Kadının Sesi – Yeni Dünya https://yenidunya.org Yeni Günün Habercisi Wed, 20 Mar 2024 21:36:58 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://yenidunya.org/wp-content/uploads/2022/02/cropped-YD-ikon-512-1-75x75.png Kadının Sesi – Yeni Dünya https://yenidunya.org 32 32 Agrobay işçileri hakları için Ankara’ya yürüyor https://yenidunya.org/kadinin-sesi/29556/agrobay-iscileri-haklari-icin-ankaraya-yuruyor/ Mon, 18 Mar 2024 18:21:00 +0000 https://yenidunya.org/?p=29556 Sendikalı oldukları için işten çıkarılan Agrobay işçileri Ankara’ya yürüyüş başlattı.
İzmir Bergama ilçesinde bulunan Agrobay Seracılık isimli firmada çalışırken Tarım İşçileri Sendikası Tarım-Sen’e üye oldukları için 22 Ağustos 2023’te işten atılan ve sera önünde oturma eylemine başlayan işçiler, Ankara’ya yürüyor. Kadın işçilerin çoğunluk oluşturduğu direniş 209 gündür sürüyor. İşçiler tazminatlarını ve sendikal haklarını talep ediyor.
Dünyanın en büyük domates seralarından biri olan Agrobay Seracılık, Bayburt Grup’a bağlı.
Agrobay işçileri, Çalışma Genel Müdürü Mehmet Baş ile görüşecek.
İşçiler kamuoyunu dayanışmaya davet etti.

Agrobay işçileri hakları için Ankara'ya yürüyor
]]>
Kadın emeği tarımda da eşitsiz https://yenidunya.org/kadinin-sesi/29480/kadin-emegi-tarimda-da-esitsiz/ Mon, 11 Mar 2024 09:01:11 +0000 https://yenidunya.org/?p=29480 TÜİK, 2023 yılı tarımsal işletme işgücü ücretlerini illere göre açıkladı. Buna göre, tarımsal işletmelerde 2023 yılında mevsimlik tarım işçilerine en yüksek günlük yevmiye erkekler için 868 TL, kadınlar için 794 TL ödemeyle Kahramanmaraş oldu.
Tarımsal işletmelerde 2023 yılında mevsimlik tarım işçilerinin günlük ücretleri bir önceki yıla göre %114,6 artarak 512 TL, sürekli tarım işçilerinin aylık ücretleri ise %105,2 artarak 13 bin 435 TL oldu.
Mevsimlik erkek işçi ücretleri %115,7 artış göstererek 545 TL olurken, kadın işçilerin günlük ücretleri ise %113 artış göstererek 479 TL oldu.
Sürekli tarım işçilerine ödenen aylık ücret, erkek işçiler için %112 oranında artarak 14 bin 266 TL olurken, kadın işçiler için %88,1 artarak 10 bin 146 TL oldu.

Kadın emeği tarımda da eşitsiz

En düşük ücret ödeyen iller Mersin ve Hatay
Mevsimlik tarım işçilerine en düşük yevmiye ödemesi ise erkekler için 407 TL ile Hatay olurken, kadın işçiler için ise en düşük ödeyen il 344 TL ile Mersin oldu.

En yüksek aylık ücret Ankara ilinde
Tarımsal işletmelerde sürekli tarım işçilerine ödenen aylık ücretlere bakıldığında, erkek işçilere 15 bin 810 TL ile Ankara’nın, kadın işçilere 12 bin 501 TL ile İzmir’in en yüksek ödemenin yapıldığı iller olduğu görüldü. En düşük ücretler ise, erkek işçiler için 9 bin 825 TL, kadın işçiler için 9 bin 349 TL ile Antalya oldu..

İllere göre mevsimlik tarım işçileri günlük yevmiyeleri (2023 )

Kadın emeği tarımda da eşitsiz
]]>
TÜİK’e göre Türkiye’de kadın olmak! https://yenidunya.org/kadinin-sesi/29411/tuike-gore-turkiyede-kadin-olmak/ Wed, 06 Mar 2024 08:41:32 +0000 https://yenidunya.org/?p=29411 -Türkiye nüfusunun %49,9’unu kadınlar, %50,1’ini erkekler oluşturdu
-Kadınlarda ortalama eğitim süresi 8,5 yıl oldu
-En az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve daha yukarı yaştaki kadınların oranı %86,7 oldu
-Yükseköğretim mezunu olan 25 ve daha yukarı yaştaki kadınların oranı %21,6 oldu
-Yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılım oranı %68,8 oldu
-Kadınların istihdam oranının erkeklerin yarısından daha az olduğu görüldü
-Kadınların istihdamda yarı zamanlı çalışma oranı %16,1 oldu
-Hanesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki kadın istihdam oranı %28,0 oldu
-Cinsiyetler arası ücret veya kazanç farkı tüm eğitim düzeylerinde erkek lehine gerçekleşti
-Ortalama ilk evlenme yaşı kadınlarda 25,7 oldu
-Kadınların %16,2’sinin eğitim seviyelerinin eşlerinden daha yüksek olduğu görüldü
-Kadınların %27,4’ü yaşadığı çevrede gece yalnız yürürken kendini güvensiz hissetti

TÜİK verileri, Türkiye’de kadının var ama yok olduğunu gösteriyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) kadın istatistiklerini yayımladı. Buna göre nüfusun yüzde 49.9’u kadınlardan, yüzde 50.1 erkeklerden oluştu. Verilere göre kadınlar işsiz, daha az kazanıyor, daha az yönetici, daha eğitimsiz, evlilik yaşı ortalama 25…
Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne özel hazırlanan “SÜS” sergisinde sadece 13 erkek sanatçının eserlerine yer verilip, bir tek kadın sanatçının bile bulunmayışı, Türkiye’de kadına bakışın en bariz örneğini oluşturuyor.
TÜİK istatistikleri de adeta bunu kanıtlar nitelikte…

Türkiye nüfusunun %49,9’unu kadınlar, %50,1’ini erkekler oluşturdu
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 31 Aralık 2023 tarihi itibarıyla, kadın nüfus 42 milyon 638 bin 306 kişi, erkek nüfus 42 milyon 734 bin 71 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle, toplam nüfusun %49,9’unu kadınlar, %50,1’ini ise erkekler oluşturdu. Kadınlar ile erkekler arasındaki bu oransal denge, kadınların daha uzun yaşaması nedeniyle, 60 ve daha yukarı yaş grubundan itibaren kadınların lehine değişti. Kadın nüfusun oranı, 60-74 yaş grubunda %52,1 iken 90 ve üzeri yaş grubunda %70,2 oldu.

