Başkente yürümek isteyen Polonez işçileri 3 gündür polis ablukası altında direnişlerine devam ediyor. Geceyi soğuk havada, sokakta geçiren işçiler ‘‘Bize ‘Haklısın’ diyenler ortada yok, hakkımızı biz alacağız’’ diyor.
İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez işlenmiş gıda fabrikasından sendikalı oldukları için atılan 146 işçi direnişlerinin 143’üncü gününde mücadelelerine devam ediyor. İşçiler 4 gün önce Çatalca’dan Ankara’ya yürüyüşe başlamak istemiş, yürüyüşün ilk durağı olan Çatalca Adliyesi önünde polis ablukasına alınmıştı. İşçilerin, polis ablukasında direnişleri adliye önünde sürüyor. Yürüyüş taleplerinin 2’nci gününde açlık grevi kararı alan ve içlerinde ileri yaştaki, sağlık problemi yaşayan kişilerin de bulunduğu işçiler, buna rağen kararlı. Geceleri de abluka altında sokakta geçiren işçiler, açlık nedeniyle fenalaşsalar da direnişe devam ediyor.
“Gelmiş açlık grevinde olan 50 yaşındaki kadınları darp ediyorlar”
Adliye önünden yürüyüşlerine devam etmek isteyen işçilere dün sabah yine polis müdahale etti. Müdahale sonucunda 2’si kadın 3 işçi hastaneye kaldırıldı. İşçiler, sağlık kontrollerinden sonra direnen arkadaşlarının yanına geri döndü.
BirGün’den Ebru Çelik’in haberine göre, sinir krizi geçiren işçilerden Mustafa Atacık, “Ben bu duruma gelecek insan değilim. Ancak polisler, annem yaşındaki kadınları, kardeşlerimi darp ettiği an gözüm döndü. Pozitif ayrımcılık yapacağım evet ama erkekler dövüldüğünde bu kadar sinirlenmiyorum. Zaten açlık grevinde insanlar. Tek isteğimiz yürümek, bir şeylere zarar vermek değil. Gelmiş açlık grevinde olan 50 yaşındaki kadınları darp ediyorlar. Buna nasıl vicdanları el veriyor” diye cevapladı.
Sessiz protesto
Açlık grevindeki işçiler, kolluk kuvvetlerinin müdahalelerini protesto etmek için dün kefen giydi, ağızlarını bantladı. Sessiz protestoya başladılar. İşçiler, “Bu zamana kadar biz konuştuk ancak kimse dinlemedi. Artık susuyoruz. Açız ve açlıktan ölmeye razıyız. Ya hakkımızı alacağız ya da öleceğiz. Bu davamızdan geri dönmeyeceğiz” dediler.
Kendisi 20, kızı 8 yıldır Polonez işçisi olan Aynur Şengül, iktidarın polisiyle yıldırma politikaları uygulamasına karşı, “Zannetmesinler buradan gideceğim. Ölene kadar direneceğim. Ben en başından beri hakkımı arıyorum. Hakkımı aradığım için kovuldum iş yerimden. Hakkımı ararken de ölürüm” diye konuştu.
“Benim oyumla başta olanlar, sermayenin arkasında duruyor”
İşçilerin kararlılıkları her yönden belli. İstanbul’un en soğuk bölgelerinden Çatalca’da 2 gece geçirmelerine rağmen işçiler, “Gerekirse burada da 142 gün geçiririz. Yeter ki bizi dinleyen, anlayan ve çözüm üretenler olsun. Burada kimsesinin hakkı olandan fazlasında gözü yok” diyerek bir geceyi daha sokakta geçireceklerini belirttiler. Çok üşüyorlar, açlar ancak pes etmeye hiç niyetleri yok.
8 yıllık işçi Sati Savaş, “Benim oyumla, benim vergilerimle başta olan insanlar bizi değil Ürdünlüleri koruyor, sermayenin arkasında duruyor. Buradaki insanlar çocuklarıyla telefon üzerinden görüşüyor. İşçiler evine ekmek götüremiyor. İşçiler, ‘Evime ne zaman haciz gelecek’ diye bekliyor. Kimse faturasını, kirasını ödeyemiyor. Şu zor zamanlarımızda kimse yanımızda değilse bundan sonra da olmasınlar” ifadelerini kullandı.
Gözyaşlarını artık tutamayan işçilerden Engin Gürbüz ise şöyle konuştu: “Biz burada açlık grevindeyken evimizde eşim çocuklarım ‘Sen açsın baba biz nasıl yemek yiyelim sen açken’ diyor. Biz sözün bittiği yerdeyiz bu nedenle sessiz protestoya başladık. 142 gündür biz konuşuyoruz. Artık Türkiye’nin yetkililerinden biri gelip bize konuşsun. Herkes haklısınız diyor. Yetkili kişiler gelsin ve hakkımızı versin.”