasyon canavarına silindir gibi ezdirildik. Döktüğümüz alın teri mükafat yerine, çöpün başında ekmek aramak, pazarın çürük çarığında dolanmak için miydi?” ifadeleriyle seslendi.
Eylemde emekliler cüzdanlarını yere atarak emekli maaşlarını protesto ederken, tescil sorunu nedeniyle emekli olamayan BAĞ-KUR’lu esnaf ise yere anahtar atarak protesto eyleminde bulundu. Eyleme çeşitli emekli dernekleri ve siyasi partiler de destek verdi.
EYT-EF Genel Başkanı Arzu Lastikçi basın açıklamasını okudu.
Açıklama şu şekilde:
“Bu ses halkın sesi, bu ses haklının sesi”
“Bugün Bakırköy’den bizlerin sesini duymayan, alın terimizin karşılığını vermeyen, geçinemeyen ve hakkını alamayan, emekli ve emekçilerin sefaletini görmezden gelenlere, hak İçin, adalet İçin, insanca yaşam için, tek ses, tek yürek olarak yine yeniden haykırmaya geldik. Bu ses halkın sesi, bu ses haklının sesi, bu ses mazlumun ve mağdurun sesi. Bu sesi duyun artık duyun sayın iktidar sahipleri.
“Hediye ettiğiniz yıl, utanç yılı, kabus yılı sefalet yılı oldu”
Ülkenin mihenk taşları en kıdemli emektarları emekliler, varlığını ve emeklerini ülkesine adayan, katma değer üreten, ömrünün 2. baharında refah ve huzur içinde yaşaması gerekirken, ekmek derdine ve yaşam mücadelesine düşürülen emekliler… Tarihimizde yaşamadığımız kara ve kabus dolu günler altındayız. Bu durumun müsebbibi olan ey iktidar sahipleri dinleyin. Emekliyi bitirdiniz. Hayatını çökerttiniz. 1 dilim ekmeğe muhtaç ettiniz. Hediye ettiğiniz yıl, utanç yılı, kabus yılı sefalet yılı oldu.
“Emeklimizi enflasyona ezdirmedik diyorsunuz. Bizler enflasyon canavarına silindir gibi ezdirildik”
Çarşıya pazara gidemiyoruz. En insani ve temel ihtiyaçlarımızı alamıyoruz. İnsan içine çıkamıyoruz. Emeklimizi enflasyona ezdirmedik diyorsunuz. Bizler enflasyon canavarına silindir gibi ezdirildik. Yıllarca verdiğimiz emekleri yok ettiniz. Döktüğümüz alın teri mükafat yerine, çöpün başında ekmek aramak, pazarın çürük çarığında dolanmak için miydi? 75-80 yaşına gelen emeklileri iş arar hale getirdiniz. Her lafın başında baş tacı emeklimiz dediniz. Ancak bu sözün hakkını vermediniz. Horgördünüz. Umursamadınız. Aylardır feryat eden emeklinin çığlıklarını işitmeyip, duymazdan geldiniz. 16 milyon insanımızı çaresizliğe itip, bunalıma soktunuz. Kendi öz vatanımızda, kuru ekmeğe muhtaç edilmek, hangi sosyal devlet anlayışına sığar? Çözüm yerine sabır ve şükür telkin ettiniz. Kader dediniz kader. Ülkenin mihenk taşı emektarlarını kendi ellerinizle sefalete mahkum edip, buna kader diyemezsiniz. Açlık bizim kaderimiz değil, olamaz.
“Sefaletin başlangıcı, 2008’de reform adı altında çıkarılan garabet yasa”
Devletin dini adalettir. Yıllardır hasret kaldığımız adaleti istiyoruz. Sefaletin başlangıcı, 2008 de reform adı altında çıkarılan garabet yasa ile başladı. Aylık bağlama oranları düşürüldü. Bağımsızlığını yitiren TÜİK’in kalem oyunuyla gerçeği yansıtmayan enflasyon oranları ile soframızdan ekmeğimiz alındı.