TÜİK'e göre Türkiye’de kadın olmak!

Kadınlarda ortalama eğitim süresi 8,5 yıl oldu
Ulusal Eğitim İstatistiklerine göre, ortalama eğitim süresinin yıllara göre arttığı görüldü. Türkiye geneli için ortalama eğitim süresi 2011 yılında 7,3 yıl, kadınlarda 6,4 yıl, erkeklerde 8,3 yıl iken, 2022 yılında Türkiye genelinde 9,2 yıl, kadınlarda 8,5 yıl, erkeklerde 10,0 yıl oldu.

TÜİK'e göre Türkiye’de kadın olmak!

En az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve daha yukarı yaştaki kadınların oranı %86,7 oldu
Ulusal Eğitim İstatistiklerine göre, en az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve daha yukarı yaştaki nüfusun toplam nüfus içindeki oranının 2008-2022 yılları arasında arttığı görüldü. En az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve daha yukarı yaştaki bireylerin toplam nüfus içindeki oranı, 2008 yılında %75,1 iken 2022 yılında %91,3 oldu. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde, 2008 yılında en az bir eğitim düzeyini tamamlayan 25 ve daha yukarı yaştaki kadınların oranı %67,5, erkeklerin oranı %82,8 iken, bu oran 2022 yılında kadınlarda %86,7, erkeklerde ise %96,1 oldu.

Yükseköğretim mezunu olan 25 ve daha yukarı yaştaki kadınların oranı %21,6 oldu
Ulusal Eğitim İstatistiklerine göre, yüksekokul ve fakülte, yüksek lisans ve doktora mezunu olan 25 ve daha yukarı yaştaki nüfusun toplam nüfus içindeki oranı, 2008 yılında %9,1 iken 2022 yılında %23,5 oldu. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde, 2008 yılında yükseköğretim mezunu olan 25 ve daha yukarı yaştaki kadınların oranı %7,1, erkeklerin oranı %11,2 iken bu oran 2022 yılında kadınlarda %21,6, erkeklerde ise %25,5 oldu.

TÜİK'e göre Türkiye’de kadın olmak!

Yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılım oranı %68,8 oldu
Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun işgücüne katılma oranının %53,1 olduğu görüldü. Bu oran kadınlarda %35,1, erkeklerde ise %71,4 oldu.
İşgücüne katılma oranı eğitim durumuna göre incelendiğinde, kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne daha fazla katıldıkları görüldü. Okuryazar olmayan kadınların işgücüne katılma oranı %13,9, lise altı eğitimli kadınların işgücüne katılma oranı %27,1, lise mezunu kadınların işgücüne katılma oranı %36,1, mesleki veya teknik lise mezunu kadınların işgücüne katılma oranı %43,0 iken, yükseköğretim mezunu kadınların işgücüne katılma oranı %68,8 oldu.

TÜİK'e göre Türkiye’de kadın olmak!

Kadınların istihdam oranının erkeklerin yarısından daha az olduğu görüldü
Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre 2022 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun istihdam oranının %47,5 olduğu görüldü. Bu oran kadınlarda %30,4, erkeklerde ise %65,0 oldu.
En yüksek istihdam oranı %54,1 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) bölgesinde, en düşük istihdam oranı ise %33,8 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) bölgesinde gerçekleşti.
En yüksek kadın istihdam oranı, %37,4 ile TR90 (Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane) bölgesinde, en düşük kadın istihdam oranı ise %18,2 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) bölgesinde gerçekleşti.

Kadınların istihdamda yarı zamanlı çalışma oranı %16,1 oldu
Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre yarı zamanlı çalışanların istihdam içindeki oranının 2022 yılında %9,8 olduğu görüldü. Bu oran kadınlarda %16,1, erkeklerde ise %6,7 oldu.

Hanesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki kadın istihdam oranı %28,0 oldu
Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre hanesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki bireylerin istihdam oranı, 2014 yılında %59,8 iken 2022 yılında %60,5 oldu. Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde, 2022 yılında hanesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki kadınların istihdam oranının %28,0, erkeklerin istihdam oranının ise %90,5 olduğu görüldü.

Cinsiyetler arası ücret veya kazanç farkı tüm eğitim düzeylerinde erkek lehine gerçekleşti
Cinsiyetler arası ücret veya kazanç farkı, erkek ve kadın arasındaki ücret veya kazanç farkının erkek ücret veya kazancına yüzdesel oranı olarak tanımlanmaktadır. Kazanç Yapısı İstatistiklerine göre, yıllık ortalama brüt ücret-maaş ile hesaplanan gösterge için en yüksek fark %17,1 ile yükseköğretim mezunlarında, en düşük fark %12,4 ile yine ilkokul ve altı mezunlarda gerçekleşti. Yıllık ortalama brüt kazanç ile hesaplanan gösterge için ise, en yüksek fark %19,6 ile lise mezunlarında, en düşük fark ise %14,5 ile ilkokul ve altı mezunlarda gerçekleşti.

Ortalama ilk evlenme yaşı kadınlarda 25,7 oldu
Evlenme İstatistiklerine göre resmi olarak ilk evliliğini 2023 yılında yapmış olan kadınların ortalama evlenme yaşı 25,7 iken erkeklerin ortalama evlenme yaşı 28,3 oldu. Ortalama ilk evlenme yaşının en yüksek olduğu il, kadınlarda 29,0 yaş, erkeklerde 32,7 yaş ile Tunceli oldu. Ortalama ilk evlenme yaşının en düşük olduğu il ise kadınlarda 22,9 yaş ile Ağrı, erkeklerde 26,2 yaş ile Şanlıurfa oldu.

Kadınların %16,2’sinin eğitim seviyelerinin eşlerinden daha yüksek olduğu görüldü
ADNKS sonuçlarına göre resmi evliliklerde eşler arasındaki eğitim farkı incelendiğinde, 2022 yılında kadınların %38,9’unun kendilerinden daha yüksek eğitimli erkeklerle evli olduğu görüldü. Eşlerinden daha yüksek eğitimli olan kadınların oranının %16,2, eğitim seviyeleri aynı olan eşlerin oranının ise %42,8 olduğu görüldü.

