2021 Tüm Emekliler Sendikası Genel Başkanı Salman Hürkardeş ile gazetemiz adına bir söyleşi gerçekleştirdik.
Hürkardeş, konuşmasına “emekliye saygı gösterin” diye başladı. Konuşmasının devamında, “Ülkemizde üretilen her mal ve hizmet bu ülkenin tüm emekçilerinin alın teridir, kafa ve kol gücüdür, beyninin ışığıdır. Toplumsal refahtan en büyük payı bu emekçiler almalıdır. Emekli: aktif çalışma yaşamından, yaşı ilerlediği veya sağlığı elvermediği için ayrılmış emekçidir, beklenen odur ki, ilk gençliğinde başladığı üretim sürecinin sonuna gelip emekli olduğunda, rahatça geçimini sağlayabilecek, ele güne muhtaç olmayacak bir geliri kamunun kendisine sağlamasıdır.” dedi.
Emekliye saygı gösterin
yd: Sayın Salman Hürkardeş, Türkiye’de emeklilerin durumu için neler söyleyebilirsiniz?
S.H: Emekli: aktif çalışma yaşamından, yaşı ilerlediği veya sağlığı elvermediği için ayrılmış emekçidir, beklenen odur ki, ilk gençliğinde başladığı üretim sürecinin sonuna gelip emekli olduğunda, rahatça geçimini sağlayabilecek, ele güne muhtaç olmayacak bir geliri kamunun kendisine sağlamasıdır.
Ülkemizde üretilen her mal ve hizmet bu ülkenin tüm emekçilerinin alın teridir, kafa ve kol gücüdür, beyninin ışığıdır. Toplumsal refahtan en büyük payı bu emekçiler almalıdır. Sanayi işçisi, çırak, sağlık görevlisi, güvenlik görevlisi, doktor, mühendis, bilişimci, öğretmen, küçük esnaf, köylü, tarımcı; tümü de emekçidir.
Bu kısa girişten sonra, bugün sizlere emeklilerin uzun çalışma dönemleri ardından yaşamlarını refah içinde sürdürdüklerini; bilgilerini, görgülerini, iradelerini, çalışma ve üretme azimlerini çocuklarına ve torunlarına gönül hoşluğuyla, mutlulukla aktardıklarını anlatmak isterdim. Emekliler görevini hakkıyla yerine getirenlerin huzuruyla; gençlerin ve çocukların geleceklerini inşa etmesi için yol göstermeliydi. Ne yazık ki durum böyle değil.
TÜİK aldatıyor
yd: Sayın Başkan, sizin de iyi bildiğiniz gibi TÜİK verileri kamuoyundan yoğun tepki alıyor. Bir devlet/kamu kurumu olarak vatandaşların çıkarlarını gözetmesi gereken TÜİK için neler ifade edebilirsiniz?
S.H: TÜİK verilerine göre Haziran ayı enflasyonu 1,64 /altı aylık enflasyon yüzde 24,7 olarak açıklandı. Haziran ayı enflasyonu çarşıya pazara göre değil, ekonomi yönetiminin siparişine göre ayarlandı.
Emeklilere, dul ve yetim aylıklarına yapılacak Temmuz ayı artışları, bu ayarlanmış 24,7’lik enflasyon oranı üzerinden hesaplanıyor.
Yetmedi, memur emeklilerine Ocak ayında yapılan zam gerekçe gösterilerek sadece yüzde 19,31 artış yapılacak.
Gördüğümüz gibi AKP yönetimi bilinçli bir sınıfsal tercih yaptı, ekonomi yangınının tüm yükünü emekçilere kesti.
Gençlerimize de sahip çıkacağız
yd: Sayın Başkan, emekliler için açıklanan son zamlar ile birlikte milyonlarca emekli yoksullukta eşitlendi. Oysa istibdat yönetimi bol bütçe sözleriyle kamuoyunu yanlış yönlendirmeye devam ediyor. Bu noktada temmuz ayı zamlarını değerlendirir misiniz?
S.H: Şu anda, işsizliğe ve geleceksizliğe mahkum edilmiş gençlerimizden sonra toplumun en yoksulları emeklilerdir.
Şimdi, on bin liraya tamamlanan en düşük emekli aylığına 2 bin 500 lira artış yaptılar, bunu da ‘’bütçe olanaklarını sonuna kadar zorladık” diyerek büyük bir fedakârlık yapmışçasına pazarladılar. Sefalet o kadar derin, kök aylık ucubesi o kadar akıl dışı ki, bu sadaka artışı yapmak zorunda kaldılar. Ama bu hiçbir derde deva olmayacak, ayrıca bu artışı bütçeden vermeyecekler, çalışma gün sayısı ve primine göre daha yüksek aylık alması gerekenlerden budayıp verecekler. Nasıl ki çalışanların büyük çoğunluğu artık asgari ücret civarında aylık almaya mahkum edildiyse, emeklilerin aylıkları da gün gün dipte eşitleniyor. Oysa ki yerli ve yabancı büyük sermayenin, dolar milyarderlerinin kârları katlanmaya devam ediyor, onlara ardı ardına vergi muafiyetleri yapılıyor.
Herkese uygun ödemeli konut
yd: Sayın Başkan, Türkiye’de başta emekliler olmak üzere milyonların barınma sorunu var. Ve bu sorun her geçen gün büyüyor. Emekliler içinde örgütlenen bir sendika olarak barınma/konut sorunu için geliştirdiğiniz öneriler olduğunu daha önce gazetemiz sayfalarında yer vermiştik. Bir kez daha burada açıklar mısınız?