“Asgari ücret 35 bin TL’nin, en düşük emekli maaşı 50 bin TL’nin altında kalmamalı”
Talimatla değil adaletle görev yapan TÜİK istiyoruz. Açlık sınırının 20 bini, yoksulluk sınırının 70 bini aştığı ülkemizde, başlangıç ücreti olan asgari ücret 35 bin TL altında olmamalı, en düşük emekli maaşı, dul ve yetimler de dahil olmak üzere 50 bin TL’nin altında kalmamalı. Ekonomi ve maliye tedbirleri, milleti yoksullaştırma politikalarına dönüştü. Yönetilemeyen politikalar sonucu oluşan krizlerin faturasını Biz EYT’li emeklilere kestiniz. Maliyet ve yük hesabıyla, algı yaparak 14 milyon emeklimizi toplumun önüne attınız, günah keçisi ilan ettiniz.
“Ekonomi krize girdiyse bunun sebebini, işçi, emekçi ve emekliye gelince kaynak yok deyip şaşa ve debdebe içinde yaşatılan, servetine servet katılan mutlu azınlıkta arayın”
Eğer ekonomi krize girdiyse bunun sebebini EYT’li emeklilerde aramayın. Kur korumalı mevduata ayrılan trilyonlarda arayın. Hazineden garanti edilen projelerde arayın. 13 milyon kaçak ve sığınmacıya yapılan harcamalarda arayın. Borçlarını sildiğiniz, vergi aflarını sağladığınız yandaşlarda arayın. 3-5 maaş alan bürokratlarda arayın. İtibardan tasarruf olmaz deyip, israf edenlerde arayın. İşçi, emekçi ve emekliye gelince kaynak yok deyip, şaşa ve debdebe içinde yaşatılan, servetine servet katılan mutlu azınlıkta arayın. SGK’yı hortumlayanlarda arayın. EYT’lilerle uğraşmayın.
“Dilenci değil emekliyiz”
Yıllarca primlerini peşin peşın ödemiş, alın teri ve emek sahipleri Türkiye Cumhuriyeti’nin asli ve öz evlatlarına haksızlık etmeyin. Adil olun. 16 milyon emekli, dul ve yetimler olarak, sadaka istemiyoruz. Dilenci değil emekliyiz. Primlerimizin ve emeğimizin karşılığını istiyoruz. Özel banka ve sandık emeklilerinin, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TOBBES emeklilerinin, işçi ve memur emeklilerinin aldığı tüm haklardan faydalanmasını istiyoruz. Emekli maaşları arasındaki adaletsizliğin giderilmesini ve adil bir ücret sistemi için intibak yasasının çıkarılmasını, aylık bağlama oranlarının yeniden yüzde 70’lere yükseltilmesini istiyoruz. İnsanca, onurumuza yaraşır bir şekilde yaşamak istiyoruz.
“Devletin bakanına güvendik, güvenin bedelini en ağır şekilde ödedik”
EYT meselesi kökten çözüldü mü ? Hayır. Söz verdiler. Hükümet söz verdi. Dönemin Bakanı kamuoyuna açıklama yaptı. 99 öncesi tüm haklar verilecek dedi. Prim sorunu olmayacak dedi. Ne yaptı mağdurumuz? 99 öncesi 5000 prim ve 3600 kısmi emeklilik için eksik olan primlerini SGK’ya giderek doğum ya da askerlik borçlanması yolu ile tamamladılar. Nasıl tamamladılar? Yakınlarına bankalardan kredi çektirerek, borç alarak, ekmek teknesi pilav aracını satarak SGK’ya borçlandı. Ne oldu sonrasında ? Yasayı eksik çıkardılar. İki hakkımızı masada bıraktılar. 5000 prim ve kısmi emeklilik. 1,5 milyon insanımızı borçlu ve işsiz ortada bıraktılar. Biz, bizi yönetenlere, devletin bakanına inandık güvendik. Güvenin bedelini en ağır şekilde ödedik. 25 yıldır bu zulüm devam ediyor.
“99 öncesi şekliyle işe girdiğimiz şartları geri istiyoruz”
El konulan, bizim kazanılmış hakkımızdır, alın terimizdir. Pazarlığı olmaz. Dünyanın neresinde görülmüş yasaların vatandaşın aleyhine geriye doğru yürütülmesi? Kimseden bağış lütuf istemiyoruz. Anamızın ak sütü gibi helal hakkımızı ve 99 öncesi şekliyle, işe girdiğimiz şartları geri istiyoruz. Yaş haddini kaldırdık dediniz. Kısmi emeklilikte 58-60 yaş olan yaş haddini kaldırmadınız. Verilen söz senettir, borçlandırır. Sözünüzü tutun. Masada bıraktığınız 5000 prim ve kısmi emeklilik haklarımızı teslim edin. Bu hakları alana kadar and olsun ki vazgeçmeyeceğiz. Geri adım atmayacağız.