Kadınların %27,4’ü yaşadığı çevrede gece yalnız yürürken kendini güvensiz hissetti
Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre 2023 yılında, yaşadıkları çevrede gece yalnız yürürken kendilerini güvensiz hissedenlerin oranı %18,9 iken bu oran kadınlarda %27,4, erkeklerde %10,2 oldu. Kadınların %56,3’ü, erkeklerin ise %75,8’i yaşadıkları çevrede gece yalnız yürürken kendilerini güvende hissetti.
Evde yalnız olduklarında kendilerini güvensiz hissedenlerin oranı 2023 yılında %4,6 iken bu oran kadınlarda %6,3, erkeklerde %2,7 oldu. Kadınların %83,4’ü, erkeklerin ise %90,8’i evde yalnız olduklarında kendilerini güvende hissetti.

]]>
Kadın istihdamı da enkaz altında kaldı https://yenidunya.org/kadinin-sesi/29153/kadin-istihdami-da-enkaz-altinda-kaldi/ Wed, 14 Feb 2024 11:40:55 +0000 https://yenidunya.org/?p=29153 Yaşanan depremler kadın işsizliğini daha da artırdı

Ankara Tabip Odası (ATO), 6 Şubat’ta Maraş’ta meydana gelen depremlerin ardından bölgedeki işçi sağlığı ve iş güvenliğinin durumuna dair bir rapor hazırladı. Raporda, depremden etkilenen illerdeki işçi ve halk sağlığını ilgilendiren koşullar ile ekonomik ve demografik yapı, sağlık hizmetlerinin durumu, istihdam verilerine yer verildi. Kadın istihdamının düşüşüne dikkat çekildi.

Yoğun göç
Deprem, özellikle kadın istihdamını da vurdu. ATO’nun çeşitli kurum ve kuruluşların verilerinden derlediği raporda, depremden etkilenen 11 ilin toplam nüfusunun 2022 yılı için 14 milyonun üzerinde olduğuna dikkat çekildi.
Odanın hazırladığı rapordan öne çıkan bazı başlıklar şöyle:
•2021 verilerine göre 11 ili kapsayan afet bölgesinde 3,8 milyon kişi istihdamda olup bölge istihdamının ülke istihdamı içerisinde payı yüzde 13,3’tür.
•İşgücünün 2,3 milyonu kayıtlı, 1,5 milyonu ise kayıt dışı çalışmaktadır. Afet bölgesi genelinde istihdamın kayıtdışılık oranı yüzde 39 seviyesindedir.
•Afet bölgesindeki 7 il başta olmak üzere 69 ilde istihdam yıllık olarak gerilerken kadın çalışan sayılarındaki daralmalar genel eğilimin üzerinde seyretti.
•Hatay 55 bin 270 (yüzde 28,3), Maraş 42 bin 215 (yüzde 24,6), Malatya ise 23 bin 242 (yüzde 19,9) yıllık çalışan kaybı ile istihdamı hızlı daralan ilk üç il oldu.
•Raporda, TEPAV’ın verilerine de yer verildi. Buna göre temmuz 2023’te sigortalı ücretli kadın çalışan sayısı aylık 106 bin 79 olarak azaldı. Deprem sonrasındaki düşüş 346 bini aştığına dikkat çekildi.
•Kadın istihdamında düşüş gerçekleşen illerin başında 17 bin 889 ile Hatay gelmekte. Hatay’ı 11 bin 192 ile Maraş, 8 bin 551 ile de Malatya izlemektedir.
•Türkiye’deki toplam kadın işsizliği 2021’de 1,5 milyon olduğu, bunun yaklaşık yüzde 10’ununu yani 141 bin kadından fazlası da deprem bölgesinde yaşayan kadın işsizler oluşturuyordu.
•Ocak-Ağustos 2023 döneminde, deprem bölgesinde yer alan 11 ilde işsizlik ödeneği başvuruları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24 arttı.
•Sanayi işletmelerinde en büyük kayıp işgücü tarafında yaşanmış olup, işgücünün bir kısmı can kaybına uğramış ve geriye kalan işgücü mali hasar ve psikolojik gerekçelerle daha güvenli illere göç etmişlerdir.

Kaynak: Birgün

]]>
“Laiklik, kadın haklarının güvencesidir” https://yenidunya.org/kadinin-sesi/29003/laiklik-kadin-haklarinin-guvencesidir/ Sun, 04 Feb 2024 16:06:40 +0000 https://yenidunya.org/?p=29003 İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB), laiklik ilkesinin Anayasa’ya girdiği 5 Şubat 1937’ye dair açıklama yaptı.
Açıklamada, “Hukuk birliğinin ve demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan laiklik ilkesi, aynı zamanda kadın haklarının güvencesidir” ifadelerine yer verildi.

İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Başkanı Avukat Nazan Moroğlu, laiklik ilkesinin 5 Şubat 1937 tarihinde Anayasa’ya eklenmesiyle ilgili açıklama yayımladı. Moroğlu’nun açıklamasında “Hukuk birliğinin ve demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan laiklik ilkesi, aynı zamanda kadın haklarının güvencesidir” ifadelerine yer verildi. Açıklamada, hukuk birliğinin, eğitim birliğinin, demokrasinin, akla bilime dayalı eğitimin ve kadın erkek eşitliğinin temeli olan laiklik ilkesini korumak için mücadeleye devam edileceği vurgulandı. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Başkanı Avukat Nazan Moroğlu imzalı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“5 Şubat 1937 tarihinde Anayasa’da yer verilen laiklik ilkesi, 1961 ve 1982 Anayasalarının da “devletin değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez temel nitelikleri” arasında yer almıştır.
Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını öngören bir ilke olmasının yanında, aynı zamanda her alanda aklın, bilimin ve ulusal egemenliğe dayanan hukuk kurallarının temel alındığı bir yaşam biçimidir.
Eğitimde, yönetimde, hukukta laiklik ilkesinin tam anlamıyla uygulanması, barış içinde birlikte yaşamamızın, din ve vicdan özgürlüğünün, özgür düşüncenin temelidir.
Ancak laik ülkemizde son yıllarda eğitimden siyasete yaşamın her alanı dine referanslı hale getirilmektedir.
Hukuk birliğinin ve demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan laiklik ilkesi, aynı zamanda kadın haklarının güvencesidir.
Laiklik ilkesinin korunması amacıyla Anayasamızın 24. maddesinde, kimsenin, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırmaması gerektiği önemle vurgulanmış ve “her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz” hükmüne yer verilmiştir.
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği olarak, iktidarın, Anayasanın laiklik ilkesini fiilen kaldırmaya yönelik söylemleri ve uygulamalarının Türkiye’de eğitim birliğinin ve hukuk birliğinin yok sayılmasına yol açtığını kamuoyunun bir kez daha dikkatine sunuyoruz.
Ülkemizde hukuk birliğinin, eğitim birliğinin, demokrasinin, akla bilime dayalı eğitimin ve kadın erkek eşitliğinin temeli olan laiklik ilkesini korumak için mücadeleye devam…”

