Fındıkta rekolte ve üreticilerin fiyat beklentilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, fındık fiyatlarının bilinçli şekilde baskılandığını söyledi. Sarıbal, fiyatın Ferrero’nun stratejilerine göre belirlendiğini kaydetti.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, fındıkta rekolte ve üreticilerin fiyat beklentilerini değerlendirdi.
Üretim maliyetinin kilogram başına 175-200 TL arasında olduğunu, ancak Toprak Mahsulleri Ofisi’nin açıkladığı 190-200 TL’lik alım fiyatı ile üreticiye “zararına satış” dayattığını belirten Sarıbal, fiyatın Ferrero’nun stratejilerine göre belirlendiğini, iktidarın üreticiye bir kez daha sırtını döndüğünü söyledi.
Her yıl rekolte tahminleri üzerinden oynanan oyunlarla fındık fiyatlarının bilinçli şekilde baskılandığına dikkati çeken Sarıbal, “TÜİK, 2025 rekoltesini 520 bin ton olarak açıklarken, Uluslararası Sert Kabuklu Meyveler Konseyi 610 bin ton dedi. Tarım Bakanlığı ise 449 bin tonda kaldı. Üç ayrı rekoltede tek mağdur üretici. Türkiye 22 yılda 39 milyar dolar gelir getiren bir tarım ürününde, çiftçiyi korumak yerine şirketleri koruyan bir modelle yoluna devam ediyor. 2025 yılı için öngörülen yüzde 39,2 rekolte kaybı, hem üreticiyi hem ülke ekonomisini derinden etkileyecek” dedi.
“Fındıkta alım değil, yıkım politikası”
Dünyada en fazla üretilen ikinci sert kabuklu meyve olan fındığın dikim alanlarının yüzde 70’inin Türkiye’de bulunduğunu, dünya fındık üretiminin yüzde 65’inin Türkiye tarafından karşılandığını kaydeden Milletvekili Sarıbal, “2024 yılında Türkiye, toplamda 123 farklı ülkeye 323 bin ton iç fındık ihracatı gerçekleştirerek 2,6 milyar dolarlık döviz geliri sağladı. Yıllık bazda bakıldığında, 2015 yılında elde edilen 2,8 milyar dolarlık rekorun ardından, bugüne kadarki en yüksek ikinci ihracat gelirine ulaşıldı. İhracatın yüzde 46’sı Almanya ve İtalya’ya yapıldı. Türkiye tarımda net ithalatçı olmasına rağmen ekolojik üstünlüğe sahip olduğu fındıkta son 22 yılda toplam 39 milyar dolar ihracat geliri sağladı” diye konuştu.
Türkiye’de fındık üretiminin hem iklim krizinin hem de yıllardır uygulanan neoliberal tarım politikalarının kıskacında olduğunu kaydeden Sarıbal, ABD’de dekara 285 kg verim alınırken, Türkiye’de bu rakamın yalnızca 93 kilogram olduğunu söyledi.
Sarıbal bu farkın bilinçsiz dikim alanlarından ve işletmelerin küçüklüğünden kaynaklandığını belirtirken “Türkiye’de ortalama işletme büyüklüğü 14 dekar; geçinmek içinse en az 22 dekara ihtiyaç var. Nisan 2025’te yaşanan şiddetli don, fındık üretimini vurdu. TARSİM’e göre, 2,7 milyar TL’lik zararın 1,4 milyarı yalnızca Ordu’da meydana geldi. Ancak üretici tarlasına bile giremeden TMO, üreticinin elindeki fındığın 200-210 liradan işlem gördüğü bir dönemde elindeki 10 bin ton fındığı piyasaya sürdü. Üstelik 150 TL gibi, üreticinin elindeki ürünün çok altında bir fiyatla” diye konuştu.
“Üç ayrı rekolte, tek mağdur; Üretici”
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın koordinasyonunda, ilgili kurumların temsilcilerinden oluşan komisyonun yürüttüğü 2025 yılı fındık rekolte çalışmalarını tamamladığını, 2025 yılı kabuklu fındık rekoltesini 449 bin ton olarak belirlediğini kaydeden Sarıbal, “TÜİK, 2025 rekoltesini 520 bin ton olarak açıklarken, Uluslararası Sert Kabuklu Meyveler Konseyi 610 bin ton dedi. Tarım Bakanlığı ise 449 bin tonda kaldı. Bu miktar önceki yıla göre yüzde 39’luk bir gerilemeyi ifade etmektedir. Türkiye’nin en fazla fındık üreten ili olan Ordu’daki rekoltede de dikkat çekici bir düşüş yaşandı. 2024 yılında 202 bin ton olan rekolte, bu yıl 64 bin olarak tahmin ediliyor. Bu da yaklaşık yüzde 68’lik bir düşüşe karşılık geliyor. Üretici örgütleri ise don, kuraklık ve zararlılar nedeniyle gerçek rekoltenin 300-350 bin ton civarında olduğunu söylüyor” dedi.
“Ziraat Odalarına göre üretim maliyeti kg başına 175-200 TL arasında. Ancak TMO’nun 190-200 TL’lik alım fiyatı, üreticiye yine “zararına satış” dayatıyor” diyen Sarıbal, fındık fiyatının, Ferrero’nun stratejilerine göre belirlendiğini, iktidarın üreticiye bir kez daha sırtını döndüğünü söyledi. 2000’li yıllarda IMF-Dünya Bankası eliyle tarım destekleri budanırken, Fiskobirlik’in de etkisizleştirildiğini hatırlatan Sarıbal, “Üretici yalnızlaştırıldı. Şirketler örgütlü, çiftçi dağınık. Bu denklemde kim kazanır?” diye sordu.
“Rekolteyle oynayıp fiyatı düşürüyorlar”
Her yıl rekolte tahminleri üzerinden oynanan oyunlarla fındık fiyatlarının bilinçli şekilde baskılandığına dikkati çeken Sarıbal, “Bu manipülasyon, üreticinin gelirini azaltıyor; emeğinin gerçek karşılığını almasını engelliyor. Fiyatların birkaç büyük şirketin çıkarına göre şekillendirilmesine artık son verilmelidir. Üreticiler, fiyatlar hak ettikleri seviyeye çıkana kadar ürünlerini pazara indirmemeli; örgütlü biçimde tepkilerini göstermelidir. Devlet ise üreticiye destek olmalı, Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve özel bankalara olan borçları ile TARSİM kapsamındaki sigorta prim ödemelerini en az iki yıl süreyle ertelemelidir. İklim krizinin etkisiyle ortaya çıkan aşırı sıcaklar nedeniyle oluşan ürün yanıkları gibi zararlar da TARSİM kapsamında güvence altına alınmalı; üretici bu kriz karşısında yalnız bırakılmamalıdır. Ürün kayıplarına ilişkin tazminatlar yalnızca maliyetler üzerinden değil, üreticinin gerçek gelir kaybı esas alınarak hesaplanmalıdır. Bugün büyük ölçüde etkisizleştirilmiş olan FİSKOBİRLİK yeniden ayağa kaldırılmalı; fındık üreticilerinin güçlü örgütü haline getirilmelidir. Fiyat belirleme süreçlerinde yalnızca şirketler değil, üretici örgütleri de söz ve karar sahibi olmalı; fiyatlar, çiftçiler ile şirketler arasında doğrudan pazarlıkla belirlenmelidir” ifadelerini kullandı.
Kaynak: BirGün