DİSK’in asgari ücrete ilişkin görüş ve önerileri DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve DİSK Yönetim Kurulu’nun katıldığı bir basın toplantısıyla bugün (1 Aralık) açıklandı.
Açıklamayı DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu yaptı.
Çerkezoğlu, açıklamasında, “Yüksek enflasyon ve alım gücünü hızla eriten bir pahalılığın yaşandığı, Cumhuriyet tarihinin en ağır bölüşüm krizinin yaşandığı koşullarda önümüzdeki yılın asgari ücreti saptanacak. 2024 yılı asgari ücret müzakereleri aralık ayı içinde gerçekleşecek.
Aralık ayının ilk günü, DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) gelenekselleşen asgari ücret araştırmalarının yenisini sizlerle paylaşmak üzere bir aradayız. Sizin de takip ettiğiniz gibi Konfederasyonumuzun Araştırma Merkezi uzun yıllardır asgari ücret konusunda kapsamlı araştırmalar hazırlıyor. DİSK Yönetim Kurulu olarak bu raporları esas alarak asgari ücret politikamızı ve taleplerimizi belirliyoruz.
DİSK olarak maalesef müzakere masasında yer alamıyoruz ancak asgari ücretin insanca yaşamaya yetecek bir ücret olması için yıllardır verdiğimiz mücadeleyi bu yıl da işyerlerinden başlayarak meydanlara taşıyacağız. Bugün burada DİSK-AR’ın konuya dair hazırladığı araştırmanın yanı sıra asgari ücrete dair mücadele programımızı ve taleplerimizi de sizlerle paylaşacağız. 2023’te en düşük kamu işçisinin 24 bin 500, en düşük memur maaşının 20 bin lira olduğu ve bu ücretlerin yıl başında artacağı düşünüldüğünde DİSK’in işaret ettiği rakam 30 bin lira olarak ortaya çıkıyor. Ancak yıllar sonra ilk kez DİSK olarak bir rakam önerisi paylaşmayacağız” dedi.
“Gelirde adalet, vergide adalet, insanca yaşanacak ücret”
DİSK, 2024 asgari ücretine dair görüşlerini ve atılması gereken adımları şu şekilde özetledi:
-Asgari ücret değil toplu pazarlık kapsamı genişletilmelidir. Asıl mesele asgari ücretle çalışanlarının kapsamını daraltmak ve ücret düzeylerini toplu pazarlıkla belirlemektir. Milyonların asgari ücrete mahkûm edilmemesi için sendikal hakların kullanımının önündeki tüm engeller ve barajlar kaldırılmalı, toplu pazarlık kapsamı genişletilmelidir. 6356 sayılı Yasa’da yer alan teşmil mekanizması işletilmeli, toplu iş sözleşmeleri sendikasız işyerlerine de uygulanmalıdır.
-Asgari ücretin ülkemizde ortalama ücret haline geldiği dikkate alınarak asgari ücret tespit edilmelidir.
-Asgari ücret artışında resmi enflasyon/hedeflenen enflasyon değil, kişi başına GSYH artışı esas alınmalıdır. Asgari ücret baskılanmış ve güdümlü resmi enflasyona göre değil geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır. Hele de iktidar sözcülerinin sıkça dile getirdiği “hedeflenen enflasyon doğrultusunda ücret artışı” kabul edilemez. Ülkeyi yönetenler enflasyon hedeflerini hiçbir zaman tutturamıyorken, üstelik açıklanan enflasyon bile gerçeği yansıtmazken, hedeflenen enflasyona göre ücret artışı yapmak, milyonları daha da yoksullaştırmak anlamına gelecektir. Asgari ücret artışında dar gelirlilerin gıda enflasyonu ile kişi başına ekonomik büyüme esas alınmalıdır.
-Asgari ücret yüksek enflasyon koşullarında yıl dört kez belirlenmelidir. Yüksek enflasyon koşullarında yılda bir kez asgari ücret belirlenmesi çalışanları açlığa, yoksulluğa mahkûm etmektir. Aralık 2023’te belirlenecek asgari ücretin 2024 yılı boyunca geçerli olacağına dair açıklamalar asla kabul edilemez. Enflasyon tek haneli rakamlara düşünceye kadar asgari ücretin, değil iki kez yılda dört kez güncellenmesi zorunludur.
-Asgari ücret artışında yoksulluk sınırı bir kriter olarak dikkate alınmalı ve bir evde iki kişi çalıştığında yoksulluk sınırını aşan bir gelir elde etmeleri güvence altına alınmalıdır.
-Türkiye’de asgari ücretin tespitinde uluslararası standartlara uyulmuyor. Birleşmiş Milletler, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Avrupa Konseyi standartları dikkate alınmıyor; ailesi hesaba katılmadan tek bir işçi üzerinden asgari ücret hesaplanıyor. Asgari ücret tespitine ilişkin 131 sayılı ILO Sözleşmesi onaylanmalı, Avrupa Sosyal Şartı’na asgari ücretle ilgili konan çekince kaldırılmalıdır. Asgari ücret, uluslararası standartlara uygun şekilde, işçinin ailesi ile birlikte geçinebileceği bir ücret olmalıdır.
-Asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanacak oran yüzde 10’a düşürülmelidir.
-Gelir vergisi tarife dilimleri, asgari ücret artışından az olmamak kaydıyla, yeniden değerleme oranında artırılmalıdır.
-Verdiğimiz uzun mücadelelerin sonucu olarak ücret gelirlerinin asgari ücret kadar kısmı gelir vergisinden istisna edilmiş olmasına rağmen istisna uygulamasının matrahtan indirim yerine vergiden indirim yoluyla yapılması nedeniyle ücretli çalışanlar asgari ücret vergi istisnasından gerektiği gibi yararlanamıyor. Asgari ücret vergi istisnası, vergiden değil, matrahtan indirim yoluyla uygulanmalıdır.
-2008 yılından beri işverenlere verilen 5 puanlık SGK prim desteği işçilere de verilmelidir.
-Çağ dışı damga vergisi kaldırılmalıdır.
-2008 yılında çıkarılan 5510 sayılı Yasa’dan önce asgari ücretten düşük emekli aylığı söz konusu değildi. En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.
-Devletin özel sektördeki işçilerle kamu işçileri ve kamu görevlileri arasında ayrım yapması Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Asgari ücret en düşük kamu işçisi ücreti ve en düşük memur maaşı dikkate alınarak hesaplanmalıdır.