5 Şubat 1937’de Anayasa’ya giren laiklik ilkesi
Madde 2.- (Son Değişiklik : 5/2/1937 – 3115 S. Kanun/md. 1)
Türkiye Devleti, Cümhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçıdır. Resmî dili Türkçedir. Makarrı Ankara şehridir.

Kaynak: BirGün

]]>
İSG önlemleri işyerinde şiddet ve tacizi önlemede etkili https://yenidunya.org/emek-gundemi/28843/isg-onlemleri-isyerinde-siddet-ve-tacizi-onlemede-etkili/ Tue, 23 Jan 2024 15:40:46 +0000 https://yenidunya.org/?p=28843 ILO raporuna göre, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri, işyerinde şiddet ve tacizi önlemede kilit rol oynuyor

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “İş Sağlığı ve Güvenliği Önlemleri Aracılığıyla Çalışam Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi ve Ele Alınması” başlıklı son raporuna göre, İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) önlemleri; çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesi ve ortadan kaldırılmasına yönelik kapsayıcı, entegre ve toplumsal cinsiyete duyarlı bir yaklaşımın benimsenmesine olanak tanıyan etkili bir çerçeve oluşturabilir.

‘Her beş çalışandan biri şiddet ve tacize maruz kalıyor’
ILO’nun, raporuna göre, her beş çalışandan biri şiddet ve tacize maruz kalıyor. Bu sorun her türlü işyerini etkileyebileceği gibi işle ilgili işyeri dışı faaliyetler olan; işe gidiş gelişlerde, işle ilgili seyahatlerde, etkinliklerde, dijital iletişimlerde, sosyal faaliyetlerde ve ev eksenli ofislerde de ortaya çıkabilir.
Raporda, İSG çerçevelerinin, şiddet ve tacizin kök nedenlerini ele alarak, yetersiz iş organizasyonu, belirli görevlerle ilgili faktörler (örneğin yalnız çalışma veya üçüncü taraflarla sürekli etkileşim halinde olma) ve yüksek stres seviyelerinin söz konusu olduğu çalışma koşulları gibi altta yatan riskleri irdeleyerek ele aldığı vurgulanıyor. İşbirliği ve sosyal diyaloga dayalı İSG çerçevelerinin, şiddetten uzak çalışma ortamları oluşturmak için hem işverenleri hem de çalışanları teşvik ettiği belirtiliyor.

İSG yönetmelikleri düzenleyici yaklaşımları kapsıyor
Raporda incelenen 25 ülkede, iş yerindeki şiddet ve tacizle ilgili tüm yasal hükümlerin yaklaşık üçte ikisi İSG mevzuatı ve yönetmeliklerinde bulunmaktadır. İSG politikaları, işverenlerin ve çalışanların sorumluluklarını tanımlamak ve önleyici stratejileri belirlemek konusunda diğer düzenleyici yaklaşımlara kıyasla daha detaylı olduğu belirtildi.

Ülkelerde cinsel taciz ve şiddet önlemleri öne çıkıyor
Rapora göre, Amerika, Avrupa ve Orta Asya’da, şiddet ve tacizle ilgili hükümler genellikle İSG ile ilgili yasalarda yer alırken, Asya Pasifik ve Arap ülkelerinde cinsel taciz, hedefe yönelik yasal çerçeveler aracılığıyla ele alınmaktadır. Danimarka, şiddeti ve tacizi önlemek için özel yasal düzenlemelere sahipken, El Salvador bunu psikososyal bir risk olarak kabul etmektedir. İspanya ve Tunus, şiddet ve tacizi kapsayabilecek geniş İSG yasalarına sahipken, yalnızca İspanya bu konuyu açıkça kabul etmiş ve yönetimi konusunda rehberlik sağlamıştır. Barbados ve Bangladeş’te ise politikalar genellikle cinsel tacize odaklanmıştır.

Eğitim programları yardımcı oluyor
Raporda, özel olarak hazırlanan araçlar, eğitim programları ve kılavuzların, işletmeler ve işyerlerinin şiddet ve taciz politikalarını uygulamalarına yardımcı olabileceği ifade edilmektedir. Ayrıca raporda, bu araçların şiddet ve tacizle mücadeleye yönelik müdahalelerin uygulanması için atılması gereken adımları açıkladığı ve karmaşık görevlerin yerine getirilmesine, örneğin işyeri risk değerlendirmelerine yardımcı olduğu vurgulanmaktadır.

Uluslararası taahhütte dönüm noktası
ILO’nun 2019 tarihli ve 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi ve 206 sayılı Tavsiye Kararının kabul edilmesi, şiddet ve tacizden arındırılmış bir işyeri hakkının sağlanmasına yönelik uluslararası taahhütte önemli bir dönüm noktası oldu. 2022 yılında Uluslararası Çalışma Konferansı, güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamını ILO Çalışma Yaşamında Temel İlkeler ve Haklar Birdirgesi’nde yer alan temel haklar arasına dahil ederek bu taahhüdü güçlendirdi.

