
Çadırda direnen Çapa ve Cerrahpaşa taşeron işçileri dilekçelerini vermek için rektörlüğe yürüdü. Rektörlük hukuksuzluğa devam ediyor.
Çapa ve Cerrahpaşa'da hastanelerinde çalışan taşeron işçileri direnişlerinin 37. gününde topladıkları dilekçeleri vermek üzere Direniş Çadırı'ndan İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne yürüdüler. Yürüyüşün ardından Beyzıt Meydanı'nda bir basın açıklaması yapıldı ve dilekçeler teslim edilmek üzere üç temsilci rektörlüğe girdi.
Çalışma Bakanlığı müfettişleri raporu ve İstanbul 4. İş Mahkemesi kararlarına göre Çapa ve Cerrahpaşa hastanelerinde çalıştığı tespit edilmiş olan işçilerin kadroya geçirilmesi gerekiyor. Bu durumda halen çalıştırılan taşeron işçiler yasa dışı bir şekilde çalışıyor. Rektörlük ise işçileri kadroya alacağına işten çıkarmaya çalışıyor. 196 işçiyi 31 Mart 2012'den sonra işten atmakla tehdit ediyor. İşçiler 37 gün önce Çapa Tıp Fakültesi bahçesine bir Direniş Çadırı kurarak direnişe geçmiş, imza kampanyası başlatmışlardı.
Toplanan imzalar rektörlüğe iletildi Bugün saat 15.00 sularında çadırın önünde toplanan işçilere hastanenin diğer çalışanları, Hey Tekstil İşçileri, siyasi partilerden TKP İl Başkanlığı ve ESP, TÜM-İGD, sendikalardan Petrol-İş ve DİSK'in desteğiyle, Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, İstanbul Tabip Odası, Dev Sağlık-İş, SES Aksaray Şubesi, Tezkoop-İş 5 Nolu Şube'nin örgütleyiciliğinde yürüyüşe başladılar. Hastane içerisinde personel ve hastaları bilgilendirerek başlayan yürüyüş Millet Caddesi üzerinden Beyazıt Meydanı'na kadar sürdü. Yürüyüşe Yusufpaşa durağında Okmeydanı SSK Hastanesi işçileri de katıldı. Yürüyüş boyunca “Susma haykır taşerona baş kaldır!”, “Taşeron işçisi köle değildir!”, “Sağlıkta taşeron ölüm demektir!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganları atıldı.
Beyazıt Meydanı'na gelindiğinde öncelikle 196 taşeron işçiden birisi ve çeşitli kurum temsilcileri konuşmalar gerçekleştirdi. Konuşmacıların sözlerini tamamlamasıyla basın açıklamasına geçildi. Basın metninde kısaca, Türkiye'nin anayasalarını yapan İstanbul Üniversitesi'nde böylesi bir hukuksuzluğun yapılmaması gerektiğine, işçinin hakkını koruması gereken bir kurumun işçinin emeğine karşılık vefasız, kıymet bilmez davranıyor olmasına, müfettiş raporları ve mahkeme kararlarına uyulmadığına değinildi. İşçilerin bir kamu kuruluşu olan üniversitede 4 D statüsünde çalıştırılabilecekleri vurgulandı.
