
Kapitalizmin krizi bütün dünyayı kasıp kavurmaya devam ediyor. Küresel kapitalizmin aç gözlü milyarderleri kendi paçalarını kurtarmak için efendisi oldukları hükümetlere her türlü baskıyı yapıyor. Hükümetler de biliyorlar ki efendileri iflas ettiğinde kendi iktidarları da yok olacak. Bu yüzden de küresel kapitalizmin efendileri hizmetkârlarıyla birlikte krizin faturasını halklara ödetmeye çalışıyor. Krizin faturasını emekçilere ödetmek için her türlü dalavereyi çeviren bu bir avuç parababasının asıl amaçları uzun yıllar boyunca çetin mücadelelerle kazanılmış işçi haklarını budamak ve işçi sınıfının kazanımlarının altını oymak. Bu açıdan bakıldığında tıpkı birkaç gün önce (9-11 Aralık 2011) Yunanistan’ın başkenti Atina’da yapılan 13. Dünya Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı’nın Sonuç Bildirgesi’nde belirtildiği gibi; “kapitalizmin, krize üretici güçlerin kitlesel yıkımı, doğal kaynakların yok edilmesi, toplu işten çıkarmalar, fabrika kapatmalar, işçilere ve sendikal haklara yapılan kapsamlı saldırılar, ücretlere, emekli maaşlarına, sosyal güvenlik sistemine saldırılar, halkın gelirinin düşmesi ve işsizliğin ve yoksulluğun çığ gibi büyümesinin ötesinde” bir cevabı yoktur. Yani, mütemadiyen krize giren kapitalizmin bu krizlerden çıkmak için bulduğu tek çözüm emekçilere sefalet, halklara savaş dayatmak. Kapitalizm bu bağlamda emekçi sınıflara yönelik saldırılarına İngiltere’de bir yenisini daha ekledi. Kurduğu küresel üretim zincirleri ile işçi sınıfının canına okumayı planlayan ulusötesi şirketlerden birisi olan Hollanda merkezli Unilever şirketi İngiltere işçilerinin emekli maaşlarına göz dikti. Biliyorsunuzdur, Unilever ülkemizde de büyük yatırımlara sahip bir şirket. Hem temizlik/hijyen maddeleri, hem de dondurulmuş gıda alanında yatırımları var. İngiltere’de ise, Unilever’de çalışan işçiler, bugüne kadar son aldıkları maaş üzerinden emekli maaşı alıyorlardı. Ancak ekonomik krizi bahane eden şirket artık işçilerin emekli maaşlarını meslekte ortalama ücret sistemi ne ise, onun üzerinden almaları gerektiğini işçilere ve sendikalara kabul ettirmeye çalışıyor. Yani işveren işçinin emekli maaşının çalışma yaşamı boyunca aldığı maaşların ortalaması olması gerektiğini dayatıyor. İşçinin aldığı son maaş doğal olarak çalışma yaşamı boyunca aldığı maaş ortalamasından daha yüksek. İngiltere işçi sınıfı sermayenin benzer saldırılarını 2008 yılında durdurmuştu. İngiltere Unilever işçileri sermayenin yeni saldırılarına karşı verdiği mücadelede 9 Aralık 2011 tarihinde şirkette örgütlü olan üç sendikanın katılımıyla bir grev yaptı. İşçiler Unilever patronlarının bu saldırısını henüz geri püskürtemediyse de şimdilik durdurdu. Küresel kapitalizmin saldırıları ancak işçi sınıfının örgütlü gücü sayesinde durdurulabiliyor. Bu yüzden işçi sınıfının örgütlenmesi, daha canlı daha etkin daha güçlü hale gelmesi gerekiyor. El birliğiyle sermayeye karşı mücadele edebileceğimiz daha güçlü işçi örgütlenmeleri oluşturmak, devrimci bir emek odağı yaratmak birincil görevimiz olarak önümüzde duruyor.