]]>
Kasım ayında 49, ilk 11 ayda 399 kadın cinayeti işlendi https://yenidunya.org/kadinin-sesi/28409/kasim-ayinda-49-ilk-11-ayda-399-kadin-cinayeti-islendi/ Sat, 09 Dec 2023 17:50:25 +0000 https://yenidunya.org/?p=28409 Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDF) kadın cinayetlerine ilişkin verilerine göre; yılın ilk 11 ayında 399 kadın, kasım ayında 49 kadın erkekler tarafından katledildi. TKDF tarafından yapılan açıklamada, “İktidarın ve muhalefette bulunan partilerin acilen önleyici politikaların hayata geçirilmesi yönünde iradesinin ortaya konulması konusuna gerekli önemi vermesi gerekmektedir” denildi.
TKDF, kadın cinayetlerine ilişkin kasım ayı verilerini açıkladı. Buna göre; kasım ayında 49 kadın erkekler tarafından katledildi. Yılın ilk 11 ayında ise medyaya yansıyan haberlere göre 399 kadın erkekler tarafından katledildi.

Bir ayın günlerinden fazla kadın katliamı
TKDF’nin yayınladığı raporda şunlar kaydedildi:
“1 Ocak 2023- 30 Kasım 2023 tarihleri arasında medyaya yansıyan haberlere göre 399 kadın erkekler tarafından katledildi. Kadınları öldüren erkeklerin 55 ‘i aile içinde 63’ü boşanma veya ayrılma aşamasında olduğu erkek. Katledilen kadınların 124’ü şüpheli ölüm. Kadınların 176’sı ateşli silahla, 80’i kesici aletle öldürüldü. Öldürülen kadınların 162’si evli, 96’sı bekar, 107’sinin medeni durumu bilinmiyor. Katledilen kadınların yaş aralığı 90-37 olarak yansıyor.
Genç ya da yaş almış diye bakılmadan katlediliyor kadınlar. En sevildikleri aile ortamında ya da en sevdikleri tarafından katlediliyorlar. Aylık bazda baktığımızda 1-30 Kasım tarihlerinde 49 kadın, erkekler tarafından katledildi bu ülkede. Anayasamızda kadın erkek eşittir ve yaşam hakkı korunmalı yazarken üstelik. Kadınları öldüren erkeklerin 16’ sı aile içinden, 8’i boşanma veya ayrılma aşamasında olduğu erkek. Ülkemizde boşanmaların çok yüksek orandaki nedeni şiddet. Eril şiddet yaşanacak ortamı sağlayıp kadınları çözüm üretme durumunda bırakırken çözüm için çabalayan kadın evliliği bitirmeye kalktığında da şiddete maruz kalmakta ve katledilmekte.
Öldürülen Kadınların 21’evli ,10’u bekar. Kadınların 34 ‘ü kendi evinde, 6’sı sokakta katledildi.
Bir ayın günlerinden fazla katliam yaşanıyor bu ülkede. Adına ‘kadın kırımı’ diyoruz. İktidarın ve muhalefette bulunan partilerin acilen önleyici politikaların hayata geçirilmesi yönünde iradesinin ortaya konulması konusuna gerekli önemi vermesi gerekmektedir.”

Kasım ayında 49, ilk 11 ayda 399 kadın cinayeti işlendi

Kaynak: ANKA Haber

]]>
Kadınlar mücadeleden vazgeçmiyor https://yenidunya.org/kadinin-sesi/28077/kadinlar-mucadeleden-vazgecmiyor/ Sun, 26 Nov 2023 19:23:55 +0000 https://yenidunya.org/?p=28077 Kadınlar “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” için bugün (26 Kasım) Kadıköy’de yürüdü.

Kadıköy Süreyya Operası önünde toplanan kadınlar Beşiktaş iskelesine kadar yürüdüler. Yürüyüş sırasında “Kadınlar işe, çocuklar kreşe”, “Filistin halkı yalnız değildir”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz”, “Eşit işe eşit ücret” sloganları atıldı.

İKD, Eşitlikçi Kadın, Kadınlar Direnişte ve Kadın Meclisleri ortak eylem düzenledi.

Konuşmalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasını onaylayan sözlerine tepki gösterildi. Kurumlar adına konuşmalar ile eyleme devam edildi.

Kadınlar mücadeleden vazgeçmiyor

‘Kadınların eşitik ve özgürlük mücadelesi cumhuriyeti savunmaktır’
İlerici Kadınlar İKD adına Nöber Özyürekoğlu yaptığı konuşmaya “Bugün de bir aradayız, varlık mücadelemiz için bir aradayız, özgürlük mücadelemiz için bir aradayız, kadınların kurtuluşu için bir aradayız, toplumun kurtuluş için bir aradayız. Yaşasın örgütlü mücadelemiz” sözleriyle başladı.

“Cumhuriyetimizin 100. yılındayız. Cumhuriyet Devrimi halkımızın binbir güçlükle verdiği mücadelenin ürünüdür. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi cumhuriyeti savunmaktır, bağımsızlığımızı savunmaktır, laikliği savunmaktır, sosyal hukuk devletini savunmaktır. Cumhuriyet emekçi kadınların omuzlarında yükselecektir” ifadeleriyle devam etti.

‘Kamusal alanda varlığımızı sürdüreceğiz’
İKD sözcüsü, “Kadının özgürlüğü eşitliği için bir aradayız, mücadelemizi büyütüyoruz. Biz kadınlar kendimizi var edebilmek için ilk adımımızdan itibaren şiddete maruz kalıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, evde ailede kamusal yaşamda şiddetin her tonuyla bizleri sindirmeyi amaçlıyor. Gerici, vurguncu, istibdat rejimi, karanlık anlayışıyla kadın sömürüsünü arttırarak varlığını sürdürmek istiyor. Adına sosyal politika dediği sadaka kültürünü yine kadının sırtından gerçekleştiriyor. Kadına evde engelli, yaşlı bakımını sağlaması için verdiği “evde bakım” ücreti ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanının son yaptığı “kadınlar için esnek ve uzaktan çalışma modeli üzerinde çalışıyoruz ” açıklaması ile kadınları sendikasız, sigortasız, düşük ücretlere mecbur ve yedi gün yirmi dört saat evden çıkamaz hale getiriyor” diye açıklamasına devam etti.

