KYK yurtlarına yapılan zam eğitime nasıl yaklaşıldığını yine gösterdi. Okulöncesinden yükseköğretime kadar her aşamada yurttaşı özele mecbur eden bir sistem yaratan AKP eğitimi metaya, öğrenciyi müşteriye dönüştürdü.
Üniversite kayıtları önceki gün itibarıyla başladı. Dün de KYK yurt başvuruları için kayıt sürecinin başladığı duyuruldu. Yurtların bu sene yüzde 40 zamlı olacağı açıklandı. Yani geçen sene 1000 TL olan bir yurdun ücreti bu yıl 1400 TL olacak. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Temmuz ayında açıkladığı verilere göre yıllık enflasyon yüzde 33,52 olmuştu. Kamu emekçisi ve emeklileri temmuz ayında yüzde 15,57 oranında; SSK ve Bağ-Kur emeklileri ise yüzde 16,67 oranında zam almıştı. Yani hem yıllık enflasyonun hem de kamu emekçilerine yapılan zammın üstünde bir artış yaşandı KYK yurt ücretinde. Üstelik eğitimdeki artışta tek sorun bu da değil.
Açıkladığı istatistikler sık sık eleştiri konusu olan TÜİK’in verileri bile eğitimin ne durumda olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Son iki yıldır sürekli artış gösteren eğitim endeksi Mart 2024’ten bu yana ana harcama gruplarının yıllık enflasyonunda ilk sırada. Bazen lokanta ve oteller, bazen sağlık, bazen de konut ikinci sırayı alsa da eğitim yıllık enflasyonda zirveyi hiç bırakmadı. Elbette buradaki tek sorun KYK yurt ücretlerine gelen zam değil. Kırtasiye ürünlerinden ders kitaplarına, vakıf üniversitelerinden özel okul ücretlerine kadar hepsi bu kalemin içinde. Tamamen kamusal bir hizmet olması gereken eğitim tersine işliyor.
OECD sonuncusu
Tablonun ne kadar vahim olduğunu kıyaslayarak da görebiliriz. Türkiye, ilkokul kademesinde kamu harcamalarının payının en düşük, özel harcamaların payının en yüksek olduğu OECD ülkesi konumunda. Türkiye’de ilkokul kademesinde hane halkının yaptığı eğitim harcamalarının payı OECD ülkeleri ortalamasının yaklaşık dört katı. Okulöncesi eğitime yapılan kamu harcamalarının payı yüzde 78 ile OECD ortalaması olan yüzde 86’nın altında kalıyor. Sadece yükseköğretimde bu oran yüzde 72 ile OECD ortalaması olan yüzde 68’in üzerinde.
Yurtlar yetersiz
KYK yurtlarından devam edelim. Devlet yurtlarında kapasite son bir yılda sadece 2 bin artarak 996 bin 306’ya çıkarıldı. Ancak bu sayı Türkiye’de öğrenim gören lisans öğrencilerinin barınma talebini karşılamakta eksik kalıyor. Halihazırda lisans eğitimi gören 3 milyon 536 bin 439 öğrenci bulunuyor. 2,5 milyonu aşkın öğrenci için yurt yok. Üstelik bu durum büyük şehirler için çok daha kötü. Örneğin İstanbul’da 13,6 öğrenciye 1, Ankara’da 6,2 öğrenciye 1 yatak düşerken Adıyaman’da ise 1,9 öğrenciye 1 yatak düşüyor. Dolayısıyla da büyük şehirlerde öğrenciler özel yurtlara mecbur kalıyor. İstanbul’da yurt fiyatları 70 bin TL’ye Ankara’da ise 40 bin TL’yi buluyor. Yükseköğretimdeki tek sıkıntı bu da değil. Vakıf üniversitesi ücretleri de bunun içinde. Koç Üniversitesi’nde eğitim ücretleri geçen yıl tıp Fakültesi hariç tüm lisans programlarında 1 milyon 75 bin TL’ydi. Bu yıl ise bu ücretler 1 milyon 590 bine yükseldi. Bu yıl en az doluluk oranına sahip vakıf üniversitesi olan Altınbaş Üniversitesi’nde ise tıp fakültesi yaklaşık yüzde 100 zamlandı. Bu ücretler yurtdışında birçok üniversitenin dahi üstüne çıktı.