S.H: Depremde büyük yıkım yaşayan bölgelerimizdeki üyelerimizin çoğu hâlâ kalıcı konutlarına ulaşamadı, depremin yaraları sarılmadı. Onlar için ferah yaşam alanları ve sağlıklı konutlar üretilmesi gerekirken, bütçe olanakları iktidar yandaşlarına aktarılmaya devam ediyor. Deprem bölgesi dışındaki konut sahibi olmayan üyelerimiz de çok zor durumdalar. Emekli aylıkları kiraya yetmiyor; sokakta kalma veya sığıntı olma ikilemiyle karşı karşıyalar.
Serbest piyasayla olmaz
yd: Sayın Başkan, bildiğiniz gibi hem iktidar partileri, hem de muhalefet partileri neoliberal ekonomi politikaları mutlak doğru, olmazsa olmaz kabul ediyorlar. Oysa, uzun yıllardır uygulanan bu neoliberal politikalar ülkende yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yaptı. Ekonomi alanında emekçilerin, emeklilerin yani milyonlarca yurttaşın insanca yaşamasını sağlayacak ekonomik önlemler sizce nasıl geliştirilir?
S.H: Çoktan iflas etmiş neoliberal kapitalizmin buyruklarından çıkmayan iktidarı ve ekonomi yönetimini uyarıyoruz. Serbest piyasayla, altta kalanın canı çıksın anlayışıyla varılacak yer toplumsal felakettir, bu yoldan geri dönün. Bakın, biz bugünün emeklileri cumhuriyetin kurucu kadrolarının torunlarıyız, hepimiz tarımda ve sanayide devlet işletmelerinin, kamu kuruluşlarının aşinasıyız. Kimimiz o kurumlarda görev aldı, bazılarımız kreşlerinde büyüdü, tiyatrolarına gitti, en azından Sümerbank üretimi kumaşla giyindi, ayakkabısını kullandı. Kamu kurumlarındaki sendikalaşma ve toplu sözleşme düzeni bütün iş yaşamı için çıpa görevi yaparak çalışanların ve emeklilerin haklarının korunmasını ve genişlemesini sağladı.
Sonra 1980 askeri darbesi geldi, darbecilerin korumasındaki Özal hükümetiyle birlikte dünya çapındaki emekçi karşıtı serbest piyasacılık, neo-liberal ekonomik sistem dedikleri vurgun talan sistemi ülkemize dayatıldı.
Adım adım ülkemizin ortak zenginliği olan kamu işletmeleri yok pahasına yabancı tekellere ve yerli işbirlikçilerine peşkeş çekildi, sömürünün en kaba biçimi olan altta kalanın canı çıksın modeli uygulandı. Ne yazık ki Özal’dan sonra gelen hükûmetler de küçük nüanslarla aynı sistemin yürütücüsü oldular. AKP hükûmetleri ise özelleştirmenin açık ara şampiyonu oldu.
Kamucu planlı ekonomi
yd: Sayın Başkan, bu söyledikleriniz özellikle sizin neslin yaşayarak deneyimlediği olaylar. Konuyu biraz daha açar mısınız?
S.H: Kendilerini nasıl nitelendirdiklerinden bağımsız olarak bütün özelleştirmeci kadrolar aynı emperyalist merkezlerin sadık kullarıdır. Özelleştirmecinin kendini dindar, milliyetçi, sosyal demokrat, sağcı veya solcu olarak adlandırması biz emeklileri ilgilendirmiyor. Biz biliyoruz ki ekonomik yangından kurtuluşun çaresi, devlet öncülüğünde planlı, üreten, kamucu ekonomik modele geçmektir. Özelleştirmeler geriye döndürülmeli, tarımda ve sanayide yeni işletmeler kurularak çocuklarımıza ve torunlarımız tam istihdam sağlanmalıdır. Küçük ve orta işletmeler desteklenerek iflaslar önlenmeli, teşvikler verilerek tarımsal üretimden kaçış durdurulmalıdır.
Ülkemiz yeteri kadar zengin, bu zenginlik dolar milyarderleri ve milyonerlerinin hesaplarında yatıyor. Onlardan servet vergisi almadan kurtuluş yok. Hâlâ borç-faiz ekonomisiyle düze çıkacağımız masalıyla bizi oyalamayın. Çözüm cumhuriyetin kuruluş yıllarında olduğu gibi devlet öncülüğünde tarım ve sanayi işletmeleri kurarak istihdam yaratmaktadır, dışa bağımlı hâle getirdiğiniz tarımı desteklemektedir, iflasa sürüklediğiniz esnafı, KOBİ’yi teşvik etmektedir.
Kaderimiz elimizde
yd: Sayın Başkan, zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Okuyucularımıza son olarak neler iletmek istersiniz?
S.H: And olsun ki bu zulmünüze teslim olmayacağız. Emeklilerin birliği yolunda olumlu gelişmeler sağladık. Türkiye Emekliler ve EYT’liler Birliği’ni oluşturarak gücümüzü pekiştirdik. Şimdi emeklilerle çalışanların eş güdümü için de gayretimizi artırıyoruz.
Bu güçle; ülkemize, onurumuza, emeğimize, çocuklarımıza ve torunlarımıza sahip çıkacağız, emekçi halk olarak kendi azim ve kararımızla kaderimizi elimize alacağız.
Emeklilerin sabrı ve bilgeliğiyle, ”Birlikte Üreten, Eşitçe Bölüşen Türkiye” idealimize ulaşmak için elimizden gelen tüm çabayı göstereceğimize dost da düşman da emin olabilir.