Kadınlar mücadeleden vazgeçmiyor

‘İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz’
“Gerici, eşitsiz eğitim anlayışına terk ediliyoruz, her geçen gün. Tabii bundan en çok biz kadınlar etkileniyoruz. Ulaşım, beslenme maliyetleri, yüksek kiralar, yetersiz yurt sayıları yetmiyormuş gibi, bir de asansörlerle ölüme terk ediliyoruz. Bütün zorluklarla devam etmeye çalıştığımız eğitim hakkımız elimizden alınmaya çalışılıyor. Herkes için eşit, parasız, bilimsel, toplumcu bir eğitim istiyoruz” diyen Nöber “Her geçen gün (böyle olumsuzlukları sayıyorum ama) şiddet artıyor, kadın cinayetleri, taciz, tecavüz her geçen gün artıyor. Hukuku kadınların değil, tacizcilerin, tecavüzcülerin, katillerin lehine çalıştırmak için uğraşıyorlar. Kadını ve her türlü şiddete maruz kalanları koruyan, destekleyen İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz. 6284’ün kamusal yaşamda hayat bulmasını istiyoruz. Anayasal düzenden vazgeçmiyoruz” dedi.

‘Direnen Filistin halkının yanındayız’
Konuşma, “Savaş şiddetin en acımasız halidir. Kadınların mücadelesi onurlu barış demektir. Kadının özgürlük mücadelesi halkların, Ortadoğu halklarının özgürlük mücadelesinden ayrı düşünülemez. Bugün ABD emperyalizmi gittikçe saldırganlaşıyor. Emperyalist savaş Ukrayna’da, Filistin’de devam ediyor. Onbinlerce insan öldü, yüzbinlerce insan yaralandı. Bütün dünyanın gözü önünde Filistin’de ABD işbirlikçisi İsrail siyonizmi insani, hukuki bütün değerleri hiçe sayarak insanların, okulların, hastanelerin üzerine bombalar yağdırıyor. Direnen Filistin halkının yanındayız. Bir defa daha haykırıyoruz, “Yaşasın Filistin dayanışması”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz”. Kadının özgürleşmesi demek karanlık iktidarın, kapitalizmin, emperyalizmin daha ilk başından alaşağı edilmesi demektir. Emekçi kadınların daha çok söz sahibi olmasını istiyoruz. Emek mücadelesini bütün emekçi kardeşlerimizle büyüteceğiz, Bunu için var gücümüzle mücadeleye devam ediyoruz” sözleriyle tamamlandı.

Kadınlar mücadeleden vazgeçmiyor
]]>
2013’ten bugüne en az 1349 kadın işçiyi iş cinayetlerinde yitirdik https://yenidunya.org/kadinin-sesi/28048/2013ten-bugune-en-az-1349-kadin-isciyi-is-cinayetlerinde-yitirdik/ Sat, 25 Nov 2023 10:38:16 +0000 https://yenidunya.org/?p=28048 İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi İSİG, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde “Ayrımcılığın, şiddetin, sömürünün ve yok sayılmanın kıskacında kadın iş cinayetleri” raporunu açıkladı.
Raporda, “İSİG Meclisi olarak bugün, bir ekonomik şiddet olarak kadın işsizliğine ve kadınların istihdamdan dışlanmasına, kadına yönelik şiddetin bir alanı olarak çalışma yaşamındaki koşullara ve bir işçi sağlığı ve güvenliği sorunu olarak işyerinde kadına yönelik cinsel taciz, şiddet ve ayrımcılığa vurgu yapıyor, 2013’ten bu yana iş cinayetlerinde yaşamını yitiren 1349 kadın işçiyi anarak, işyerlerinde dayatılan koşulların kadın işçileri ölüme sürüklediğine dikkat çekmek istiyoruz” denildi.

İşyerinde kadına yönelik cinsel taciz ve şiddet de bir işçi sağlığı ve güvenliği sorunudur
Kadına yönelik şiddet, kadınları yalnızca hane içinde ve sosyal yaşamda değil, çalışma yaşamında da kuşatıyor. Çalışma yaşamında, kadına yönelik cinsel taciz ve şiddet sistematik bir biçimde “bireysel vakalar” olarak ele alınıyor. Oysa, şiddetin mekânları arasında en az tartışılanı olsa da çalışma yaşamı, hem sınıfsal hem de cinsel eşitsizliğin birleşimi olarak çok daha vahim bir şiddet tablosunun ortaya çıkmasına neden oluyor kadınlar için.
Çalışma yaşamının erilliği, işyeri ortamı ve tasarımından, işyerlerinin yönetim yapısı, işyerindeki işbölümü ve ilişkilere kadar her yerde kadınlar aleyhine işliyor. Cinsiyete dayalı emek sömürüsü, kadınların çalışma yaşamında fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik ve dijital şiddete maruz kalmasına ve ayrımcılığa uğramasına neden oluyor. Kadınları zaman zaman çalışma yaşamının dışına da itebilecek toplumsal cinsiyet kökenli şiddet ve ayrımcılık, çalışma yaşamının kadınlar için sağlıklı ve güvenli olmamasının da en büyük nedenlerinden birisi. Bu nedenle, işyerinde kadına yönelik cinsel tacizi ve şiddeti de bir işçi sağlığı ve güvenliği sorunu olarak tanımlıyoruz.

Ekonomik şiddet ve kadın işçiler
Kadınlar, okumalarına ve çalışmalarına izin verilmeyerek ekonomik şiddete maruz kalıyor. Ücretsiz ev emekçisi kadınların pek çoğu sorumluluklarından kaynaklı ücretli bir işte çalışamıyor. Ekonomik krizlerin en hızlı ve en çok yoksullaştırılan, sosyal güvenlik korumasının dışına çıkartılan, kemer sıkma politikalarının en fazla uygulandığı kesim de kadınlar oluyor. Kadın işsizliği oranı ekonomik kriz etkilerinin en fazla hissedildiği 2009’u aşmış durumda ve işsizlikte kadın ve erkek oranı arasındaki fark giderek açılıyor.
Türkiye’de, kadınlar istihdamın dışına itilerek ekonomik şiddet gördüğü gibi, istihdam edildiklerinde de bu ekonomik şiddet devam ediyor. Kadın emekçiler, aynı işi yaptıkları erkek işçilerle eşit şartlarda çalışamadığı ve kadın olduğu için ayrımcılığa uğradığı gibi, erkek işçilerle eşit ücret de alamıyor. Kadınlar; aynı düzeyde eğitim aldıkları erkeklerin ortalama ücretinin ancak yüzde 77,8’ini alabiliyor. Çalışma yaşamında kendilerine yer açabilmek içinse herkesten fazla çalışmak ve yük almak zorunda kalıyor.