“8 Eylül 99 sonrası çalışma hayatına dahil olanlara, adil bir emeklilik sistemi getirilmesini istiyoruz”
1982 yılına kadar dayanan tescil sorunu yaşayan emeklilik haklarına kavuşamayan BAĞ-KUR’lu esnaf ve sanatkarımızın tescil sorununun çözümünü, eşitlik ve adalet ilkesi gereği; 9000 prim değil 99 öncesi SSK lıların sahip oldukları 5000 prim haklarını, kısmi emeklilikte de 5400 değil yine SSK’lıların sahip olduğu 3600 prim günlerini istiyoruz. İhya mağduriyetinin giderilmesini, toplamda değil ihtiyacı kadar prim satın alabilmesini istiyoruz. Staj ve çıraklık sigorta süresi başlangıcının emeklilik başlangıcı olarak sayılmasını, kadınlarımızın doğum borçlanmasında, doğum öncesi sigortalı olmak şartının kaldırılmasını, askerlik borçlanmasında da emekli sandıklarına tabi olanların SSK’lılarla aynı şartlara sahip olmasını istiyoruz. 8 Eylül 99 sonrası çalışma hayatına dahil olanlara, adil bir emeklilik sistemi getirilmesini istiyoruz.
“SGK kaynaklı tüm mağduriyetlerin sesi olmaya devam edeceğiz”
Mevcut emeklilik sistemi, ülkemiz çalışma koşullarına uygun değil. Mezarda emeklilik İstemiyoruz. EYT ve Emekliler Federasyonu olarak SGK kaynaklı tüm mağduriyetlerin sesi olmaya devam edeceğiz. Emek ve alın terinin kıymetini bilmeyenlere karşı susmayacağız. Birbirimize sahip çıkacak, topyekün mücadele edeceğiz. Vazgeçmeyeceğiz.”
“Biz istemezsek vermeyecekler”
Toplumcu Kurtuluş Partisi (1920 TKP) üyeleri de EYT-EF basın açıklamasına destek verdi.
1920 TKP adına İstanbul İl Sekreteri Tarık Yüce basın açıklamasında yaptığı konuşmaya, “Toplumcu Kurtuluş Partisi adına EYT ve Emekliler Federasyonu üyelerini selamlıyorum” diye başladı.
Yüce, konuşmasında şunları ifade etti: “Sizler yıllarca mücadele ettiniz. Türkiye’nin dört bir yanında sokak sokak, meydan meydan, hak verilmez alınır diyerek emeklilik hakkını söke söke aldınız. Ancak mağduriyetleriniz devam ediyor. 5000 prim günü, 3600 prim günü, kısmi emeklilik mağduriyeti, staj ve çıraklık mağduriyeti, Bağ-Kur tescil mağduriyetleri devam ediyor.
Partimiz Toplumcu Kurtuluş Partisi, 3 Mart 2023 tarih ve 7438 sayılı EYT Kanununa rağmen hâlâ emekli olamayan EYT’li emekçilerin yaşadığı mağduriyetlerin tamamen ortadan kaldırılması için; eksik bırakılan tüm hakları kapsayacak şekilde EYT Kanununun yeniden düzenlenmesini; Bağ-Kur kapsamı altında, tescil, prim eşitleme ve ihya mağduriyetlerinin giderilmesini; staj sürelerinin ve çıraklık sigortasının SGK başlangıcı sayılmasını; emeklilik yaşı ve prim ödeme gün sayısının düşürülmesini; ağır işlerde çalışanlara yıpranma payı ve erken emeklilik hakkı tanınmasını; emeklilere hak ettikleri saygının gösterilmesini; emeklilerle, dul ve yetimlerinin insanca yaşam koşullarına sahip olabilmeleri için, en düşük emekli aylığının en düşük memur maaşıyla eşitlenmesini ve emeklilerin toplu sözleşmeli sendika hakkının Anayasal güvenceye alınarak, Emekli Sendikaları Kanunu’nun derhal çıkarılmasını savunuyor.
Biz istemezsek vermeyecekler. İnsanca yaşama koşulları sağlanana kadar mücadelemiz devam edecektir. Mücadeleye devam zaferimizin teminatıdır.”
Kaynak: ANKA