Her şey parayla
Durum elbette yükseköğretimden ibaret değil. Okulöncesinden lise son sınıfa kadar aileler çocuklarının okuyabilmesi için uçuk paralar harcamak zorunda kalıyor. 2011-2012 eğitim öğretim yılında ilköğretimde 32 bin 108 okulun 931’i, lisede ise 9 bin 672 okulun sadece 885’i özeldi. Son yayımlanan veri olan 2023-2024’te ise ilkokulda 25 bin 245 okulun 2 bin 82’si, ortaokulda 18 bin 850 okulun 2 bin 232’si, lisede ise 12 bin 506 okulun 3 bin 218’i özel oldu. Verilen teşviklerle özel okulların sayısı her yıl daha da artmaya devam ediyor. Aynı süreçte dikkat çeken bir diğer artış ise imam hatiplerde oldu. Ayrıca okullarda eğitimin dini sosu arttıkça da geliri iyi olan aileler özellere mecbur bırakıldı. Parası olana seküler olmayana dini eğitim dönemine geçildi. Anaokulu ücretleri dahi 1 milyon TL’yi geçti.
Özeller yanında devlet okulları da çok farksız değil. Geçen sene eğitim-öğretimin başına gidelim. Okullar velilerden işe alınacak temizlikçiden güvenlik görevlisine kadar her şeyin parasını istedi. Bunun yanında Milli Eğitim Bakanlığı’nın her sene başında yasak olduğunu vurgulamasına rağmen kayıt paraları alınmaya devam ediyor. Bu sene başında kayıt ücretleri 200 bin TL’yi dahi buldu.
Bununla birlikte kırtasiye ücretleri de her yıl katlanıyor. Bu yıl defterden çantaya tüm ürünlerde yüzde 60-100 arasında zam yapıldı. Bir öğrencinin en düşük masrafı 3 bin 500 TL’yi geçti, İstanbul’da ise 12 bin TL’ye kadar çıktı. Servis ücretleri de benzer şekilde. Hemen hemen her ilde servis ücretleri yüzde 30’u aşkın şekilde zamlandı. Eğitim İş Anka ölçeğinde tarafından yapılan çalışmaya göre kırtasiye ve çanta masrafları 2025 yılı itibarıyla ilkokul için 4 bin 791 TL, ortaokul için 6 bin387 TL, lise için 7 bin 740 TL’ye yükseldi. 2024’e göre ortalama yüzde 60’lık bir artış gerçekleşti. Bir ilkokul öğrencisi için ulaşım dâhil başlangıç maliyeti 52 bin 159 TL, ortaokul için 53 bin 755 TL, lise için 55 bin 108 TL oldu.
Gençler ümitsiz
Şimdi son TÜFE’ye bakalım. TÜİK’in verisine göre eğitim Temmuz 2025’te yüzde 75,54’lük artışla yine birinci ana harcama gruplarında. Peki TÜFE yıllık ne kadar? Yüzde 33,52. Arada iki kattan fazla bir puan farkı var. Tüm bu veriler de gösteriyor ki AKP döneminde eğitim kamusal bir hak olmaktan çıkıp alınıp satılan bir metaya dönüştürüldü. Öğrenciler ve aileler de müşteri haline getirildi. Bunun etkisi ne oldu derseniz cevabı çok basit. Önceki yıllarda köy okulunda dahi okuyan bir öğrenci sadece eğitimle bir yerlere gelebiliyordu. Artık köy okulunu bir yana bırakalım kentlerde bile devlet okullarında okuyan çocuklar eğitime ve hayata 1-0, 2-0 geriden başlıyorlar. Sonuç geleceksizleşen, eğitimden umudunu kesen ve kolay para kazanmanın hayalini kuran milyonlarca genç oluyor. Olan da memleketin geleceğine oluyor.
Zirvenin sahibi
Yıllık olarak hep zirvede yer alan eğitim enflasyonu bazı aylarda da aylık olarak zirvede yer aldı. Eğitim enflasyonunun zirvede yer aldığı bazı aylar şöyle:
- EYLÜL 2023: % 30,2
- ŞUBAT 2024: % 12,76
- MART 2024: % 13,08
- AĞUSTOS 2024: % 11,3
- EYLÜL 2024: % 14,2
- ŞUBAT 2025: % 9,9
Kaynak: Mustafa Kömüş / BirGün






















