Bir şiddet biçimi olarak kadın emeği politikaları
Aile ve nüfus politikalarını da içeren, muhafazakar baskıyı derinleştiren ve kadın emeğini değersizleştiren istihdam politikaları, aile kadın emeğinin ikincil konumunu daha da pekiştiriyor.
Kadın emeği politikaları bir yandan, kadınları giderek daha çok geçici, güvencesiz ve kayıt dışı işlere hapsedip, özel sektörün ardından kamu sektöründe devlet politikalarıyla biçimlenen kadın istihdam alanlarında, kadınlar giderek daha çok ev işlerinin ve bakım emeğinin uzantısı işlerde çalışmaya mahkum ediyor. Bir yandan da, işyerlerinde kadınların 60 yılllık kazanımları bir bir eritiliyor ve kreş hakkı, emzirme odası gibi mücadeleyle kazanılan haklar, kamu işyerlerinde dahi kağıt üzerinde kalan haklara dönüşüyor.
Özellikle pandeminin başından bu yana despotik emek rejiminin derinleşmesi ve bu rejimin kalıcılaşmasına dönük hamleler bir yandan sınıfsal sömürüyü derinleştirirken öte yandan kadın işçilere yönelik şiddeti de derinleştirdiği için kadın işçileri daha çok etkiliyor.
İşçi sağlığı ve güvenliğini yalnızca mesai saatleri içerisine indirgeyen bakış açısı, emeği yalnızca iş süresi ile sınırlandırıp emekçilere dayatılan yaşam koşullarını göz ardı ederken, bu bakış açısı en çok da kadının yeniden üretim için harcadığı, karşılığı ödenmeyen “ücretsiz ev içi emeği”ni yok sayıyor.

2013-2023 ( ilk on ay) yılları arasında en az 1379 kadın işçi hayatını kaybetti
Kadın emeğinin görünmez olduğu koşullarda, kadınların yaşadıkları iş cinayetleri, kadınların meslek hastalıkları ve iş kazaları da görünmüyor. Veriler, erkek işçilerin kadın işçilere göre kaza geçirme olasılığının çok daha fazla olduğunu ve iş cinayetlerinde ölenlerin büyük bir kısmını erkek işçilerin oluşturduğunu söylüyor. Ne var ki bu değerlendirmelerde, istihdamda kadınların ağırlığı, kadın işgücünün ücretsiz ev işçiliği ve kayıt dışı istihdam boyutları görmezden geliniyor.
Toplumsal cinsiyet karşısında tarafsız gibi görünen bakış açısında tehlike ve riskler herkes için aynıymış gibi ele alınıyor ve yansıtılıyor. Kadın işçilerin çalıştığı alanlar tehlikesiz ve basit gibi ele alınıp önlemlerin dışında bırakılıyor.
Ama gerçek ayrımcılığın, şiddetin, sömürünün ve yok sayılmanın kıskacında 2013’ten bugüne en az 1379 kadın işçiyi hayatını kaybettiğini söylüyor.
*İSİG Meclisi verilerimize göre; 2013’te en az 103, 2014’te en az 131, 2015’te en az 121, 2016’da en az 110, 2017’de en az 117, 2018’de en az 120, 2019’da en az 115, 2020’de en az 148, 2021’de en az 165, 2022’de en az 109 ve 2023’ün ilk on ayında en az 140 kadın işçiyi iş cinayetlerinde kaybettik.

2013’ten bugüne en az 1349 kadın işçiyi iş cinayetlerinde yitirdik

İşkollarına göre kadın iş cinayetleri
Kadın iş cinayetlerinde en çarpıcı gerçek tarım-orman işkolundaki kadın işçi ölümleri. 2013’ten beri gerçekleşen kadın iş cinayetlerinin yüzde 42’si tarım-orman işkolundaki kadınların ölümleriydi. Tarım-orman işkolundaki ölümleri sağlık işkolu izledi. Özellikle pandemi döneminde yükselen sağlıkçı ölümleriyle sağlık işkolunun kadın iş cinayetlerinin yüzde 15’ini oluşturduğunu görüyoruz. Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolu da bu yıllarda yaşanan kadın iş cinayetlerinin yüzde 13’ünü oluşturdu. Belediye-Genel İşler işkolu ile tekstil ve turizm-konaklama işkolları da kadın iş cinayetleri bakımından öne çıkan işkolları oldu. Kadın iş cinayetlerinin yaşandığı işkolları, Türkiye’de kadın istihdamının da kayıt dışı ve güvencesiz kadın işçi gerçeğini göstermesi bakımından da çarpıcı bir tablo. Bu tablonun gösterdiği bir başka gerçek 2013’ten beri yaşamını yitiren kadın işçilerin yalnızca 33’ünün sendikalı olması, başka bir ifadeyle iş cinayetlerinde yitirdiğimiz kadın işçilerin yüzde 97’sinin örgütsüz olmasıdır.

Göçmen kadın emekçilerin durumu
Türkiye işçi sınıfının bir gerçekliği olarak, ölen kadın işçilerin 79’u göçmen/mülteci işçi olduğunu görüyoruz. Ev içi emeğin ana gövdesini oluşturan göçmen kadın işçilerin çalışma koşulları, kadın istihdamının vahim bir tablosunu yansıtıyor. Pasaportlarına el konulma, kaçak olarak çalıştırılma, “işçi kiralama bürosu” işlevi gören aracı şirketler eliyle çalıştırılma, işyerinde taciz, tecavüz ve şiddet, ücretini alamama göçmen kadın emekçilerin en büyük sorunları.
Kadın işçileri öldüren başlıca neden trafik-servis kazaları. Kadın iş cinayetlerinin yarıya yakınını (yüzde 44) oluşturan trafik-servis kazaları özellikle tarım işçisi kadınların ölümlerinde bariz bir biçimde belirleyici. Kadın istihdamındaki güvencesizliğin en çarpıcı boyutu olan çoğu mevsimlik tarım işçisi kadınlar hala tarlalara, tarım arazilerine taşınırken yollarda hayatını kaybediyor. Kadın iş cinayetleri bakımından diğer önemli ölüm nedenleri ise Covid-19 ölümleri (ölümlerin yüzde 11’ini oluşturuyor), ezilme-göçük sebepli iş cinayetleri (ölümlerin yüzde 8’i), şiddet sonucu ölümler (ölümlerin yüzde 7’sini oluşturuyor) ve kalp krizi ve beyin kanaması gibi ani ölümler (ölümlerin yüzde 6’sını oluşturuyor).

Emekçi kadın intiharları artıyor
Artan kadın cinayetleri içinde, göz ardı edilen bir boyut olarak iş cinayetlerinin oranı artıyor. Son yıllardaki kadın iş cinayetlerinde de kadına yönelik şiddet sonucu ölümlerin artışı göze çarpıyor.
Artan kadın emekçi intiharları da kadın emekçi ölümleri bakımından çarpıcı gerçeklerden birisi. Bu intiharlar, krizin işyerlerinde ve toplumda giderek artan şiddetinin, eşitsizliğin, kadın işsizliğinin ve yoksulluğunun bir göstergesi durumunda. Ancak kadın iş cinayetleri gibi kadın emekçilerin intiharları da kamusal alanda daha az tartışılıyor ve gündem oluyor. Zirai ilaç içme, kendini asma, bileklerini kesme biçiminde gördüğümüz kadın intiharları “ev içi”ne itilen intiharlar biçimini alıyor.

İSİG Meclisi verilerine göre iş cinayetinde yaşamını yitirenlerin;
50’si, 14 yaş ve altı yaşlarda çocuk işçiler,
51’i 15-17 yaşları arasındaki çocuk/genç işçiler,
317’si kadın iş cinayetlerinin çok yaşandığı yaş aralıklarından biri olan 18-29 yaş arası genç kadın işçiler,
554’ü en çok kadın iş cinayetinin yaşandığı yaş aralığı olan 30-49 yaş arasında kadın işçiler,
242’si 50-64 yaş arası kadın işçiler,
69’u 65 yaş ve üstü kadın işçiler,
96’sı ise yaşı tespit edilemeyen kadın işçiler.

Emeğimizin ve bedenimizin sömürülmesine, yaşamlarımızın çalınmasına karşı:
1- Toplumsal cinsiyetçi işbölümüne son verilmelidir.
2- Kadın işlerinin ‘tehlikesiz ve basit’ olduğu ön yargısı yıkılmalıdır.
3- Yeniden üretim atölyelerine dönüşen evler ve işyerleri sağlık ve güvenlik risklerine karşı güvenli hale getirilmelidir.
4- Gerek devlet tarafından gerekse emek ve meslek örgütleri tarafından oluşturulan işçi sağlığı ve güvenliği politikaları toplumsal cinsiyet açısından tekrar düzenlenmelidir.
5- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, işyerlerinde ve evlerde kadınların ağırlıklı olarak çalıştığı işlerin ve bu işlerde çalışan kadınlarda rastlanan ortak sağlık sorunları ve riskleri rapor edilmeli ve kamuoyuyla düzenli olarak paylaşılmalıdır.
6- Kadınların çalışma alanlarındaki kimyasal, biyolojik, fiziksel, ergonomik vb. riskler saptanmalıdır.
7- İşyerinde kadına yönelik cinsel şiddet, taciz, cinsel sataşma tehlikesine karşı önlem alınmalı, bu konu sendikaların toplu sözleşmelerinin önemli bir gündemi olmalıdır.
8- İşyeri toplu sözleşmelerinde, işkolu ve ülke bazındaki çerçeve sözleşmelerde kadın meslek hastalıklarına dair maddeler konulmalıdır.
9- Ev ve bakım hizmetleri azami ölçüde kamusal alandan ücretsiz karşılanmalıdır.
10- Kadınlar çifte mesaisinin yıpratıcılığı ve üstlerindeki aşırı iş yüküne bağlı fiziksel ve ruhsal zararlar toplamı bir meslek hastalığı tanımı getirilmelidir.
11- Başta İş Kanunu ve İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası olmak üzere bütün yasa ve yönetmelikler toplumsal cinsiyeti gözetecek bir biçimde yenilenmelidir.

2013’ten bugüne en az 1349 kadın işçiyi iş cinayetlerinde yitirdik
]]>
İlk 10 ayda 348 kadın cinayete kurban gitti https://yenidunya.org/kadinin-sesi/28011/ilk-10-ayda-348-kadin-cinayete-kurban-gitti/ Fri, 24 Nov 2023 08:09:08 +0000 https://yenidunya.org/?p=28011 Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) verilerine göre, son 10 ayda Türkiye’nin 63 ilinde 348 kadın cinayeti işlendi. En fazla kadın cinayeti işlenen iller arasında İstanbul yer alıyor. 2008 yılından bu yana ise 4200’ün üzerinde kadın cinayete kurban gitti.
TKDF, 25 Kasım Uluslararası Kadına Şiddetle Mücadele Günü öncesinde bu yılın ilk 10 ayında toplam 348 kadının öldürüldüğünü açıkladı.
TKDF’nin hazırladığı rapora göre; Türkiye’deki 81 ilin 63’ünde kadın cinayeti işlendi. Öldürülen kadınların il bazında dağılımına bakıldığında; en çok kadın cinayeti işlenen iller arasında İstanbul, Antalya, İzmir, Adana, ve Ankara yer alıyor. İstanbul’da 63, Antalya’da 26, İzmir’de 24, Adana’da 18, Ankara’da 15 kadın erkekler tarafından öldürüldü.
TKDF Genel Başkanı Canan Güllü, söz konusu verilerin 25 Kasım Uluslararası Kadına Şiddetle Mücadele Günü’nde neredeyse 50 belediyenin ilan panosunda yer alacağını söyledi.

6284 uygulanmıyor
TKDF Genel Başkanı Canan Güllü, “Acil yardım hattına arama sayısının düşüşün varlığını gözlemledik. Çünkü korkuyor; kolluğa gittiği zaman dayanabilecek yasal bir mevzuatın uygulamasından çıkılmış ülke olarak korkuyu yaşıyor. Türkiye; korkulan, yargısına güvenilmeyen, yargıda toplumsal bakımdan kadını ikincil olarak gören bir zihniyet olarak karşımıza çıkıyor. Bugünün ekonomik koşulları içinde o kadınların 10 lira, 50 lira yola verecek parası var mı? Akşam ekmek almaya parası olmayan kadının, kendi mağduriyet sorunlarını gidermek adına ayıracağı bütçesi de yok. 6284 sayılı yasada ‘ailenin korunması ve kadına şiddet’ diyoruz ama cezasızlıkla karşımıza gelen bir mekanizma uygulaması var. ” dedi.

]]>